08 Kasım 2022 13:36
T24 Haber Merkezi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında YSK üyelerine "ahmak" dediği iddiasıyla açılan davanın hâkimi Hüseyin Zengin’in "Bazı savcılar aracılığıyla, İmamoğlu’na iki yıldan fazla ceza vererek, onu siyasi yasaklı hale getirmem telkin edildi" yönündeki ifadesine değindi; "Polislerimizi intihara sürükleyen kirli yapı şimdi de İBB başkanımızı siyasi yasaklı yapmaya çalışıyor. Açık ve net söylüyorum. Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır, boğazınıza takılır ve kalır. Biz Ekrem İmamoğlu’nu kimseye yedirmeyiz" dedi.
Konuşmasının büyük çoğunluğunda iktidara yüklenen CHP lideri, "TC devletinin organlarını çürüttüler. Yozlaşmanın, uyuşturucu batağının içine genç evlatlarımızın sürüklemenin bunun politikalarının hayata geçirilmesini temel merkezi saraydır, saraydır, saraydır. Bütün bu dümenleri çevirenlerin sayıları 10 bini geçmez. Gırtlaklarına kadar kirlilik içindeler. Hepsini biliyoruz" diye konuştu.
"Önce benimle bir anlaşmayı denediler, duvara tosladılar. Yok öyle yağma. İkinci adımı attılar taşeron sermayedarları buldular Bay Kemal’i siz yıpratın sermayesi de bizden dediler. Bunu kimlerin finanse ettiğini de çok iyi biliyoruz. Sureti muhalefetten görünen ama bu kirli sermaye ile çalışanların tamamını biliyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, "Bunlara sesleneyim; cumhurbaşkanı adayını bu taşeron sermayedarlar değil, altı masa belirleyecek. Altı namuslu lider belirleyecek. Gidin bunu beşli çetelerinize söyleyin dedim" ifadelerini kullandı.
Konuşmasının sonunda kendi partililerine de seslenen CHP Genel Başkanı, "Ayağa kalk CHP, ayağa kalk Türkiyem. Nefsine hâkim olanların iktidarı geliyor. Nefsine hâkim olmayan hiç kimseyi yanımda tutmayacağım. İsterse 40 yıllık arkadaşım olsun! Bay Kemal’in yanında kula kulluk edenler asla yer almayacak, dalkavuklar olmayacak, Bay Kemal’in yanında sizler olacaksınız, vatanseverler olacak, durma CHP, korkma ve kaygılanma, bedeli ne olursa olsun , ne pahasına olursa olsun mutlaka ama mutlaka kazanacağız" dedi.
CHP’nin bu haftaki grup toplantısına, Meclis önünde yapmak istedikleri basın açıklaması polis tarafından engellenen Alevi dernekleri temsilcileri de katıldı.
TIKLAYIN - Alevi Dernekleri temsilcilerinin TBMM önündeki basın açıklamasına polis engeli
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Bir yol ayrımına doğru Türkiye gidiyor. İçinden bulunduğumuz olumsuz tabloyu düzeltmek için birlikte Türkiye'yi dönüştürmek için mücadele ediyoruz. o nedenle bütün arkadaşlarımın dikkatle dinlemesini isterim, size bugün hazin bir hikâye anlatacağım. Bu hikâye, kupon arazileri satarken bana soracaksınız diyen bir kişinin koskoca ülkeyi uçurumun kenarına sürüklediği hikâyesidir. Bu hikâye yolsuzluklar kamu ihalelerinde çevrilen ayak oyunları, kentleri beton ormanına dönüştürülmesi, israf, elbette bu hikâyenin içinde çeteler var. Bir ülkede iktidar, kendi çıkardığı bir kanunda 191 kez değişikliği niçin yapar? bir kanunla bu kadar uğraşmanın temel sebebi ne? Temel sebebi servet transferini gerçekleştirmek. bu Türkiye'nin geldiği açmazın birinci açmazıdır. Üstelik bunu Robin Hood taklidiyle yapılıyor. Ama yapılan alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına servet transferi yapmaktır. Hırsız, yolsuza servet aktarılmıştır.
"Bu millet yolsuzluklara kapı aralayanlara bakmayan bir millettir, buna inanıyorum. Merkez Bankası’nın yedek akçelerine el koydukları için Merkez Bankası’nın kasasınca bir cent’i bile yok. Devleti çürütmenin üçüncü aşamasına geçtiler. Swap, yani borç para. Yani dilenerek para bulma. Nereden borç bulabilirim? Bu sabah gelmeden baktım Merkez Bankası’nın kasası eksi 58,5 milyar dolar açık veriyor. SWAP şu; benim cebimde para yok, gidiyorum birinden borç para alıyorum 100 lira. Bu benim değil ki başkasının. SWAP da aynı uygulama. Gittiler yalvardılar, dilendiler, hatta hakaret ettiklerinin kapılarına gittiler. Bu bizim gördüğümüz üçüncü aşama. Tekrar iş borç inşa edildi. Ve bunun üzerinden de millete caka atıyorlar. Merkez bankasını her geçen gün biraz daha borca batırıyorlar. Bu da yetmedi, dördüncü aşama, adı varlık barışları. Bir değil tam 9 kez süresi uzatıldı. Varlık barışları ne demek? Şu demek; kim olursan ol, ister çocuk ticareti yap, uyuşturucu ticareti yap, kim olursan ol, sahtekâr ol, kaynağını asla sormayacağım, ne getirirsen getir sormayacağım diyor, pislikle mi kazandın umursamayacağım diyor. Tam 9 kez çıkardıkları bu kanunu uzattılar. Bu para nereden gelirse gelsin başımın üstüne dediler. 9 kez bu teklifi yaptılar. Ben de iki şey söyledim; ‘Kara para iyi parayı ülkeden kovar’ ve ‘Kara para sahiplerini de beraber Türkiye’ye getirir” dedim. Haklıyım. Uyuşturucuyu serbest bırakırsan baronun parasını Türkiye’de aklarsan ne diyecek o baron? Git Türkiye’ye krallar gibi yaşa. Siyasilerle fotoğraf başta fotoroman olmak üzere herkesle fotoğraf çektirebilirsin. Kara para gelince iyi para ülkeden çekildi. Gerçek yatırımcı kaçtı. Bununla ilgili bir veri; Türkiye 2006’da küresel doğrudan yatırımların yüzde 1,4!ünü Türkiye çekiyordu. Bugün bu rakam on binde 7’ye düşmüş durumda. Felaket bir tablo. Kirli paranın kara paranın uyuşturucu parasının olduğu bir yerde temiz parayı tutanlar kirlenmek istemiyorlar, gelmiyorlar. Bu yılın ilk 8 ayında ülke ize gelen kara para yabancı sermayenin tam 4 katı. Bu neyin sonucudur? “Paranın rengi nedir, dini nedir hiç sormadık. Çünkü para paradır.” Öyle diyordu sarayda oturan zat. Oysa paranın rengi vardır. Onurlu bir iktidar hiçbir zaman kirli para gelsin demez. Bu sadece bize özgü değil. Biz uluslararası kuruluşların da altına imza attığı, bizim de attığımız sözleşmeler var. TC devleti gri listeye alındı. Kara paranın Türkiye’de aklandığını artık Mısır’daki sağır sultan da biliyor. Türkiye’nin itibarını koruyacak olan aziz milletim, kirli paradan uyuşturucu parasından medet umanlardan uzak durum.
"Haftada ortalama 5 bin uyuşturucu satıcısını veya imalat yapanı gözaltına alıyoruz diyor. Burası Kolombiya mı Bogota mı? Narcos dizisini mi izliyoruz! Yılda 260 bin kişi eder. Yakalanmayanları hesapla 1 milyon.
"Şimdi soruyorum, bu uyuşturucu baronlarının onların maşalarının ülkemizde işi ne? Sokaklarımız bu kadar mı güvensiz, gençlerimiz bu kadar mı tehlike altında. AVM’lerde uyuşturucu pislikleri birbirlerini öldürüyorlar. Hesaplaşmayı iktidarın gözü önünde İstanbul’da yapıyorlar. Korkmuyorlar, çünkü biliyorlar ki onları destekleyen siyasetçiler var. Ve o siyasetçiler de saray ve şürekâsıdır. Dava açıyorlar konuştuktan sonra. Sanıyorlar ki dava açınca Bay Kemal geri adım atacak. Ya sizin feriştahınız gelse biz geri adım atmayız.
"Sırp çete lideri İstanbul’da yakalandı. Kırmızı bültenle aranıyordu. Kırmızı bülten şu demek; suç şüphesi olan bir kişinin görüldüğü yerde tutuklanıp ilgili ülkeye iade edilmek üzere Interpol tarafından 190 ülkede aranması demektir. Beyefendi İstanbul’da. Avrupa’nın en çok aradığı mafyalarından birisi 8 yıldır villada İstanbul’da oturuyor beyefendi. 8 yıldır! Saray? Fotoroman? Ne yapıyorlar? Ağırlıyorlar orada herhalde! En sonunda polis arama yapıyor kaybolan erkekler kaybolan kadınlar var. Biz üstlerine gittiğimiz zaman hareket ediyorlar. Parayla teslim alındıysanız iradeniz de teslim alınmıştır demektir. Bana diyorlardı ya ispat et diye, daha neyini ispat edeyim!
"Tek tek yakalarına yapışıp onları hâkimin huzuruna çıkaracağız. Şimdi soruyorum bizim fotoroman nerede? Bir insanın gram kadar onuru olsa bir dakika durmaz istifa eder. Ve böyle insanlar ülkeye en büyük zararı veriyorlar. Hamisi kim? Sarayda oturan zat. Niçin el ele verip bu dümenleri çeviriyorlar. Ben onların ruhunu bilirim. Dünyada ne kadar mafya lideri varsa tamamı Türkiye’ye geldi.
"Bu ülkede ciddi bir çürüme var. Türkiye’yi yönetemiyorlar saray ayrı havada bürokrasi zaten bırakmış. Bürokrat arkadaşlarıma çağrı yapayım; ülkenize sahip çıkın hiçbir yanlış işlemin altına sakın ola ki imza atmayın!
"Siz evlatlarınızı heba etmiş bir iktidarsınız. Bu ülkenin evlatlarını heba ettiniz.
TC devletinin organlarını çürüttüler. Cumhuriyetten intikam almayı da söylemeyi ihmal etmiyorlar. Türkçeye saldırıyorlar milli kurtuluş savaşına bile saldırıyorlar. Bir yüzey var, yüzeyin altında sığ bir alanda biriken bir pislik var. Bunu temizleyeceğiz. Yozlaşmanın ana merkezi saraydır. Yozlaşmanın, uyuşturucu batağının içine genç evlatlarımızın sürüklemenin bunun politikalarının hayata geçirilmesini temel merkezi saraydır, saraydır, saraydır. Bütün bu dümenleri çevirenlerin sayıları 10 bini geçmez. Gırtlaklarına kadar kirlilik içindeler. Hepsini biliyoruz. Bu devlet güçlü bir devlettir. Bu devletin namuslu polisleri namuslu güvenlik güçleri var. Bu devleti sahipsiz kılmak işitiyorlar ama hiç kimse unutmasın TC devletinin teminatı da güvencesi de Cumhuriyet Halk Partisi’dir.
Kirlilikten nasıl kurtuluruza, Kılıçdaroğlu’nu nasıl sustururuz. Önce benimle bir anlaşmayı denediler duvara tosladılar. Yok öyle yağma. Kılıçdaroğlu’nun önünde sizin geçemeyeceğiniz duvarlar var. O duvarlar adalet duvarıdır, hak duvarıdır, halkın duvarıdır. O duvarları aşıp bana ulaşmazsınız. İkinci adımı attılar taşeron sermayedarları buldular Bay Kemal’i siz yıpratın sermayesi de bizden dediler. Kimlerin finanse ettiğini de çok iyi biliyoruz. Sureti muhalefetten görünen ama bu kirli sermaye ile çalışanların tamamını biliyoruz. Hiç kimse endişe etmesin, Türkiye’yi kirlilikten arındırmak Bay Kemal’in boynunun borcudur. Bütün alanlarda. Bunlara sesleneyim; cumhurbaşkanı adayını bu taşeron sermayedarlar değil, altı masa belirleyecek. Altı namuslu lider belirleyecek. Gidin bunu beşli çetelerinize söyleyin dedim.
"Önemli bir soru sistemdeki çürüklüğü nasıl temizleyebiliriz? Canla başla çalışan polislerimiz var, suçlularla mücadele ediyorlar onlar ayrı. Onlar zaten ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yukarıdan fotoromanın talimatı üzerine dava açıyorlar, sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu geri adım atacak. Vay efendim devletle kavgalı biz devletle kavgalı değiliz, biz uyuşturucu baronlarına yol açanlarla kavgalıyız. Öyle polisin arkasına saklanıp da kendini başak türlü bu millete anlatma. Yüreğin yetmez senin. Bunu yapıyorsan bu dünyanın en büyük korkağıdır. Polisler benim canım ciğerim, onlar Bay Kemal’in ne olduğunu biliyorlar. Onalar robot muamelesi yapan iktidarın kim olduğunu biliyorlar.
"Polislerimizi intihara sürükleyen kirli yapı şimdi de İBB başkanımızı siyasi yasaklı yapmaya çalışıyor. Açık ve net söylüyorum. Ekrem İmamoğlu büyük lokmadır, boğazınıza takılır ve kalır. Biz Ekrem İmamoğlu’nu kimseye yedirmeyiz.
Ayağa kalk CHP, ayağa kalk Türkiyem. Nefsine hâkim olanların iktidarı geliyor. Nefsine hâkim olmayan hiç kimseyi yanımda tutmayacağım. İsterse 40 yıllık arkadaşım olsun! Bay Kemal’in yanında kula kulluk edenler asla yer almayacak, dalkavuklar olmayacak, Bay Kemal’in yanında sizler olacaksınız, vatanseverler olacak, durma CHP, korkma ve kaygılanma, bedeli ne olursa olsun , ne pahasına olursa olsun mutlaka ama mutlaka kazanacağız."
© Tüm hakları saklıdır.