CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sekiz yıl önce CHP milletvekilleri Aykut Erdoğdu ve Sezgin Tanrıkulu tarafından yolsuzlukla suçlanan Can Akın Çağlar'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından genel sekreterliğe atanmasına ilişkin gelen eleştirilere yanıt verdi. "İBB'ye Yeni Genel Sekreter atanmasıyla ilgili de kim yönetecek. İmamoğlu. Yönetici kadrosuna müdahaleyi doğru bulmuyorum" görüşünü paylaşan CHP lideri, "Genel sekreter üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum; biz Ekrem Beyin geliştirdiği projelere bakmalıyız" dedi.
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığı düşünüyor musunuz?" sorusuna yanıt olarak da, "Yoo. Yani şöyle" diyerek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'ni eleştiren CHP lideri, Deniz Zeyrek'in, "CHP Genel Başkanı'nın Cumhurbaşkanlığını istemiyorum demesi biraz rahatsızlık gibi yorumlanıyor. Bir de istifa edip aday olabilirsiniz" ifadelerine karşın şunları kaydetti:
"Hiç merak etmeyin. Göreceksiniz Türkiye'ye gerçekten demokrasiyi getireceğiz. Gerçekten de Türkiye cumhuriyetini bir demokrasiyle taçlandıracak. Bunu yapacağız. Onda kararlıyız. Onun dışındaki yapay tartışmalar o kadar basit ve sıradan tartışmalar ki. İnsanı yoran tartışmalar. Yeri zamanı gelince oturulur konuşulur."
CHP lideri, 'Bir Ülke Bir Kent’ adlı YouTube kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nun Londra'daki müzayedeye girerek İstanbul'a getirdiği Fatih tablosuyla ilgili yapılan eleştirilerden, son günlerde iptal edilmek istenmesiyle gündeme getirilen İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına; AKP'nin çoklu baro teklifinden, yeni kurulan partilerle üçlü bir ittifakın mümkün olup olamayacağına ilişkin soruya kadar pek çok konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ortada AK Parti kalmadı. Sadece Erdoğan konuşuyor. Bir kişi devletin bütün kurumlarına egemen. Hakim dinlemiyorsa görevinden alınıyor. Kendi beğendiği bir yargıcın atandığını görüyoruz. Bu tablo bizi rahatsız ediyor."
Fatih tablosunun Türkiye'ye getirilmesi
"Tablonun Türkiye'ye getirilmesinden mutluyum. Londra'daki İBB tarafından satın alındığını duyduğumda hepimiz mutlu olduk. Önemli bir tablo. Değeri parayla ölçülebilecek gibi değil."
İmamoğlu'nun Can Akın Çağlar atamasına gelen eleştirilere yanıt
"İBB'ye Yeni Genel Sekreter atanmasıyla ilgili de kim yönetecek. İmamoğlu. Yönetici kadrosuna müdahaleyi doğru bulmuyorum. Belediye Başkanı arkadaşları şunu söyledim; 'Elimi kolumu bağladılar' mazereti ile gelmeyecek. Formül bulacak. Bulamıyorsa bana soracak. Ekrem beyi eleştirenler şuna baksın. Onların 20 yıldır yapamadığını Ekrem bey 1 yılda yaptı..
Ana kararlar Ekrem bey ve kadrosunda. Genel sekreter üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum; biz Ekrem Beyin geliştirdiği projelere bakmalıyız."
TIKLAYIN - İmamoğlu’nun yeni Genel Sekreteri Çağlar’ın portresi: 270 milyon dolarlık batıktan Akşener iddialarına...
"Belediye başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim; belediyede siyaset yapacak bir kişi var o da belediye başkanıdır. Onun dışındakilerin liyakatli ve teknik kişilerden oluşması gerekiyor. Belediye başkanı bir hedef verecek, diğer kadrolar da bunu en iyi nasıl gerçekleştireceğini konuşacaklar."
"AK Parti döneminde çalıştılar diye hepsini tasfiye mi edeceğiz. Yok öyle bir şey. "
"Bürokrasinin yasalara uygun çalıştığı bir ortamda hiçbir sorun yoktur. Bürokrasi siyasetin emrinde çıkar peşinde koşar ve liyakatin yerine sadakatin yerini aldığı bir düzen çıkarsa orada her şey bozulur. Biz 89'a benzer bir sendromu yaşamak istemiyoruz. Herkes son derece dikkatli davranmalı."
"20 Temmuz sivil darbe döneminde yaşıyoruz"
(Kuğulu Parkın önü çevrilmiş durumda... Bu tablo için ne diyorsunuz? Bu nasıl bir devlet yönetimidir?) 20 Temmuz sivil darbe döneminde yaşıyoruz. Bu tablo yargının vesayet altında olduğunu gösteriyor. Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez. Devlet akılla bilgi birikimle yönetilir."
Çoklu baro teklifine eleştiri: Bu devleti tahrip yasasıdır
"Avukatlar düşüncelerini bildirmiştir. Baro Başkanlarının içinde değişik siyasi görüşlerde başkanlar da var. Bu devleti tahrip yasasıdır. Ben Erdoğan'ın Büyük Ortadoğu Proejesi Eşbaşkanı olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Milleti kurumları bölüyorlar. Erdoğan'ın görevi bu zaten. Egemen güçlerin taleplerini yerine getiriyorlar."
"Erdoğan bugüne kadar bu ülkeye en büyük zararı veren kişidir. Rejim değişti zaten. Saray rejimi var. Bakanlar da memur gibi çalışıyorlar. Müsteşarlıkları kaldırıp yerine bakan koydular. Parlamentoya sorumlular mı? Değil. Bir kişi sorumlu o da kim? Erdoğan."
İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına ilişkin açıklama
"İstanbul Sözleşmesi'nin değişeceğini sanmıyorum. Sadece gündemi değiştirmek için söylenen bir olay. İstanbul Sözleşmesi bu bağlanma gündeme getiriliyor. Ben kadın kuruluşlarıyla yaptığım görüşmede bunu ifade ettim. Bir uluslararası sözleşmeyi atını imzalayan bir iktidar bir süre sonra 'beni kandırdınız, ben imzamı çekiyorum' nasıl diyecek Allah aşkına. Bunu sormayacaklar mı; 'Birdenbire nasıl oldu da bir sorun haline geldi bu?' diye. Belli kişiler bundan rahatsızlık duyuyorlar. Dolayısıyla da bunu siyasetçi üslubuyla gündeme getiriyorlar. İmzanın çekişmesi TC devleti attığı imzanın bile farkında değil. Türkiye'yi yöneten kişilerin imzaladıkları belgeden haberleri bile yok. Türkiye'nin saygınlığını zayıflatan bir tablo ortaya çıkarır."
Üçüncü bir ittifak şekillenebilir mi?
"(Üçüncü bir ittifak şekillenebilir mi? Yeni parti liderlerinin duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?) Bülent Turan'ın yaptığı bir açıklama var. Orada FETÖ-PKK baro kurarsa kursun diye bir cümle söyledi. Ben az önce bunun bir Türkiye'yi bölme ayrıştırma projesi olduğunu söylemiştim. Bülent Turan'ın bu sözüne Bahçeli ne diyecek merak ediyorum. Herhalde Bahçeli 'Bülent Turan'ın açıklamasının altına imzamızı atarız' diyecek mi, demeyecek mi? Bülent Turan'a teşekkür ederim bu kadar açık ve net bir cümle kurduğu için.
Acaba DEVA ve Gelecek Partisi, Millet İttifakı içerisinde yer alacak mı? Bu konuları konuşmak için henüz çok erken. Neler yapacakları konusunda kamuoyunu bilgilendirdiler, büyük bir dikkatle izliyorum. Örtüştüğümüz yerler de var, örtüşmediğimiz yerler de var. Devletin saydamlığı konusunda, aşağı yukarı pek çok konuda ortak cümleler kurabildiğimizi görüyorum. Önümüzdeki süreçte seçim kararı alınmadığı sürece bir ittifak arayışı içine girmek doğru değil. Dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi bir tablonun doğru olmadığını düşünüyorum."
Sakarya'daki iki patlamaya ilişkin eleştiri
"Siz bunları taşıyorsunuz. Önlem aldınız mı? Hiçbir önlem almadınız. Talimatı kim verdi, vali vermiştir. Bunu birilerinin talimatı üzerine vermiştir. O birileri kimdir, bu devleti yönetenlerdir. Bu ölenlerin haklarını kim savunacak, biz. Bu davayı takip edeceğiz. Ölen öldü, Allah'tan rahmet dilemek dışında bir şey yapmıyoruz ama bundan sonra aynıları olmaması için çaba harcamamız lazım. Pek çok insan hastanelerde yatıyor ve siz bir moral yemeği düzenliyorsunuz. Bu kadar büyük bir duyarsızlık! Üstelik bunu düzenleyen sivil tolum kuruluşu da MÜSİAD! İnsanlar hayatını kaybetmiş, neymiş sorunları tartışıyoruz.' Bu askerleri oraya kim gönderdi? Bunlar sanki sokakta çöpler toplanıyor, bir yere dökülüyor. Olaya böyle bakıyor, olayı böyle değerlendiriyorlar. Patlayıcının nasıl bir tehlike yarattığını bilmiyorlar. Çünkü yönetmelikleri bilmiyorlar. Kendi kafalarına göre yapıyorlar. Kendi kafalarına göre yapmalarının bir maliyeti var mı? İktidara yakından yok. "
Ayasofya tepkisi: Açacaksan aç kardeşim
"Egemenlik üzerinden gitmek yanlış. Bizim topraklarımızda egemenlik konusu mu tartışılıyor. Açıyorsanız açarsınız. Bunu siyasi rant alanına dönüştürmek kadar büyük bir yanlış yok. Biz ibadete dönüştüreceğiz, CHP buna karşı çıkacak sonra bak bunlar dinsiz imansız diyorduk ya yine karşı çıkıyorlar' diyeceklerdi. Açacaksan aç kardeşim. Yılar yılı toplumu aldılar başka bir yere götürdüler. Sanki bu ülkede Ayasofya'nın açılışına herkes karşıymış gibi! Yargı, zaten Erdoğan'ın emrinde. Erdoğan, yargı iptal ederse 'ben yapacaktım da mahkemeler izin vermedi' diyecek. Ayasofya, Osmanlı, Bizans tarihinde çok önemlidir. Ama bu orada ibadet yapılmayacak anlamına gelmez.",
"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığı düşünüyor musunuz?"
Yoo. Yani şöyle; ben öteden beri hep söyledim yine söylüyorum; bir koltukta iki karpuz taşınmaz. Hem genel başkan olacaksın hem cumhurbaşkanı olacaksın. Paralel yapı var orada. Şimdi o paralel yapıyı aşağıya kadar taşıyorsunuz. Bir ilde şimdi cumhurbaşkanını temsil eden iki kişi var. Bir vali, biri de il başkanı. İkisi de eşit aslında bunların. Vali de il başkanı da Erdoğan'ı temsil ediyor. Hem bu düzene karşı çıkacaksınız. Hayır ben bu koşullarda olacağım diyeceksiniz. Efendim hayır bu doğru değil.
(İktidar kurultayı yapacak bir parti genel başkanını devleti yönetecek en üst makama uygun görür ve ona göre çalışır. Böyle de bir eleştiri var. CHP Genel Başkanı'nın Cumhurbaşkanlığını istemiyorum demesi biraz rahatsızlık gibi yorumlanıyor. Bir de istifa edip aday olabilirsiniz.) Hiç merak etmeyin. Göreceksiniz Türkiye'ye gerçekten demokrasiyi getireceğiz. Gerçekten de Türkiye cumhuriyetini bir demokrasiyle taçlandıracak. Bunu yapacağız. Onda kararlıyız. Onun dışındaki yapay tartışmalar o kadar basit ve sıradan tartışmalar ki. İnsanı yoran tartışmalar. Yeri zamanı gelince oturulur konuşulur. Bugünden dereyi görmeden paçayı sıvamak... Bu bir birikim, akıl işidir. Bu bireysel değildir. Bu Türkiye olayıdır. Bir kişinin dayatmasıyla, bir kişinin birikimiyle devasa bir Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetemezsiniz. Benim anlayışım bu. Ama bir kararlılığım var. Onu söyleyeyim. Gerçekten 100 yıl sonra cumhuriyeti gerçek anlamda vesayeti olmayan bir demokrasiyle taçlandıracağız.