Politika

KILIÇDAROĞLU: CHP GRUBU ŞOV GRUBU DEĞİL TBMM (A.A)

09 Kasım 2010 17:15

-KILIÇDAROĞLU: CHP GRUBU ŞOV GRUBU DEĞİL TBMM (A.A) - 09.11.2010 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Grubunun, şov grubu olmadığını dile getirerek, ''Varsa bir sorununuz, geleceksiniz, kapımız sonuna kadar açık'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda konuşmasına başlamadan önce, salonda bulunan bir vatandaş ayağa kalkarak, CHP'den ihraç edildiğini söyledi. Kılıçdaroğlu ise CHP Grubunun, şov grubu olmadığını dile getirerek, ''Varsa bir sorununuz, geleceksiniz, kapımız sonuna kadar açık'' diye tepki gösterdi. Geçen hafta çok yoğun bir gündemleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, CHP'de değişim yaşadıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Bir daha tarihe gösterdik ki, CHP değişimin, dönüşümün ve devrimcilerin adresidir'' diye konuştu. ''Devrimci Kemal'' sloganlarının ardından konuşmasına devam eden Kılıçdaroğlu, amaçlarını, halka daha fazla gitmek, halkı kucaklamak, halkla beraber iktidar olmak ve Türkiye üzerindeki kara bulutları dağıtmak olarak sıraladı. Kılıçdaroğlu, CHP'nin, bir toplumu yaratan, devrimleri gerçekleştiren, ciddi reformları yapan bir siyasi parti olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunları yapanlar, bu partimizin içinde yıllarını vermiş değerli parti büyüklerimizdir. Bazıları yaşamlarını yitirdi, bazılarıyla birlikteyiz. Bu partiye emeği geçen, genel başkandan üyesine kadar herkese şükran borçluyuz ve şükran borçlu olmaya da devem edeceğiz. Birilerinin hevesi kursağında kaldı, onu çok iyi biliyorum. 'Acaba kavga mı olacak, dövüş mü olacak, birbirlerine mi girecekler?' Yok öyle bir şey. CHP'nin kültürü vardır. CHP bu kültürü, tarihsel derinliklerinden, uygarlıktan, sanattan, edebiyattan alıyor. CHP'de kişisel kavgalar olmaz. CHP, onurlu, dik duran, topluma, halkına saygılı olan, toplumu çağdaş uygarlığa ulaştırmak için çaba harcayan bir partidir. Onun için birilerinin hevesi kursağında kaldı. Ama biz kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Halkla beraber edeceğiz ve gücümüzü de halktan alacağız.'' -''2010 TÜRKİYE'SİNDE HALA GEÇERLİ''- Kılıçdaroğlu, 81 il başkanıyla, ilk genel başkanları Atatürk'e gittiklerini, sevgilerini ilettiklerini dile getirdi. Atatürk'ün, 1923'te, ''Milletin karşısında namuslu olmak, namuslu hareket etmek lazımdır. Milleti aldatmayacağız. Millete daima ve daima gerçeği söyleyeceğiz. Belki hata ederiz, gerçek zannederiz. Fakat onu millet düzeltsin. Kendimizi kimsenin üzerinde görmeye de hakkımız yoktur'' dediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu sözlerin, 2010 Türkiye'sinde de geçerli olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, geçen hafta Bülent Ecevit ve Erdal İnönü'yü andıklarını anımsatarak, Ecevit'in ilkelerini, halkçılığını beraber, kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti. Erdal İnönü'nün, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili ilk raporu hazırlayan kişi olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''O raporda yazılanlar o dönemde yapılabilseydi bugün farklı bir Türkiye ile karşılaşacaktık. Ama o dönem, kısır siyaseti topluma egemen kılanlar, en ağır suçlamaları yaptılar. Aradan 30 yıl geçti, bugün geriye baktığımızda Erdal Bey'in öngörülerine hepimiz hayran kalıyoruz'' dedi. -İŞÇİLERE, ADRES GÖSTERDİ- Türk-İş'e dün yaptığı ziyarete de değinen Kılıçdaroğlu, CHP'nin çalışma hayatına yönelik yaptıklarını anlattı. Kılıçdaroğlu, işçilere, ''Eğer sizler gelecekte daha güvenli, örgütlü bir toplum, daha güçlü sendikal hareket istiyorsanız tek yeriniz, tek çatınız vardır, el ele verin, o çatının adresi CHP'' diye seslendi. Daha kararlı, tutarlı, örgütlü, çağdaş bir toplum olmak istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun için güçlerini birleştirmeleri gerektiğini söyledi. Türkiye'nin bir yol ayırımında olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, işçileri yanlarında görmek istediklerini vurguladı. Kılıçdaroğlu, kayıt dışılıkla mücadele etmeleri gerektiğini, ancak iktidarın adeta kayıt dışılığı özendirdiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, kayıt dışı çalıştırılanların, geleceğin yoksulları olduğunu söyledi. AK Parti'nin gizli gündeminin bütün kesimlerin bilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, dünyada yoksul sayısı arttığı için övünen tek siyasi partinin Türkiye'de olduğunu ileri sürdü. Bir vatandaşın kendisine gönderdiği, ''işsizlik, yoksulluk ve içinde bulunduğu durumun umudunu kırdığına'' yönelik satırların yer aldığı mektubu okuyan Kılıçdaroğlu, ''Umudun kırılmasın. Biz varız, halkın umuduyla, beklentisiyle iktidara geleceğiz'' dedi. Şanlıurfa Viranşehir'de 13 yaşındaki bir çocuğun, çöp toplarken buldozerin altında kalarak yaşamını yitirdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, aileyi aradığını, konuyla ilgilenmeleri için parti yetkililerine talimat verdiğini anlattı.  Bunun 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ''O çocuğun okulda, öğretmenleriyle olması lazımdı. Hükümet sessiz kalsa da biz sessiz kalmadık. Bir belediye başkanımızdan rica ettik, 5 çocuğa eğitim bursu sağlandı, ailenin temel ihtiyaçları karşılandı. Taşeron işçisine sahip çıktık, gücümüz yettiği kadarıyla yoksullara da sahip çıkacağız'' diye konuştu. -''BEN Mİ HALKIN DERDİYLE İLGİLENİYORUM O MU?''- Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, edep ve terbiyeden söz ettiğini, bir başbakanın bundan söz etmesinden mutluluk duyduğunu belirterek, şunları söyledi: ''Bir başbakanın edep ve terbiyeden söz etmesi güzel, saygı duyuyoruz. Edep ve terbiye sınırları içinde siyaset kalırsa bundan gurur duyarız. Bu konuda umarım Sayın Başbakan, verdiği sözü tutar. Başbakan, 'Milletin derdini bir kenara bırakıp, kendi dertlerine düştüler' diyor. Parti içindeki değişim, birilerinin kursağında kaldı. Biz kendi derdimize düşmüyoruz, halkın derdiyle ilgileniyoruz. 13 yaşındaki bir çocuk, biz ilgileniyoruz. Sen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanısın ilgilendin mi? Hayır, biz derhal ilgilendik. Ben mi halkın derdiyle ilgileniyorum acaba o mu ilgileniyor? Biz halkın her derdine ilgi duyan bir partiyiz, böyle olacağız. Ama Başbakan'ın bir itirafı oldu, bu da güzel bir şey. Sayın Başbakan, milletin derdinden söz ediyor. Biz eskiden millet dertli derken, Başbakan itiraz ediyordu, şimdi 'milletin derdi var' diye itiraf ediyor. Bunun için teşekkür ediyoruz. Bu milletin derdi var ve derdi Sayın Başbakan'ın düşündüğünden çok daha fazla.''