-KILIÇDAROĞLU ''RECEPLAROUSSE''Yİ YAZACAK TBMM (A.A) - 26.10.2010 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Recep Bey'den İnciler diye bir kitap yazacağız. Eğer sayfaları çok kalın olursa, adına Receplarousse diyeceğiz'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, Başbakan Erdoğan'a yönelik eleştiriler yöneltti. Erdoğan'ın, son günlerde ''Samimi, dürüst, namuslu olun'', ''CHP samimi değil, kıvırıyor, çark ediyor'' gibi sözler sarf ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalardan, Anadolu Ajansından alıntılar yaparak örnek verdi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili olarak 9 Temmuz 2007'de, ''Alternatiflerle gideriz, anayasadaki şartlara haiz adaylarla uzlaşı ararız'' açıklamasına işaret ederek, ''CHP Genel Merkezine, cumhurbaşkanı adaylarımız şunlardır, bunların içinde uzlaşı arayalım diye gelmedi. Sandıklar kapandı, bildiğini okudu. Kim samimi, kim dürüst, kim omurgalı? Eğer verdiğin sözün arkasında durmuyorsan Sayın Başbakan, sana omurgasız derler, kusura bakma'' diye konuştu. Erdoğan'ın 8 Kasım 2002'de Uşak'ta mazot fiyatlarını yüzde 50 indireceğini açıkladığını aktaran Kılıçdaroğlu, bütün çiftçilerin, ''Sayın Başbakan, başbakan olmak için bizi kandırmaya ne hakkın ne yetkin var, senin bu sözüne güvenerek oy verdik'' diyeceklerini iddia etti. Kılıçdaroğlu, çiftçilerden, kendilerine doğru söylemeyen bir başbakanı sandığa gömmelerini istedi, CHP'nin çiftçilere sahip çıkacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili ABD Temsilciler Meclisinde karar alınmasının ardından Erdoğan'ın 15 Mart 2003'te ''ABD'nin bir daveti vardı, rutin davetlerdi ama bu davete Türkiye'yi temsilen bir arkadaşımız katılır'' dediğini ancak, bir süre sonra bu sözleri ''yeyip, yutarak'', ''Uluslararası bir seyahat, yaklaşık 5-6 ay önce aldığım daveti, bu vesileyle gerçekleştirmiş olacağız'' açıklamasında bulunduğunu ifade etti. -''PEYGAMBER SEVGİSİ BİR GÜNLÜK MÜ?''- ''Sayın Başbakan sana samimi, omurgalı diyebilir miyiz, sözünün arkasında duran bir başbakan kimliği verebilir miyiz?'' diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''22 Eylül 2005; 'Ofer'i tanımıyorum' diyor, aynı akşam 'Ofer ile Davos'ta bir kez görüştüm' diyor. Oysa Bilkent Otel'de mutfak kapasından Ofer'i alıp, gizli görüşme yaptın. Sayın Başbakan, sen kimin samimiyetini, ahlakını, omurgasını, dik duruşunu sorguluyorsun? Senin sorgulama hakkın da yetkin de yok; sen zaten omurgasız birisin. 3 Nisan 2009; Danimarka Başbakanı Rasmussen, NATO Genel Sekreterliğine aday oluyor, o zaman karikatür krizi çıkmış, Hz. Muhammed'in çirkin karikatürleri çiziliyor. Başbakan, adaylığı desteklemeyeceğini söylüyor. 4 Nisanda ise Rasmussen'in üyeliği için olumlu oy veriyor. Peygamber sevgisi sende bir günlük mü? Peygamberin çirkin karikatürlerini çizerler, çıkarsın milletin önünde efelenirsin, gidersin oraya kuzu kuzu oy verirsin. 'Benim maskemi indirmeyin' diyeceksiniz. Ben senin maskeni indireceğim Sayın Başbakan, hiç merak etme... 25 Ekim 2002'de; Genel Başkanımız ve Erdoğan, televizyon programında dokunulmazlıkları kaldırma sözü veriyorlar. Gazetecilerin bu konuyu sorması üzerine Erdoğan, ilk yılda bu konuyu düşünmediklerini söylüyor. Kıvırmaya başlıyor, kimse böyle kıvıramaz, çark edemez. Allah aşkına, bu kıvrıla kıvrıla ne olacak? Verdiğin sözün arkasında adam gibi dur, kaldır dokunulmazlıkları. 'Dik durun, omurgalı durun, samimi olun...' Sen kim oluyorsun bunları söylüyorsun, sen bunların hesabını ver. 20 Ekim 2009'da AKP Grupta Habur konusunda, '34 kişi sınırı geçti, bunu son derece olumlu, sevindirici bir gelişme olarak görüyorum' açıklamasında bulunuyor. 1 gün sonra bunun tersini söylüyor. Anadolu Ajansından çıktı alıyorum, okumaya gücün olur mu, okurken yüzün kızarır mı bilmem.'' -''KİMSE ELLERİNE SU DÖKEMEZ''- Kılıçdaroğlu, 19 Ocak 2005'te Erdoğan'ın da imzasıyla gelen kanun tasarısında, GAP'ın kaldırılmasının öngörüldüğünü, Erdoğan'ın ise ''Dürüst olalım, GAP'ın kaldırıldığı yok'' dediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bir adam çok dürüstlükten söz ederse, bilin ki orada bir soru işareti var. Bir ülkenin başbakanı, imza attığı kanun tasarısının ne anlama geldiğini bilmiyor, bu insan bu ülkeyi yönetiyor, bu ülkeyi yönettiği için sırtını doğrultamıyor. Halka yalan söylemek mi kimse ellerine su dökemez'' diye konuştu. TCK ile ilgili yasa tasarısında zinayla ilgili hükümden AB sözcülerinin endişelerini dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın 17 Eylül 2004'te ''AB Sözcüsünün Türkiye'nin içişlerine, parlamentosuna yönelik böyle bir talebi teklifi olamaz'' dediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın 23 Eylül'de Brüksel'de ''TCK'nın içinde olmayan herhangi bir madde oraya girmeyecektir'' açıklamasında bulunduğunu ifade ederek, ''Sevsinler senin zina anlayışını. Bu mudur, burada başka, orada başka konuşursun. Kim sana ne söyledi de vazgeçtin? Bir adam kısa süre içinde, aynı ay içinde 180 derecelik bir çark yapabilir mi? Kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı, bu iktidar döneminde gördüm'' dedi. -''AĞRIMA GİDEN''- Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın 16 Ekim 2010'da ''73 milyonun hakkının, hukukun teminatı benim'' ifadesini kullandığını belirterek, şunları söyledi: ''O teminatsa, biz yandık. Çünkü, yarın vazgeçecek bundan. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, daha sonra 'Hiçbir şahıs bireyin güvencesi olamaz' diye bir açıklama yapmış. Sayın Başbakan'ı, onun yardımcısı düzeltmiş oluyor. Biz ne dediysek, söylediğimizin arkasında durduk, hiçbir zaman söylemlerimizden vazgeçmedik. Sayın Başbakan unutmasın, benim adım Recep Tayyip Erdoğan değil. Arkadaşlarıma talimat verdim, 'Recep Bey'den İnciler' diye bir kitap yazacağız. Eğer sayfaları çok kalın olursa, adına 'Receplarousse' diyeceğiz. Çünkü, bir ansiklopediye sığmaz, size okuduklarım bir kısmı. Daha binlerce örnek var. Bu insan bu ülkeyi yönetiyor, işin acı yanı o. Sonra kalkıp, bu insan bize demokrasi dersi veriyor. Ağrıma giden de o. Söylediğini 24 saat geçmeden yalanlayan, omurgası olmayan, kararlı olmayan bir insan bu ülkeye başbakanlık yapabilir mi?'' -YAŞLILARDAN NE İSTİYORSUNUZ- Kılıçdaroğlu, sadece ulusal medyayı değil, yerel medyayı da izlediklerini belirterek, Aydın Denge gazetesinin haberine dayanarak, AK Parti İl Başkanı'nın ''Namazın kazası var ama Çine Barajı'nın açılışının kazası yok'' diyerek insanları Başbakan Erdoğan'ın katıldığı açılışa katılmaya ikna etmeye çalıştığını öne sürdü. CHP lideri, ''Milletim bilsin diye söylüyorum. Bunların hangi amaçlarla yola çıktığını, inançları nasıl acımasızca sömürdüklerini bilsin diye söylüyorum. Böyle bir anlayış olabilir mi? Dine saygı diye bir kavram var'' şeklinde konuştu. Söke Huzurevi'nde kalan yaşlıların da açılışa götürüldüğü iddiasını Söke Ekspres gazetesine dayanarak aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Allah aşkına yaşlılardan ne istiyorsunuz? Bu insanları Başbakanı zorla dinlemeye niye götürüyorsunuz? Eğer Başbakan adam gibi adamsa bu il başkanını bugün öğleden sonra görevden alır. 'Senin işin huzurevinde huzur arayan kişileri zorla toparlayıp, benim açılışıma getirmek değildir' demesi lazım. Der mi? Demez. Biz de siz de biliyorsunuz ki demez.'' -''KAPI GİBİ CHP VAR''- Cumhuriyeti yaşatmanın herkesin görevi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, dile getirdiği eleştirilerden hiçbir yurttaşın umutsuzluğa kapılmaması gerektiğini ifade etti. Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Kapı gibi CHP var. Türkiye'nin her yerinde CHP var. Biz davamızda inançlıyız, güçlüyüz. Çünkü, biz davamızda haklıyız. Çünkü, insanımızı seviyoruz. Hangi inançtan, hangi görüşten olursa olsun her insan başımızın tacı olacaktır. Yoksulluğu kader olmaktan çıkaracağız, onun sömürülmesine izin vermeyeceğiz. Umudumuzu koruyacağız. Hukukun üstünlüğünü egemen kılacağız. Baskılar var, biliyorum. Kendi medyalarını oluşturdular, onu da biliyorum. Televizyonlara hep aynı tip adamlar çıkıyor, onu da biliyorum. Sabahtan akşama 24 saat CHP'yi eleştirirler, onu da biliyoruz. Ama yılmayacağız. Biz, haklıyız. Korkmayacağız, biz haklıyız. Korkutmayacağız, seveceğiz. Sevgiyi ve umudu en ücra köşede yaşayan yurttaşımıza götüreceğiz. Yolumuz açık. Engeller var. Engelleri aşmak görevimiz. Yolumuzda haklıyız. Yolunuz, yolumuz açık olsun.''