-KILIÇDAROĞLU: ''İLK 3 MADDE KIRMIZI ÇİZGİMİZ'' ANKARA (A.A) - 17.06.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''(Yeni anayasa çalışması) ilk 3 madde bizim için kırmızı çizgi. Kurucu iradenin, iradesini gösterdiği için orada hiç bir tereddütümüz yok''dedi. Gazetecilerle sabah kahvaltısında bir araya gelen Kılıçdaroğlu, açıklamalarda bulundu soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin seçimlerin genel değerlendirmesinin ardından Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK) değişiklik yapılıp yapılmayacağını sorması üzerine, hiç kimsenin yerinin garanti olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Genel Başkan dahil hiç kimsenin koltuğu ömür boyu sürecek bir koltuk değildir. Kişiler, yeri ve zamanı gelince koltuklarını bırakmalılar. MYK üyelerimiz için de aynı şey geçerlidir'' dedi. Başbakan'ın ''balkon konuşması'' sırasında ''Hakkını helal ettiğini'' söylediği anımsatılarak, ''Sizin de böyle bir düşünceniz var mı?'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Ben haksız yere hiç kimsenin kalbini kırdığımı sanmıyorum. Tam tersine bana hakaretler yapıldı, sesimi çıkarmadım, sadece dava açtım'' karşılığını verdi. Anayasa değişikliği için halk oylamasında verilen ''hayır'' oylarının oranının yüzde 42 olduğu anımsatılarak, bu oyların genel seçimlere yansımadığına işaret edilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''hayır'' oyu kullananlar arasında CHP'lilerin ağırlıklı olarak yer aldığının bilindiğini ancak yüzde 42'nin ne kadarının partilerinin oyu olduğunu bilmediklerini belirtti. -KIRMIZI ÇİZGİ- Kılıçdaroğlu, yeni anayasa ile ilgili Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları hatırlatılarak, CHP'nin kırmızı çizgilerinin sorulması üzerine şunları söyledi: ''Anayasa değişiklikleri konusunda bizim tutumumuz, tavrımız, düşüncelerimiz belli. Bunları açıkladık, ama bu değişiklikler konusunda AKP'nin tutumu, tavrı nedir onları bilmiyoruz. Sayın Erdoğan geldiğinde 'kapımız açık' dedik. Önce bir dinleyeceğiz, neyi değiştirmek istiyorlar ve nasıl değiştirmek istiyorlar önce bir öğreneceğiz. Eğer bizim düşüncelerimizle örtüşürse, biz sorunumuz yok. Örneğin milletvekilliği dokunulmazlığı AB standartlarına çıkarılsın. YÖK kaldırılsın diyoruz. Üniversitelerin özerk olmasını istiyoruz. İlk 3 madde bizim için kırmızı çizgi. Kurucu iradenin, iradesini gösterdiği için orada da hiç bir tereddütümüz yok. Atatürk'ün vasiyeti üzerine Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu'nun eski konumuna getirilmesini istiyoruz, madem helalleşmeden bahsediyoruz. Bu ülkenin kurucusu olan bir liderin vasiyetine aykırı yasal düzenlemenin de herhalde eski konumuna getirilmesi lazım. Bizim beklediğimiz şudur, TBMM Başkanı anayasa değişikliği konusunda bir çağrıda bulunur, bu çağrı çerçevesinde parlamentoda her siyasi partiden eşit sayıda milletvekili, partilerce görevlendirilir ve bunlar çalışmalarına başlar. Orada sanıyorum uzlaşmayla sağlıklı sonuçlar alınabilir. Bu heyet, barolar birliği, üniversiteler gibi çeşitli sivil toplum kuruluşlarının önerilerini alır, değerlendirir. Uzlaşılan konular süratle parlamentodan geçirilir.'' Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliği konusunda temel saydıkları bir başka konunun ise yargı bağımsızlığı olduğunu bildirdi. Bakanın ve müsteşarın HSYK'da yer almasını istemediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, bu kurumun ise savcılar ve yargıçlar kurumu olarak ikiye ayrılmasını istediklerini kaydetti. -''YEREL YÖNETİMLERE ÖZERKLİK ŞARTI...''- CHP'nin seçim sürecinde dile getirdiği, ''Genel af, yerel yönetimlere özerklik'' gibi konuların yanlış anlaşılıp anlaşılmadığının ve bunların oy oranına etkisinin sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Her seçim sürecinde karşılaşılan çarpıtmaları bu seçim sürecinde de gördük. Özellikle, bizim AKP yanlısı dediğimiz medya bizim söylediklerimizi tamamen çarpıttı ve farklı bir noktaya getirdi. Bizim söylediğimiz yerel yönetimler özerklik şartı, 1988'de parlamentodan geçen bir düzenleme. Bazı maddelerine çekince konulmuş, o çekinceleri kaldırma konusunda da Bakanlar Kurulu'na yetki verilmiş. Bizim söylediğimiz de 'Bu şartı zaten parlamento kabul etti, biz Hükümet olursak bu çekinceleri kaldıracağız' Bu sadece Hakkari, sadece Diyarbakır için geçerli değil. İzmir için de geçerli, İzmir yatırım yapmak istiyor, merkezi yönetim engelliyor... Belediye başkanlarının ömürlerinin yarısı Ankara'da geçiyor. Niçin, para bulmak için. Biz yerel yönetimlerin gerçekten sağlıklı mali kaynaklara kavuşturulmasını istiyoruz. Bir başka sorun, 'özerklik'. 'Vay efendim, yerel yönetimler özerk olacak', arkadaşlar yerel yönetimler zaten özerk. Hakkari'deki belediye başkanını, İstanbul'daki vatandaşlarımız mı belirliyor? Kendi meclisi, kendi bütçesi var. Dolayısıyla biz bu özerkliği güçlendirmek istiyoruz. Ama bu şu anlama gelmesin, merkezi yönetim tamamen dışlansın. Hayır, merkezi yönetimin denetimi olacak. Sayın Erdoğan o kadar çarpıttı ki, 'Efendim eyaletler kurulacak', Ne eyaleti? Ağzımızdan çıkmayan şeyler, seçim sürecinde bunlar çok yanlış bir şekilde kamuoyuna aktarıldı. Bilinçli olarak bizim düşüncelerimiz, özellikle yandaş medyada çarpıtıldı.'' ''Yerel yönetimlere özerklik şartını neden Hakkari'de söylediniz de, İzmir'de söylemediniz?'' sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, bu söylemini çok yerde dile getirdiğini kaydetti. -''İMRALI'YLA GÖRÜŞME...''- Kılıçdaroğlu, kendilerinin siyaseti sadece oy alma kaygısı üzerine inşaa etmediklerini, CHP'nin tarihinde de kimliğinde de bunun olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''İmralı'yla görüşme'' ile ilgili hükümet açıklamalarının ve kendisinin bu yöndeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise ''Hükümet zaten görüşüyor ama orada sorulması gereken soru şu, Hükümetin görüşme yaptığının ilk dillendirildiğinde Sayın Erdoğan çıktı dedi ki, 'Bunu söyleyenler şerefsizdir.' Şimdi ben sizin vicdanınıza sesleniyorum, kim şerefsiz'' ifadelerini kullandı. Terör örgütünün eylemsizlik süresini uzatmasındaki etkenlerde ''Hükümetin açılımların etkili olup olmadığının'' sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, ''Açıklamalar, açılımlar değil İmralı'yla yapılan görüşmeler'' dedi. Başbakan'ın ziyaret etmesi durumunda görüşmelerin içeriğini soracaklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''O görüşmeler nedir? Görüşmelerde hangi pazarlıkları yaptın, hangi sonuçlara ulaştın? Neden ikide bir bu eylemsizlik kararları erteleniyor. Herhalde anlatacaklar bize, biz soracağız. Şimdi biz söyledik. Gelmekten vazgeçer belki bunları duyunca. Ama ben açıkça söyleyeyim bunları soracağım o da ön hazırlıklarını yapsın'' şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Ben neyi eleştirdim. Yapılan görüşmeyi açıkladılar. 'Hükümet olarak siz görüşüyorsunuz' denildi. Bu laf söylendiği zaman Sayın Erdoğan çıktı dedi ki, 'Kim bunu söylüyorsa şerefsizdir' Şimdi görüşmeler devam ediyor. Bende aynı soruyu soruyorum, 'kim şerefsiz' Yoksa benim farklı bir şey söylediğim söz konusu değil.'' Kılıçdaroğlu, bugün bir gazetede ''İmralı'yla görüşülebilir'' şeklinde açıklamalarının olduğunun hatırlatılıp, bunu açmasının istenmesi üzerine ise, ''Görüşmeler çok eski tarihten itibaren var. AKP Hükümetinden öncede görüşmeler var. Biz bunları biliyoruz. Eğer bir ülkede varolan bir sorunun çözümü için bütün taraflarla görüşülecekse -Hükümet görüşüyor, daha öncede görüşülüyordu- dolayısıyla biz, sadece saf siyasal çerçeveden bakıp, 'hayır böyle bir görüşme yapılmamalıdır' demeyi doğru bulmuyoruz. Ecevit Hükümeti döneminde de görüşmeler yapıldı, bütün mesele şu, biz halkımızı aldatıyoruz. Görüşmeler yapılıyor, halka doğruları söylemiyoruz. Ben siyasete atılırken, halka her zaman doğruları söyleyeceğime söz verdim. Benim söylediğim doğrulardır. Doğrular bazen acı olabilir'' dedi.