Politika

Kılıçdaroğlu: 'Hayır' tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugünkü miting durakları Manisa ve İzmir'di.

06 Eylül 2010 03:00

T24 - CHP lideri İzmir mitinginde okyanus ötesine mesaj verdi: " 'Hayır' bildirisi dağıtanlar AKP'lilerin saldırısına uğradı. 12 Eylül'de 'hayır' oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun."

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugünkü miting durakları Manisa ve İzmir'di. İzmir'de coşkulu bir kalabalığa hitap eden Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

"AK Parti iktidarı 'hayır' diyene baskı kuruyor. Bugün İstanbul Bahçelievler'de 'hayır' bildirisi dağıtanlar AKP'lilerin saldırısına uğradı. Yandaş medya, yandaş sendika oluşturdular. 12 Eylül'de 'hayır' oyu vererek tokat atın, okyanus ötesinden de duyulsun. AKP inançlarımızı, etnik kimliğimizi istismar etti. Size işçi çiftçi memur ve halkçı Kemal olarak söz veriyorum. Recep Bey'in kimyasını bozduk, düzenini de bozacağız. AKP demokrasi diyorsa bilin ki özgürlükler elinizden alınacaktır. Recep Bey'in verdiği hapı yutarsak zehirleniriz. Yargı siyasallaşırsa o toplum vicdan azabı çeker. Siyaset yargıya bulaşmasın. Bunlar bölücüdür, bunlar toplumu böler. Erdoğan konuşmalarıyla toplumu bölüyor. İftar sofralarında tek kelime siyasetten bahsetmedim. Yer gök 'evet', bu değirmenin suyu nereden geliyor?"


"AB'yi kınıyorum"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Manisa mitinginde söylediklerinden satır başları ise şöyle:

''Biliyorsunuz Recep Bey böyle sıcaklarda miting yaptığı zaman makineler getiriyor, soğuk hava püskürten, gül suyu püskürten. Ama bizim öyle olanaklarımız yok. Size insan Kemal'in yüreğindeki serinliği getirdim ben.

Yedin, yedin doymadın, hala mı doymadın? Recep Bey ne diyordu, 'Ben cumhurbaşkanı atarım, meclis başkanı atarım, vali, kaymakam atarım, emniyet müdürlerini atarım, defterdarları atarım ama hakim atayamıyorum' diyor. Şimdi 'Bana yetki verin' diyor, 'Ben yargıçları da tayin edeceğim' diyor. Buna izin verecek misiniz? Siz izin vermiyorsunuz, bu ülkenin dürüst insanları izin vermiyor. Gönlü demokrasiden yana olanlar izin vermiyor, ama kulakları duymayan AB yetkilileri, 'Ne iyi yapıyorsun' diyor, onları da kınıyoruz buradan.


'Biz seni asacağız mı' diyoruz?"

Nereye kaçarsa kaçsın, isterse ana babasının memleketine kaçsın, getireceğim hesap soracağım. Beyefendi diyor ki 'Efendim biz Menderes'in kefenini giydik.' Bakın şimdi istismara bakın. Biz 'seni asacağız' mı diyoruz? Kefen mefen ayaklarına yatmasın. Mağdur edebiyatı yapmasın. Sen kul hakkı yedin, sana bunun hesabını soracağız.

Demokrasinin olduğu yerde vatandaşın cep telefonu dinlenir mi? Dertlerinizi telefonla anlatın ki Recep Bey'in kulakları büyüktür oradan dinler. Bu Hükümet telekulak hükümetidir unutmayın. Herkesin telefonlarını dinliyorlar. Dinledikten sonra da çıkıp millete anlatıyorlar. Ben anlatmıyordum ama madem o telefonları anlatıyor, ben de anlatayım. Remzi Gür'e telefon edip, 'Benim ABD'deki kızıma 20-25 bin dolar para gönder' dedi mi demedi mi? Şimdi soruyoruz Recep Bey'e. Sen bir iş adamından 20-25 bin doları niye istiyorsun? Senin ortağın mı değil mi, parasını iade ettin mi etmedin mi? Tamam sen çocuklarını ABD'de okuttun, mezun oldu o da güzel. Şimdi 20-25 bin doları hangi amaçla, yüzle istiyorsun sen? Bunu söylüyoruz bakalım ne diyecek Recep Bey.


Televizyonda karşıma çık

Defalarca söyledim. Manisa'dan Recep Bey'e sesleniyorum. Kendine güveniyorsan, adam gibi adamsan, yaptığın işin doğru olduğuna inanıyorsan, senin istediğin TV kanalında senin istediğin gazetecilerle, yürekliysen çık karşıma hesaplaşalım.

Bazı sanatçı arkadaşlarımız diyorlar ki, '12 Eylül ürünüydü, biz o nedenle evet diyoruz'. O da 12 Eylül, bu da 12 Eylül, ne fark eder? Sen getiriyorsun. 12 Eylül paşalarından sözde hesap soracakmış. Hesap sorabilirler mi? Hesap soramazlar. Hesap sorsalar, kendilerine muhtıra veren adam var. Çağırsınlar, hesap sorsunlar. Üstün hizmet madalyası verdiler. Altına kurşun geçirmez araba aldılar. Neymiş, hesap soracaklarmış. 'Sen bana muhtıra ver, ben de sana üstün hizmet madalyası vereyim. Darbeyle milleti kandırırız.' Ama artık yok."