CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın camilerin kapatılması ve CHP'nin önceki dönemlerdeki icraatlerine yönelik eleştirilerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın kendisine "Süleymna Demirel'in önünde diz çöktü" dediğini belirterek, "Ben kimsenin, makamın önünde diz çökmedim ama senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum. Yalan makinesi diyordum. Kimsenin önünde diz çökmedim diyor. Sen git Hikmetyar’ın önünde diz çök. Sen hala o diz çöktüğün noktadasın" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Ne oluyor bu ülkede insanlar neden bu hale geldi. Başbakan vatandaşın durumunu hiç sormuyor. 17 yaşındaki o çocuk dedesinin maaşını alabilseydi o cinayet işlenmeyecekti.
Başbakan Katar’da konuşma yapıyor. Sağlık çalışanları sokağa çıkıyor. Utanç verici bir dönemin gerçeğini ortaya koymak için söylüyorum. 'Öldürülen doktor için yapılan yürüyüşü kınıyorum' diyor. Ben bunların demokrasi kültürü yok diyorum. Vicdanı yok bunların. “Bakan istifa” dediler diye kızıyor. Sağlık politikası tel tel dökülüyor. Doktorları kınıyorsanız orada ilkel bir demokrasi vardır.
Doktorların mutlu olmadığı bir toplumda hastalar da mutlu olmaz. Başbakan daha dikkatli konuşmalı. Olayların perde arkasını öğrenmeli. Demokrasilerde çatışma değil uzlaşma kültürü vardır. Yarın doktordan başlar öbür gün kimden gideceği belli olmaz. Doktorlar senin dilinden anlamıyorlar doktorların öldürülmesini anlayamıyorlar.
Başbakan’dan bir cevap istedim 20 milyar dolarlık ihaleleri neden Kamu İhale Yasası kapsamı dışına çıkardın. Yanıt vermiyor, bağırıyor.
Hırsızlıkla, yolsuzlukla, Kur’an'ı ve Hz Muhammed’i bir araya getirmeyiz. Yolsuzluk yapacaksın sonra da Kur’an’a sarılacaksın.
İstanbul Belediye Başkanı döneminde nasıl köşeyi döndüğünü bütün belgeleriyle ortaya koyarım. Temiz olmayan bir adam benim karşıma çıkabilir mi? Çıkamaz.
Yalan makinası dedim aynı zamanda iftira makinası. Diyanet İşleri Başkanı’na onurlu bir din adamı olarak açıklayın dedim. Erdoğan, 'Diyanet İşleri Başkanı hakaret ettin. İftira attın' diyor.”
Eğer sen Deniz Fener’i hırsızlarının kankası olmaktan vazgeçersen, yalan iftira atmaktan vazgeçersen, ihale soyguncularından hesap sorarsan o zaman sana da "onurlu başbakan" diyeceğim.
Bana diyor ki "Süleyman Demirel’in önünde diz çöktü." Ben kimsenin, makamın önünde diz çökmedim ama senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum. Yalan makinesi diyordum. Kimsenin önünde diz çökmedim diyor. Sen git Hikmetyar’ın önünde diz çök. Sen hala o diz çöktüğün noktadasın.
SSK genel müdürlüğü yaptığım dönemde, iki bakan hariç diğerleriyle kavga ettim ben diz çökmedim. Ama ben senin kimin önünde diz çöktüğünü çok iyi biliyorum.
Kalkıyorsun İsmet İnönü’den Atatürk’ten söz ediyorsun. O dönemi eleştiriyorsun. Yahu o insanlar bu ülke için savaştılar. Sen doğ diye, baban gidip ölmesin diye savaştılar. Kuva-i Milliye ruhu var. Mücadele ettiler. Ülkemizin bağımsızlığını kazandırdılar. Savaş onların kitabında yazılı olan bir şey değil. Ne diyor Mustafa Kemal “Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir.” Sen ne yapıyorsun? Şimdi sen parmakla çağırılan adam oldun, diz çökmenin ötesine geçtin."