23 Kasım 2021 13:31
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeminde ekonomi vardı. AKP Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman'ın, Türkiye’nin lider bir ülke olduğunu savunarak "ne Amerika’nın ne Avrupa’nın Türkiye'yi ekonomiyle, dolarla terbiye edemeyeceği" ifadelerini hatırlatan CHP lideri, "Valla kardeşim ben sana söyleyeyim seni dolarla terbiye ettiler. Öyle bir terbiye ettiler ki sabah yattın dolar akşam yattın dolar. Ya mezara mı götüreceksin o dolarları!" dedi.
Öyle bir terbiye ettiler ki bunları bunlar Türk Lirası'nı unuttular: Kendi vatandaşlarından dolarla borç aldılar. Bu vatandaşların 128 milyar dolarını hortumladılar. Öyle bir terbiye ettiler ki tank palet fabrikasını bile Katar ordusuna peşkeş çektiler. Bu dolar baronları bunları öyle bir terbiye ettiler ki TC'deki bankalardaki mevduatın yüzde 58'i dolar ya! Öyle bir terbiye ettiler ki bunları bir tahterevalli düşünün bir tarafta dolar baronları bir tarafta tefeciler oturuyor. Dolar çıkınca burası düşüyor, dolar düşünce burası çıkıyor. Kazananlar hep aynı adamlar. Kaybedenler 83 milyon biz" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu tahterevalliye son vereceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışma yaratan "ekonomi kurtuluş savaşı" sözlerini de hatırlatan ana muhalefet lideri, "Ne oldu da milli kurtuluş savaşı vermeye başladın? Bu ülkeyi düne kadar başka birisi mi önetiyordu? 20 yıldır sen neredeydin? Bir Türk Lirası 1 liraydı neredeyse başladığında. Ne oldu da 12 bin lira oldu?" diye sordu. Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında, "Milli kurtuluş savaşı veriyormuş, geçiniz bunları. Millete gaz vermeyi de bırak, otur adam gibi görevini yap. Ders verdim dersini çalış. Ne yapacağını söyledim sana" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Hekimlerin pandemi süreci içinde nasıl büyük bir fedakârlıkla çalıştığının tanığı olduk. Sağlık çalışanları haftalarca eve gitmediler, eşleriyle konuşamadılar, toplum sağlığı için mücadele ettiler. O nedenle biz aynı şekilde çalışan diş hekimlerine de yürekten sevgilerimizi gönderiyoruz. Öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki sağlıksız bir planlama, kontrolsüz açılan fakülteler ileride atanamayan diş hekimleri sorununu gündeme getirirse kimse şaşmasın. Devlet planlama ile yönetilir, ihtiyaçlar önce belirlenir. İhtiyaçlar sınırsızdır kaynaklar sınırlıdır. Ekonominin temel felsefesi sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçlar arasında sağlıklı bir dengeyi oluşturmaktır.
"Buradan üniversite okuyan bütün genç kardeşlerime sesleniyorum, sizin sorunlarınızı çözmeyi ahdettik. Sizleri üniversite bitirdikten sonra işsiz bırakan düzeni tepe taklak yıkacağız. Kendi geleceğiniz için oy kullanın.
"Öğretmenin sorunlarını çözmediyseniz ülkenin sorunlarını çözemezsiniz. Ülkenin sorunlarını temelden akılcı politikalarla çözmek istiyorsanız önce öğretmenin sorununu çözmeniz gerekiyor. Çünkü gelecek kuşakları yetiştiren o öğretmenlerdir. Sizi bu toplumun en saygın kişisi yapmak konusunda elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. İtibarlı bir meslek haline getireceğiz öğretmenliği. Öğretmenlik meslek kanunu olacak. 3600 ek göstergeyi oyalamadan derhal vereceğiz. Sözleşmeli, kadrolu öğretmen hayır efendim. Öğretmen öğretmendir. Ayrımcılığı tamamen bitireceğiz. 24 Kasım öğretmenler gününde her öğretmenimize bir aylık ikramiye vereceğiz. Helali hoş olsun diyeceğiz. Atama bekleyen yüz binlerce öğretmen var ama öğretmensiz okullarımız var. Köy okullarını tekrar açacağız, Ferhatl'a Şirin'i buluştuğu gibi öğretmenle öğrenciyi buluşturacağız. İkili eğitim birleştirilmiş sınıflar uygulamasına da son vereceğiz. Bunları bütün öğretmen kardeşlerimin hafızalarının bir yerinde tutmak istiyorum. Çünkü geliyor gelmekte olan. Söz veriyorum bunların hepsini yapacağız, birlikte, gururla yapacağız. Öğretmeni baş tacı yapmayan bir toplumun gelişme şansı yoktur.
Hep haksızlıklara karşı durduk. Bunu önce ailemizden arkadaşlarımızdan öğretmenlerimizden öğrendik. Bizi öyle eğitti öğretmenlerimiz. Ama sürekli haksızlıklar yaşanan bir toplumda adalet duygusu zedelenir. Adalet duygusunu güçlü tutmanın yolu haksızlığa karşı toplumun saygın kesiminin direnç göstermesidir. Bu ülkede çok şey oldu. Almanya'lara gittiler, buralarda holdingler kuracaklardı, 8 milyar mark civarında bir para yok oldu .Buna benzer pek çok şey oldu. Şimdi 300 lira bin lira ile finans kurumları oluşturuldu bu parayı verin faizsiz ev-araba sahibi olacaksınız' İş çığırından çıktı. Eleştiriler geldi bu eleştirileri yaptık parlamentoya bir kanun geldi .Güzel Çıkardık eksikliklerini dilimizin döndüğü kadar ifade ettik ve çıktı. Bazı şirketlerin tasfiye edilmesi gerekiyor. Bu konuda BDDK tasarruf mevduatı sigorta fonuna yetki verdi. 21 şirkette 54 bin vatandaşımızın parası var. Tam beş aydır paralarını alamadılar. Geçen gün eylem yaptılar. 5 bin 400 ailenin takipçisi olacağız, haklara onlara teslime dininceye kadar.
Cumartesi Anneleri 26 yıldır evlatlarını arıyorlar. Bari mezar yerini, gösterin diyorlar. Çoğu anne bunu görmeden hayata veda etti. Ve bunlar anneliğe yakışır asalet içinde sessizce Galatasaray Meydanı'nda her cumartesi oturarak haklarını istediler. Tam 699 hafta. 700. haftada baskı kurdular bunları dövdüler ve gönderdiler. Efendim yasaya aykırı gösteri yaptıkları için. Oysa toplantı ve gösteri yürüyüşü silahsız ve saldırısız olmak kaydıyla hiçbir makamdan izin alınmaksızın yapılabiliyor. Ama bu anneleri dövdüler ve gönderdiler, mahkemelere verdiler. Milletvekili arkadaşlarım bu üçüncü duruşmayı izlesinler.
Elbette ki Cumartesi Anneleri haklı ama Diyarbakır Anneleri de haklı. O annelerin acılarını da paylaşmamız gerekiyor. Biz toplumda hiçbir ayrımcılık yapmıyoruz.
"Ankara halinde gösterdiler, tezgâhın üzerinde plastik kasayı gösterdi 'Bu aksanın fiyatı içimdeki domatesten daha pahalı' dedi. 'Bu çiftçi ne yapacak' dedi. Yine dediler ki 'Biz burada komisyoncuyuz. Bizim alacağımız ücreti biz belirlemiyoruz. Çıkan mal belli bizim kazancımız yüzde 8 brüt. Biz istesek de fiyatları artıramayız. 55 milyon ton tarımsal ürün üretiliyor bunun 26 milyon tonu kayıtlı 29 milyon tonu kayıt dışıdır dediler. Hallere girmiyor' dediler. 'Asıl bizimle uğraşacaklarına kayıt dışıyla uğraşsınlar' dediler. 'Nakliye masraflarında iktidarın haberi yok' dediler. Üretimin paraya çevrilmesinde en garantili yer hallerdir. Üretici gelir malını teslime der biz öderiz. 'Bu güven ilişkisi yıllardır devam eder' diyorlar. Bizim en büyük derdimiz bilgi kirliliği, Herkes bizi suçlar ama biz bu suçlamaların tamamen dışındayız. Her gelen bizi suçlamaya çalışıyor, bizim sesimiz olun' dediler. 'Bizi hedef sektör haline getirdiler oysa biz yüzde 8'den başka bir kâr elde etmiyoruz, bir gelirimiz yok' dediler. 'Biz her türlü denetime açığız, bakanlık, hükümet denetim yapmak isterse başımızın üzerinde yerleri var. Biz kayıt dışını da engelleyelim elimizden gelen her türlü çabayı gösteririz dedik.' Bir üretim planlaması yapılması gerektiğinin de altını çizdiler. En son şunu söyledi başkan; 'hali kazanan seçimi kazanır.' Ben de kendisine şunu söyledim; başkan hiç endişe etme Allah'ın izniyle hem hali hem seçimi kazanacağız dedim. Onların bütün sorunlarını çözeceğim.
"Hal esnafı böyle ama bir de gıda sektörü var. Mutfaklarda yangın var. Saat başı zam geliyor. Marketlerde saat başı etiket değiştiren elemanlar işe başladı. Öyle bir noktaya geldi ki Türkiye insanlar satarken kâr elde ederler. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki satarken zarar ediyor. Bu noktaya Türkiye'yi getirdiler. Kendilerinin bana aktardığı bütün bileşenlerle buluştum. Gıda sektörünün bütün bileşenleriyle buluştum. Diyor ki üretici elindeki malı satmakta tedirgin, çünkü sattıktan sonra aynı malı tekrar almayacağım' diyor. Satışı yapanlar fiyat artışlarından sorumlu değildir. Eğer konuyu maliyet ve üretim ekseninde düşünemezsiniz zaten fiyat artışı zorunlu olarak gelir. Bunlar benim elimde değil.' Yine söylediler ki; ' Hükümetin birinci önceliği üreticiyi korumak olmalı.' Eğer üreticiyi koruyamazlarsa açlık krizi ile karşı karşıya kalabiliriz. 'Bizim sattığımız ürünlerin yüzde 77si tarım ürünüdür' dediler. 'Denetleme, baskı ile fiyatlar düşmez, malı kara borsaya düşürür, mal tezgâh altına girer' dediler.
"Gıda üretenler ve pazarlayanlar diyorlar ki 'Siyaset kurumunun üzerinde düşünmesi gereken temel bir nokta var, siz üretimi mi ithalatı mı finanse edeceksiniz?' Güzel bir soru. İthalata girersen e dolar altı başını gidiyor vatandaş alamayacak. Bunu düşünmek lazım. Bir marketçi şunu söyledi, her şey pahalanırken et fiyatları neden düştü? çünkü sütten zarar ediyorlar bütün inekleri gönderdiler kesime. Daha pahalı bir fatura önümüze gelecek; süt fiyatları.'
"Türkiye’de asgari ücret 2 bin 825 lira, yoksulluk sınırı 10 bin 385 lira 5-6 yerden maaş alanlar bunu biliyor mu? Asgari ücret tespit komisyonunu toplatın insanlar geçinemiyor dedik. Ama yapmadılar toplayacağız dediler, yapacağız dediler yıl başını bekliyorlar. Zaman kazanmaya çalışıyorlar. Düne kadar diyorlardı ki efendim Yunanistan mahvoldu, iflas oldu. Yunanistan'da asgari ücret Türkiye'nin asgari ücretinin 7.2 katı. Kim perişan oldu?
"(Yüzde 82 engelli bir vatandaşın kendisine gönderdiği mektubu okudu) Bu sandık gelecek buraya, o sandığa gideceğiz demokratik yolarla bu saray sosyetesine dersini vereceğiz Bu kardeşiniz fakirin fukaranın garibin emekçinin herkesin yanında olacak. Saray sosyetesi ayrı TC devleti ayrı. Ayrı yerlere koyuyorum. Bu düzeni beraber değiştireceğiz. Çiftçinin su ve elektrik borçlarını sil kardeşim. öyle büyük paralar da değil bunlar. En azından 'Bizi de düşünen var' desinler. Bir sevgi bir insanlık göster kardeşim.
"Ne olursunuz bizi kurtarın en çok duyduğum laf bıktık bu adamlardan oy size hiç. Vermedim yemin ediyor oyum size diyor. Pazara gidişim bile saray sosyetesinin trolleri tarafından eleştirildi. Giderim arkadaş. Giderim tezgâhın başına oturum. Gerekirse alın teri dökerim ona her türlü desteği veririm. Ve tabi ekonominin perişan halini biliyorlar buradan nasıl sıyrılırız diye arayışlar içinde. Birisi konuşmuş; ‘Siz bizi ekonomi ile dolar ile terbiye edemezsiniz’ diyor. Ve dün yine Erdoğan söylüyor ‘Bu ekonomi kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız’ diyor. Bir başka AKP’li ’17-25 Aralık’ta bu milletin cebinden 50-60 milyar dolarını çaldılar’ dedi. Sonundan başlayayım. Vallahi hırsızları en iyi siz bilirsiniz. 50-60 milyar dolar, 17-25. Ben 17-25 olaylarında 50-60 milyar dolar çalındığını bilmiyordum. Ama her ay 10 bin odlar parayı cebe indiren adam bu rakamı veriyor. Demek ki doğruymuş bunların tamamı. Az bile söylemişiz. 50-60 milyar doları bu arada hiç etmişler. Birbirlerini bunlar gayet iyi bilirler. Alırsın 10 bin doları her ay cebine atarsın sonra kalkar vatandaşa ders vermeye kalkarsın. İnsanın biraz yüzü kızarır. 50-60 milyar doları çaldılarsa, çalan adam belli değil mi? 'Oğlum paraları sıfırladın mı?' diyen adam kimdi Allah aşkına? Allah konuşturuyor. Mikrofonu bulmuş sözde bize laf atacak ama itiraf ediyor. Siz bizi dolarla terbiye edemezsiniz.’ Valla kardeşim ben sana söyleyeyim seni dolarla terbiye ettiler. Öyle bir terbiye ettiler ki sabah yattın dolar akşam yattın dolar. Ya mezara mı götüreceksin o dolarları!
"(Cumhur İttifakı ortağı MHP'nin lideri Bahçeli'ye) TC vatandaşlığını dolarla satanlara ve onu destekleyenlere ne denir ya! Dolarla vatandaşlık satıyorsun seni terbiye etmişler ve sen buna evet demişsin ve hâlâ alkışlıyorsun. TC devletinde Türk lirası milli paramız iken dolarla avro ile ihale yaptılar. Bunlar gayri milli ve gayri yerliler. Öyle bir terbiye ettiler ki bunları bunlar Türk Lirası'nı unuttular. Kendi vatandaşlarından dolarla borç aldılar. Buna iktisatçılar 'ilk günah' derler. Dolarla öyle bir terbiye ettiler ki kendi vatandaşınızdan bile dolarla borç alacaksınız dediler. Bunlar da emredersiniz dediler. Bu vatandaşların 128 milyar dolarını hortumladılar. öyle bir terbiye ettiler ki tank palet fabrikasını bile Katar ordusuna peşkeş çektiler. 1 hafta içinde alacağız şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Bu dolar baronları bunları öyle bir terbiye ettiler ki TC'deki bankalardaki mevduatın yüzde 58'i dolar ya! öyle bir terbiye ettiler ki bunları bir tahterevalli düşünün bir tarafta dolar baronları bir tarafta tefeciler oturuyor. Dolar çıkınca burası düşüyor, dolar düşünce burası çıkıyor. Kazananlar hep aynı adamlar. Kaybedenler 83 milyon biz. Bu tahterevalliye de son vereceğiz.
"(Erdoğan'ın ekonomi kurtuluş savaşı' ifadesine) Ne oldu da milli kurtuluş savaşı vermeye başladın? Bu ülkeyi düne kadar başka birisi mi önetiyordu? 20 yıldır sen neredeydin? Bir Türk Lirası 1 liraydı neredeyse başladığında. Ne oldu da 12 bin lira oldu? Milli kurtuluş savaşı veriyormuş, geçiniz bunları. Millete gaz vermeyi de bırak, otur adam gibi görevini yap. Ders verdim dersini çalış. Ne yapacağını söyledim sana. (Mandacı iktisatçılar ifadesine) Allah aşkına ya söylediği sözün anlamını biliyor mu acaba? Ya düşün ihale yağıyorsun dolar bazında. İhaleyi alan TC vatandaşı, veren TC'nin bir kurumu. İhtilaf çıktığında neresi yetkili? Londra'daki tahkim mahkemeleri yetkili. Bu mandacılık değil mi? Bunun altına hangi yüzle imza attın? Neden Londra mahkemelerini seçtin? Çünkü dolarla ihale alanlar yarın iktidar değişirse başımıza bir şey gelemsin diye. Dolarla ihale alanların başına çok şey gelecek. Milletin hayrına ne gerekiyorsa o gelecek.
© Tüm hakları saklıdır.