CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski genel başkan Deniz Baykal'ın partisinin grup toplantısının basına kapalı bölümünde içerikli bir konuşma yaptığını belirterek, "Kendisinin görüşleri bizim açımızdan çok önemli. Elbette ben partinin genel başkanıyım, Sayın Baykal Antalya milletvekili ama bu onun birikimlerini bizim görmezden gelmemizi öngörmez" dedi. Kılıçdaroğlu, İmralı süreciyle ilgili olarak da sürecin hiçbir yerinde durmuyoruz" yorumunda bulundu.
Kılıçdaroğlu, İngiltere İşçi Partisinin davetlisi olarak geldiği Londra'da, CNNTürk televizyonunda yayınlanan 5N1K Programına katılarak canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Eski Genel Başkan ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın partisinin grup toplantısının basına kapalı bölümünde yaptığı konuşmaya ilişkin soruları da yanıtladı.
İçerikli bir konuşma yaptı
Toplantının basına açık bölümüne hazırlandığı için Baykal'ın konuşmasını takip edemediğini, ancak daha sonra konuşmayı dinlediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“İçerikli bir konuşma. Anayasa konusunda sanki CHP'de farklı görüşler varmış gibi bir endişe taşımış ve bu endişeyi gidermeye yönelik bir konuşma yapmış. İçerik olarak doğru. Sayın Baykal uzun süre CHP'de genel başkanlık yapmış, siyasal birikimi, deneyimi olan bir lider. Kendisinin görüşleri bizim açımızdan çok önemli. Elbette ben partinin genel başkanıyım, Sayın Baykal Antalya milletvekili ama bu onun birikimlerini bizim görmezden gelmemizi öngörmez. Onun birikimleri vardır, siyasette deneyimleri vardır, bedeller ödemiştir demokrasi için. Böyle bir liderin birikimlerinden bir siyasal partinin, onun milletvekillerinin yararlanması, düşüncelerini alması son derece doğaldır.”
Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken partisinin Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün polis teşkilatına yönelik TBMM'de sarf ettiği iddia edilen sözlerin hatırlatılması üzerine hangi kelime kullanılmış olursa olsun, bütün polisleri hedef alan bir açıklamayı asla ve asla doğru bulmadığını vurguladı.
İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler'in tartışma yaratan sözleriyle ilgili soruya da bu sözlerin planlanmış bir konuşmada sarf edilmediğini belirterek, parti adına görüş ifade edenin Genel Başkan Yardımcısı olduğuna dikkate çekti. CHP'de aykırı sesler değil, demokratik bir ortamda görüşlerini aktarma kültürünün olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir siyasal partinin içinde olan milletvekillerinin partinin ana felsefesi, ana omurgası, ana çerçevesi doğrultusunda oluşturulan politikalara koşut söylem geliştirmeleri ve söylemde bulunmaları gerekir” dedi.
Kılıçdaroğlu, “Partiye hakim misiniz?” sorusuna ise “Tabii” karşılığını verdi ve uyarıları dikkate almayanların ise sonucuna katlanacağını söyledi.
'Görüşmeleri devletin bir yetkilisi yapmasın'
Kılıçdaroğlu, “İmralı sürecinin neresinde duruyorsunuz?” sorusuna, “Hiçbir yerinde” karşılığını verdi.
“Sorunun çözülmesi için Abdullah Öcalan'la görüşülmesi şarttır tanımlamasına katılıyor musunuz?” şeklindeki soruyu yanıtlarken de Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Hayır. Bizim görüşümüz şu: Parlamentoda bir uzlaşma komisyonu kuralım, bunun paralelinde parlamento dışında yine o siyasal partilerin belirlediği akil adamlardan oluşan bir komisyon kuralım. Dolayısıyla sorunun çözümüne yönelik çözümler üretelim.
Görüşmeleri devletin bir yetkilisi yapmasın. Kimle görüşürse görüşsün, akil adamlar yapsın. Devlet meşru zeminlerde görüşme yapar. Bizim düşüncemiz bu.”
İktidarın sürece ilişkin kendilerine bilgi vermediğini savunan ve bu yaklaşımı eleştiren Kılıçdaroğlu, hükümete destek olabilmeleri için bilgi sahibi olmaları gerektiğini ifade etti.
'Aziz Nesin hayatta olsa aklına gelmezdi'
Kılıçdaroğlu, bir başka soruyu yanıtlarken de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın emekli Orgeneral Ergin Saygun'a yaptığı ziyarete insani olarak itirazı olmadığını, ancak samimi bulmadığını söyledi.
Bir başka soruyu yanıtlarken de Kılıçdaroğlu, emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un “terörist diye hapiste tutulmasının demokrasi, insan hakları ve hukuk açısından bir ayıp olduğu” değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, “Rahmetli Aziz Nesin hayatta olsaydı, aklına gelmezdi, bir genelkurmay başkanının emekli olduktan sonra tutuklanıp terörist diye hapse atılabileceği” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın uzun tutukluluklara ilişkin sözlerini de samimi bulmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “4. Yargı Paketiyle sorun çözülecek dedi. Gelsin... Siz eğer 12 Eylül yasalarını değiştirmiyorsanız asla samimi değilsiniz. Darbe hukukun arkasına saklanan bir siyasal iktidardan demokrasi dersi alamayız” dedi.
'Gelirse kapımız açık'
Başbakanla girdiği polemikler hatırlatılarak, siyasetteki üslubun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Siyasetteki üslubun dikkatli kullanılması gerekiyor. Elbette zaman zaman sertleşebiliriz, ama bunun bir kalitesinin olması lazım. Sayın Başbakan, sert üslup kullanıyor, hakarete varan boyutlarda eleştiriler yapabiliyor, yanıt vermediğimiz zaman bizim tabanımızdan, 'niye yanıt vermedin' diye şikayetler geliyor. Yanıt verdiğimiz zaman, özellikle entellektüel kesimden, 'Kemal Bey, niye sen buna böyle yanıt verdin?' diye eleştiri geliyor. Sonuçta biz siyaset yapıyoruz. Ben İsterim ki biz uygar insanlar gibi bir araya gelip konuşabilelim. Sayın Başbakanın en zayıf tarafı eleştiriye tahammül edememesi. Bir başbakan eleştiriye tahammül edemiyorsa başbakanlık yapamaz.”
Kılıçdaroğlu, kendilerinin muhalefet partisi olduğunu ve iktidarın yanlışlarını söylemek zorunda olduklarını belirtti.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yararına olduğu sürece çoğu yasaya destek verdiklerini de anımsattı.
Mustafa Sarıgül'ün, partiye katılıp katılmaması konusundaki gelişmelerin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Gelirse ben defalarca söyledim kapımız açık” yanıtını verdi.
“Sarıgül'ün liderliği elinizden almasından çekiniyor musunuz?” denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Hayır” karşılığını verdi.
“Bizim ayrışma lüksümüz yok” diyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları dikkate aldığımız zaman, güçleri birleştirmemiz lazım. Tabii buyursun gelsin, niye demeyeyim ben. Biz güçlerimizi birleştirmek zorundayız. Türkiye iyi yönetilmiyor, kötü yönetiliyor. Kim ne derse desin” değerlendirmesinde bulundu.
Bekçilik yapan kardeşinin hatırlatılarak, bunun bazı kesimler tarafından hoş karşılandığını bazı kesimler tarafından da eleştirildiğinin belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Kardeşim, aç açıkta olan birisi değil ki. Emekli aylığı var, aldığı emekli aylığı yetmediği için ek bir iş almış, onun da sigorta primini ödüyor. Herhangi bir sorunu yok. Geçimini sağlıyor. Yani onu alıp başka bir yerde görev mi verelim. Hayır, yani çalışıyor kendisi. Aç da değil, açıkta da değil, bir sorunu yok. Yani namusuyla, alın teriyle çalışıp geçimini sağlıyor. Dolayısıyla ona özel bir torpil yapıp, 'şöyle yapalım' bu bizim CHP olarak kültürümüzde yoktur. Biz, herkes çalışır, eğitimine göre, durumuna göre yaşına göre çalışır. Aç kalırsa elbette ki ben yardım ederim. Yoksulluk olursa elbette ki ben yardım ederim ama geçinip gidiyor.”
'Siyasette başarının takdiri halk verir'
Yerel seçimlerdeki başarı kriterlerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, amaçlarının daha fazla belediye kazanmak olduğunu bildirdi.
Kılıçdaroğlu, “Oran belirlemek doğru değil ama biz mevcut olan belediyelerimizin dışında, diğer belediyeleri de ağırlıklı olarak büyükşehirlerden en azından bir ikisini yeniden kazanmak isteriz” dedi.
“Kendinizi başarılı buluyor musunuz?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Benim ölçütlerime göre, 'ben başarılıyım' demek doğru değil. Siyasette başarının takdirini halk verir” değerlendirmesinde bulundu.