CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yönetim anlayışını anlatırken “Artık ikinci adamlık dönemi bitti. Kimse kendini ikinci adam görmesin, ikinci adamı halk seçer. İl başkanları kahvede oturmayacak, MYK’deyim milletvekilliğim garanti dönemi de bitti” dedi. Kılıçdaroğlu, parti içi tartışmalarla ilgili olarak da “Kısır tartışmaların içine girenleri kimse kusura bakmasın partide tutmayacağım” uyarısında bulundu.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen ile Ankara Temsilcisi Utku Çakırözer ve parlamento büro şefi Türey Köse’nin kurultay sonrası hedefleri ve yeni yönetim anlayışıyla ilgili sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu’nun yanıtları ana başlıklarıyla şöyle:
Örgüt değişime ayak uydurmalı: "Genel Başkan çalışkan, bu örgüte yansımıyor" eleştirileri anımsatıldığında, çarkları ağır işleyen bir makineyi hızlandırmaya çalışıyoruz. Bu da devasa bir makine ve bunu ayağa kaldırmak düğmeye basınca hemen olmuyor. Değişime ayak uydurması, gençleşmesi, yenilenmesi, dinamizm kazanması ve en önemlisi ideolojisini bilmesi gerekiyor. Bu açıdan parti okulunun açılması, kadroların yenilenmesi, seçimlerin yapılması ve bütün bunlar sisteme bir aktivite kazandırdı. Bir dinamizm var partide. Şimdi bunu Anadolu’ya yaymamız gerekiyor.
İl başkanları kahvede oturmayacak: Artık örgütlerimizin il-ilçe başkanlarımızın kahvede oturma şansları yok. İl-ilçe merkezlerinde oturma şansları da yok. Halkın arasında olacaklar ve halkla birlikte olacaklar. Bu sadece il-ilçe başkanları için değil; PM ve MYK’de görev alan arkadaşlar, eğer daha fazla halka gitmezlerse az önce söylediğiniz eleştiri onlar için de geçerli bir eleştiri olur.
MYK’deyim, milletvekilliğim garanti, değil: MYK’de görev alan arkadaşın kendisine “halkta karşılığı vardır” imajını yaratması lazım. Yani ben MYK’deyim ama halk beni destekliyor, partinin üst yönetiminde olmamı istiyor, algısını çalışmasıyla yaratması lazım. Yoksa ben MYK’ye seçildim, milletvekilliğim garanti, artık bundan sonra çalışmasam da olur. Bu dönem paydos, bu dönem bitti. MYK’ye seçilecek arkadaşlarım bugünden bilsinler benim hangi anlayışta olduğumu. Burada haftada bir MYK toplantısına gelecekler ama haftanın 6 günü dışarıda halkın arasında olacaklar.
İkinci adam yok: Sosyal demokrat partilerde vardır, genel başkandan sonra genel sekreter partinin ikinci adamıdır. Ama Deniz Bey döneminde yapılan tüzük değişikliğinden sonra partide artık ikinci adam konumunda olan kimse yoktur. Çünkü genel sekreterlik, eski genel sekreterlik değildir, genel başkan yardımcılarından sonra gelen bir pozisyon. Örgütlerden sorumlu olan kişi, aslında ikinci adam değildir, belki 3., 4., 5. adamdır. 2. adam kendini halka çok sevdiren, halkta karşılığı olan adamdır. Bu MYK üyesi de olabilir, PM üyesi de, grup başkanvekili de olabilir, düz milletvekili de olabilir. Kişiyi partide önemlı kılan halkın iradesidir. Yoksa kişi, ben koltuğuma oturdum, artık 2. adamım, bu dönem bitti. MYK üyelerinin de bunu bilmesi lazım, PM üyelerinin de. Kimse kendini partinin ikinci adamı olarak görmesin. Halk ikinci adam yapıyorsa başımın üzerinde yeri vardır. Yoksa ben buraya oturdum, koltuğum sağlam, değil. Hiç kimsenin koltuğu sağlam değildir. Halkta karşılığı varsa koltuğu sağlamdır, yoksa yoktur.
Örgütlerden sorumlu olan işsiz: Ben örgüte bakıyorum, 2. adamım. Hayır değil, neden değil, artık atamayla örgüt belirlemiyoruz, bitti o. Seçimle geliyor artık. Burada örgütten sorumlu olan kişi, işsiz kişidir aslında, işi çok fazla değildir. Örgüt seçimle gelmiştir, işi bitmiştir. Eskiden seni görevden aldım, seni atadım, gençlik kollarını, kadın kollarını aldım, dolayısıyla örgütü elinde tutan kişi örgütün üzerinde baskı kuran kişiydi. Baskıyı kaldırıyoruz. Örgütte de demokrasi var artık.
PM, il başkanları okusun: Bu söylediklerimi PM’de aynen anlatacağım, hazırlıklı olsunlar. Genel başkan ne düşünüyor diye okusunlar, örgütler de okusunlar, bilsinler. İl başkanının da halkta karşılığı olmalı. İl başkanı da halka güven vermeli, halka gitmeli, gezmeli, partinin ilkelerini anlatmalı. İl başkanlarına da söyledim. Kahvede oturuyorsunuz, AKP şunu yaptı, bunu yaptı, vatandaş diyor ki, ben onu zaten biliyorum, sen ne yapacaksın bana onu anlat. Halk bizden bizim neyi nasıl yapacağımızı bekliyor. Dünya kadar rapor yayınladık. Raporları önce örgütün okuması lazım. Sosyal demokrasi konusunda 10 önemli kitap. Bunu partili gençler okuyacak. Özet çıkaracak, konferans verecekler. Bunu yaparken de ben gidip dinleyeceğim onları.
Tartışanları tutmam: Daha fazla çalışmak zorundayız. Daha fazla çalışmazsak parti içi kısır tartışmalarda yolumuza devam etme gibi bir süreç içinde kaybederiz. Bundan sonra hiç olmayacak. Kısır tartışmaların içine girenleri de kimse kusura bakmasın partide tutmayacağım. Ya oturacağız çalışacağız ya da çalışmayan geriye çekilecek, çalışanlar, üretenler, halka gidenler gelecek.
Değişim, başkalaşım değil: Ben konuşmamda değişimi çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve aşma olarak koydum. Ana hedef budur. Değişimi başkalaşım olarak algılamak doğru değil.
Utku Çakırözer, Kılıçdaroğlu'yla görüşmesini yazdı
Gece yarısı uyarı: Kavgayı kesin
2 gün süren CHP kurultayında partililer, liderleri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından daha çok, 60 kişiye inen yeni parti meclisine kimlerin gireceğini tartışmayı tercih etti. Delegelerin ve basının en fazla merak ettiği konu CHP’nin önümüzdeki yerel seçimleri nasıl kazanacağı sorusu değil, PM seçiminde Erdoğan Toprak ile Gürsel Tekin ikilisinden hangisinin birbirine daha fazla ‘çizik’ attıracağıydı.
Dün Ali Ağabey (Sirmen) ve parlamento şefimiz Türey Köse ile makamında ziyaret ettiğimiz CHP lideri Kılıçdaroğlu da kurultayın böylesine ‘vatandaşı hiç ama hiç ilgilendirmeyecek’ bir tartışma ile gölgelenmesinden rahatsızdı. Rahatsızlığını tartışmanın iki tarafına da anlaşılır bir sertlik içinde aktardığını bizimle de paylaştı: “Dün akşam (önceki gün) her ikisini de yanıma çağırdım. Hem Gürsel Bey’e (Tekin) hem de Erdoğan Bey’e (Toprak) aynı uyarıyı yaptım. ‘Ben onu çizdim, o beni çizdi sözleri bizzat kendinize zarar veriyor. Ama her şeyden önce partimize zarar veriyor. Bu olmaz. Ayıptır. Bir araya gelip konuşun, derdinizi çözün’ dedim. Sadece kendi çıkarlarını değil, partinin ve en geniş anlamda ülkenin çıkarlarını düşünmeleri gerektiğini söyledim. ‘Bu ülkede bir sürü sorun var, siz onları bir kenara bırakıp sadece kendi koltuğunuzu düşünüyor görüntüsü veremezsiniz. Ben de buna izin veremem’ dedim.” Acaba ikazı sonrasında Tekin ve Toprak bir araya gelerek geçici dahi olsa bir barış sağladılar mı? Kılıçdaroğlu, “Ben telkinde bulundum, tavsiyemi yaptım. Uyup uymadıklarını bilemiyorum” dedikten sonra şöyle devam etti: “Eğer uymazlarsa ikisi de kaybeder. Sadece koltuk için mücadele edenin bu partide yeri yoktur. Bu partinin temel ilkesi halka hizmettir. CHP gibi bir parti düşünceleri tartışmak varken bireysel tartışmaların içine giriyor. Zaten parti buradan kaybediyor. Eskiden de böyleydi hizipler vardı. Artık bunların bitmesi gerekiyor. Bir düşüncen vardır, tartışmaya açarsın saygı gösteririm. Ama ben nasıl koltuğumu muhafaza ederim, bu kaygıdan yola çıkarsanız partiye fayda getirmez.”
Bu isimleri koruyun
CHP lideri PM için 100 kişilik bir anahtar liste hazırladıktan sonra takdiri delegeye bıraktı. Sadece il başkanlarına sayıları 15 kişilik küçük bir liste de vererek bu isimler ile çalışmak istediği ricasını iletmiş. Listede örgüt tabanında yeterince tanınmayan ancak kendisinin birlikte çalışmak istediği teknokratların isimleri yazılı. Bunlar arasında Sencer Ayata ve Burhan Şenatalar gibi akademisyenler var. Şafak Pavey var. İş dünyasından ise Zafer İnşaat’ın sahiplerinden Müteahhitler Birliği Başkanvekili Necati Yağcı’nın korunmasını istemiş. Gürsel Tekin de bu isimler arasında. Örgütün ‘Genel başkan ile araları bozuk’ algısıyla Tekin’i liste dışı bırakmamalarını istemiş.
Neden Recep Bey yok
Eskiden ‘Recep Bey’ dediği Başbakan Tayyip Erdoğan’dan bir saatlik kurultay konuşmasında neden bir kez dahi bahsetmediğini de sorduk sohbetimiz sırasında. “Bilinçli bir tercihti” dedikten sonra şöyle yanıtladı CHP lideri: “Bu kurultayda amacım halka ne düşündüğümü anlatmaktı. Başbakan ile dar polemiklerin içine girersek buna fırsat kalmayacak, medya da o polemikleri alıp kullanacaktı. Buna fırsat vermek istemedim.”