-KILIÇDAROĞLU: ''KORKU TOPLUMUNU YIKACAĞIZ'' DÜZCE (A.A) - 18.02.2011 - Barış Gündoğan - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, '' 12 Hazirana az kaldı. Korku toplumunu yıkacağız. Herkesin özgürce düşüncelerini dile getirdiği bir Türkiye'yi halkla beraber kuracağız'' dedi. Kılıçdaroğlu, Düzce'deki temasları kapsamında Yığılca ilçesini ziyaret etti. Belediye önünde toplanan kalabalığa hitap eden Kılıçdaroğlu, vatandaşlardan CHP iktidarı için oy istedi. ''Kişilerin inançları, etnik kimliği başımın üstüne... Ben onların dertleri için yola çıktım'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Yeni bir CHP var, halkla kucaklaşan, halkı bağrına basan bir CHP var, biz halkımıza böyle bakıyoruz'' ifadelerini kullandı. Yola çıkarken halka doğruları söyleyeceği sözünü verdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar diye bir söz var ama biz 10. köye de gideceğiz. Bu ülkede kime sorarsanız derdi var, hayatından kim memnun? Malını götürenler hayatından memnun'' dedi. Başbakan'ın bugüne kadar hiçbir konuşmasında ''işsizlik sorununu çözeceğim'' demediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Aile sigortasından bahsettiğimizde kaynağını soruyorlar. Türkiye'nin parası da var, kaynağı da var. Ele gelince, yandaşa gelince, akrabaya gelince var, yoksula gelince yok. Bu ülkenin parası var, yeter ki doğru dürüst kullanılsın'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 2B arazilerini kullanan köylülere bu alanların ücretsiz verilmesi gerektiğini de söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra, belediye tarafından yaptırılan kapalı semt pazarının açılışını yaptı ve Belediye Başkanı Bünyamin Şahin ile makamında görüştü. İlçede esnaf ziyaretlerinde de bulunan Kılıçdaroğlu, Kaymakam Nuri Gezici'yi de makamında ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, kaymakamlık binası çıkışında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. -SORULAR- Bir gazetecinin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü konuşmasında ''ODA TV'ciler düşüncelerinden dolayı değil, başka bir eylemden dolayı tutuklandılar'' dediğini anımsatarak görüşünü sorması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Sayın savcı böyle bir açıklama yaptığına göre, bir bildiği vardır. Biz ayrıntıları bilmiyoruz. Ayrıntıları kamuoyuna açıklasaydı daha iyi olurdu. Belki iddianameyi de herhalde hazırlıyordur şu anda. Onu bilmiyoruz, açıklasın görürüz'' cevabını verdi. Kılıçdaroğlu, bir başka gazetecinin, dün yaptığı konuşmasında yasa dışı dinlemelere ilişkin kaygılarını dile getirdiğini hatırlatarak, ''Daha önce de 'Adalet Bakanlığına başvurdum' demiştiniz. Bugün bir açıklama yapmışlar, 'biz görevimizi ihmal etmedik, bugüne kadar bu incelemeler yapıldı' deniliyor'' ifadeleri üzerine, şunları söyledi: ''Adalet Bakanı'na şu soruyu sormak isterim. Benim bir gazeteci arkadaşla yaptığım telefon konuşması, olayla hiç ilgisi olmamasına karşın dava dosyası içerisine konuluyor. Yasaya aykırı olarak konuluyor. Normalde onun imha edilmesi lazım. Ben Adalet Bakanı'na suç duyurusunda bulundum. Adalet Bakanı neden gereğini yapmadı? Hangi gerekçeyle gereğini yapmadı? Onun için onların yaptığı açıklamaların hiçbir önemi yok, gerçek meydanda. Adalet Bakanlığının soruşturma açması gerekiyor. Benim yaptığım telefon görüşmesi özel telefon görüşmesi. Dava dosyalarına aykırı giriyorsa o savcı hakkında soruşturma açması gerekir. Savcıyı koruması değil. Eğer savcıyı korursa savcı yasa dışı her işlemi rahatlıkla yapabilir anlamına gelir ki, bu doğru değil. Bu hukuk devletine yakışmaz.'' -''DİKTAYI KİM UYGULUYOR?''- Kılıçdaroğlu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin üç generalin terfi ettirilmesine yönelik kararının hatırlatılması üzerine, yargının verdiği kararlara herkesin saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Bir başka gazetecinin Başbakan'ın bugünkü konuşmasında ''Bizi dikta ile suçlayanlar kendileri dikta yönetiyorlar'' dediğini anımsatarak, görüşünü sorması üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: ''Bu sözü Sayın Erdoğan'ın söylemesine doğrusunu söylerseniz şaşırdım. Dikta ile ben neyi yönetiyorum? Bütün arkadaşlarım düşüncelerini özgürce dile getiriyorlar, ben hiçbir zaman şunu söylemedim... Bir Başbakan çıkıyor, 'Bakanlar Kurulunda konuşan o 6 bakanı bulsam kapının önüne koyacağım' diyor. Şimdi diktayı kim uyguluyor? Ayrıca Sayın Başbakan 1960'lı yıllara gitmiş, bırakın 1960'lı yılları üzerinden bir kuşak geçti. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşamıyor. Niye Türkiye bu halde? Hiç kendisine dönüp soruyor mu Sayın Başbakan? Korku toplumu yarattı. İnsanlar korkuyorlar. Bir iş adamı çıkıp cesaretle Sayın Başbakanı eleştirebiliyor mu? Biz konuşmuyor muyuz toplumun her kesimiyle? Konuşuyoruz. İş adamı korkuyor, esnaf korkuyor ama 12 Hazirana az kaldı. Korku toplumunu yıkacağız. Herkesin özgürce düşüncelerini dile getirdiği bir Türkiye'yi halkla beraber kuracağız. Tayyip Bey ne kadar baskı uygularsa uygulasın, ne kadar şiddet uygularsa uygulasın biz demokratik, özgür Türkiye'yi kurmakta kararlıyız.'' Türkiye'nin darbe dönemlerini aştığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''O darbe edebiyatıyla da artık milleti kandıramazlar. Ne darbesi? Hangi darbeden bahsediyorsunuz siz? Hangi çağda yaşıyoruz biz? Türkiye'yi 1960'ların, 1970'lerin Türkiye'si mi sanıyorlar? Türkiye darbe dönemlerini aşmıştır. Halkı darbeyle kandırmasınlar, halkın derdi başka. Gitsinler esnafa, çiftçiye sorsunlar bakalım, buradaki fındık üreticisine sorsunlar bakalım, durumu nedir? Besicilere sorsunlar bakalım, durumu nedir? Onların derdi, Başbakan'ın derdi ne'' diye konuştu. -''MISIR'DA HALK İKTİDARA MI GELDİ?''- Başbakan'ın kendisinden Irak'a ve Ortadoğu'ya gitmesini istediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Ben Ortadoğu'ya Sayın Başbakan gitmeden önce de gittim. Sayın Başbakan öyle anlaşılıyor ki bir şeyden çok alınmış. Irak'ta binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken sen Amerikan askerlerine başarılar diledin mi, dilemedin mi? Ben bu soruyu sordum. Niye buna yanıt vermiyorsun sen? Sen madem ki Ortadoğu halklarını kucaklıyorsun, madem ki Ortadoğu halkları şöyledir, böyledir, diyorsun. Ortadoğu halklarının demokrasi ve özgürlük bağlamında yanındayız. Mısır'da devrim oldu deniliyor. Mısır'da ne oldu? Halk iktidara mı geldi? Gelen kim? Mısır ordusu. Sen ordunun iktidara el koymasına devrim mi diyorsun? Sayın Başbakan'ın özlemine bakın. Biz halkın yanındayız, Ortadoğu halklarının da yanındayız. Özgürlüğü, bağımsızlığı, demokrasiyi savunuyoruz. Ortadoğu'da da savunuyoruz, Uzakdoğu'da da savunuyoruz. Türkiye'nin, dünyanın her yerinde savunuyoruz. Bizim felsefemiz bu. Siz kalkacaksınız o ayıplarınızı örtmek için başka şeyler söyleyeceksiniz. Sorum çok net ve açık; Irak'ta binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken, sen de Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı iken Amerikan askerlerine başarılar diledin mi, dilemedin mi? Bu kadar basit. Fransızca sormuyorum, İngilizce sormuyorum, Almanca sormuyorum. Onun anlayacağı dilden, yurttaşımın anlayacağı dilden soru soruyorum. Bana bunun yanıtını versin.''