Gündem

Kılıçdaroğlu: Milletimiz özgürlüklerine yönelik bir tehditle karşı karşıyadır, mütedeyyin kesim de artık uyanmalıdır

"SADAT ve benzer yapılara sesleniyorum, haddinizi bilin!"

17 Mayıs 2022 13:31

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ.'nin(SADAT) önüne neden gittiğine ilişkin konuştu; "Ben bu ülkenin mücadelesini bayrağımın vatanımın mücadelesini veriyorum" dedi.

"Buradan milletimize de seslenmek isterim. Bu para için mehdilik hikâyeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü daha kararlı ve daha cesur bir şekilde karşılarında dimdik durmalıyız. Duruyoruz da o nedenle gittik kapılarına. Milletimiz özgürlüklerine yönelik bir tehditle karşı karşıyadır. Ve bu özgürlükler sadece bir kesimin özgürlükleri ya da hayat tarzları da değildir. Mütedeyyin kesim de artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır" diye konuşan CHP lideri, "Samimi Müslümanlar bunun karşısında dimdik durmalıdırlar. ASRİKA karşısında da dimdik durmalıdırlar. Buradan benzer bütün yapılarak birilerinin katipliğini yapan mektupçu mafyalara kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum; haddinizi bilin" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu sözlerinin devamında da, "Karşınızda Türkiye'nin dindarları, soruları, sûfileri, inançları ve inançsızları vardır ama hepsinden önemlidir, sizin karşınızda duran ahlaklıları vardır, karşınızda kuvayı milliyecileri vardır. Karşınızda CHP vardır. Bizler mafyaya karşı mafyanın artıklarına karşı sarayın çömezlere karşı mafyadan medet uman siyasetçilere karşı Türkiye'nin geleceği ve bekası için mücadele etmek zorundayız. Bizim gücümüzü onlar tartamazlar biz gücümüzü halktan, haktan, hukuktan ve adaletten alıyoruz" dedi.

Öte yandan CHP lideri, İstanbul İl Başkanları Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen mahkeme kararını da sert bir dille eleştirdi; "İl başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyoruz, mahkemeyi de verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır, nokta" diye konuştu.


Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Söylemlerinin Türkiye satında seslendirilmesidir. Seslendirecek olanlar sizlersiniz sloganın ötesine geçmek zorundayız yeni bir dönem başlamak üzere. Halkın iktidarı güçlü olarak halka güven vermek zorundadır. Her birimizin tek tek sorumluluğu var. Bu ülkeyi haramilere ve haramilerin taşeronlarına teslim etmeyeceğiz, hedefimiz budur. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz.

"Gezi davası tutukluları sanıyorlar ki onlar yalnızlar sanılıyorlar. Onlarla onların aileleriyle onların düşünce ve idealleriyle beraber olacağız. Mücadelemiz demokrasi, insan hakları, yargı bağımsızlığı, kadın erkek eşitliği mücadelesidir. Mücadelemiz hakkı, hukuku bu ülkede inşa etme mücadelesidir. 

"Ak Parti iktidar oldu, harcadığı para 2 trilyon 631 milyar dolar"

"Söylemlerimizi verilere dayandırmak zorundayız. Toplumu ikna etmek zorundayız. Doğruları söylemek zorundayız. Şunu hafızanızdan hiç çıkarmayın AK Parti iktidarlarına kadar ülkeye 57 hükümet hizmet etti. 57 hükümetin harcadığı para 713 milyar dolar. Osmanlının borcunu ödediler, barajlar yaptılar, demir ağlarla döşediler, fabrikalar yaptılar, onurlu durdular dik durdular kimseye gidip yalvarmadılar. Ve onların bir felsefesi vardı her fabrika bizim için bir kaledir diyorlardı. Ekonomik olarak güçlenmek zorundasınız onun için ihracat yapması, Türkiye'nin onuruyla saygın devletler arasında yer alması çabaya bağlıydı. 713 milyar doları harcadılar ve Türkiye'yi 1990 yılında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden biri yaptılar. Ak Parti iktidar oldu, harcadığı para 2002 ve günümüze kadar 2 trilyon 631 milyar dolar. Kalkıyorsunuz 2002'de iktidar oluyorsunuz 2 trilyon 631 milyar dolar para harcıyorsunuz. Ve Türkiye G20 liginden düşüyor.

"Durduk yerde Hazine 272 milyar lira bir yük altına girdi"

"Gittiğiniz her yerde şu soruyu sorun; AK Parti'nin yaptığı bir fabrikayı bize gösterin. Neyi, hangi fabrikayı yaptılar? Cumhuriyetin 57 yılında yapılan bütün fabrikaları sattılar o parayı da yediler. O nedenle nasıl bir güçleri nasıl bir sorumsuz anlayışla devletin yönetildiğini hepimizin bilmesi lazım. İnançları, kimlikleri, insanları farklı yönlere dikkatini çekip öbür taraftan milyar dolarları götürdüler. Bu veriler bizim değil Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verileri. Bu paraları ne yaptılar? Demir ağları mı ördüler. Belli yatırımlar var ama yetersiz. Bu paraya göre çekirdek kalır. Tarihimizde eşi benzeri görülmemiş şekilde ir soygun düzeni başlattılar. TC devletini borç batağı ile karşı karşıya getirdiler. Örnek vereceğim, şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın merkezi borcunun yüzde 67'si döviz ve altın. Altın v dövizle borçlanıyorsun her kur arttığında hem borcun hem faizin artıyor. 2021'in sonunda yani bu yılın başında merkezi yönetimin borç stoku 2 trilyon 747 milyar Türk Lirası; 2022'nin ilk üç ayında döviz arttı TL eridi 2 trilyon 747 milyar liralık borç 3 trilyon 19 milyar liraya çıktı. Durduk yere. Parayı verenler kimler? Bir avuç insan. Ve o bir avuç insandan aldığınız borç 2 trilyon 747 milyar Türk Lirası. İlk üç ay içinde 2 trilyon liralık borç 3 trilyon 19 milyar Türk Lirası'na çıkıyor. Durduk yerde Hazine 272 milyar lira bir yük altına giriyor. Eğer ekonomi doğru yönetilseydi 272 milyar lira ile ne yapılırdı? Bakınız; 13 milyon 650 bin emekliye ramazan ve kurban bayramlarında net asgari ücret kadar bayram ikramiyesi verilirdi. Daha para artıyor. tutarı 86 milyar. Bunun üstüne çiftçiye her yıl verilen destek tam üç kar artırılabilirdi. Maliyeti 64 milyar lira. Para bitmedi, bunun üstüne ücretli çalışan yaklaşık 6,5 milyon ücretliden sosyal güvenlik primini siz ödemeyin ben ödeyeceğiz deyip net asgari ücret 5 bin liraya çıkarabilirdi. Üstüne açlık sınırının altında olan yaklaşık 4 milyon hane var, her birine 2022 yılında 5 bin lira tutarında gıda çeki, 4 bin lira tutarında enerji çeki verebilirdiniz. Bütün bunların üstüne 2022 yılında petrol ve doğalgazdan alınan ÖTV'yi sıfırlayabilirsiniz. Yine para artıyor. Beşli çeteye sağlanan parayı görüyor musunuz! Milyonlar beşli çeteye çalışıyor.

Çiftçiye: Bu soruyu sormazsan ağzındaki lokmayı da bunlar alacak

"Çiftçi kardeşlerime de seslenmek isterim. Bir AK Parti milletvekili geldiğinde şu soruyu sorun; neden 2002'den bu yana sadece iki Trakya büyüklüğünde alan, 35 milyon dekar alan neden ekilmiyor? Kim engelliyor bunu? Çiftçi istediği için değil zarar ettiği için ekemiyor. Yolsuzluk yapana para var ama üretene ama bizi besleyene para yok. Yine bir ara toprak Mahsulleri Ofisi çiftçinin kara gün dostuydu. Şimdi OFİS ithalatçıların dostu. Buğday üreticisi çiftçi arkadaşlarım buğdayın tonunu 2 bin 250 liraya satın aldılar. Bir süre sonra aynı Toprak Mahsulleri Ofisi dışarıdan tonunu 6 bin liraya buğday ithal etti. Bizim çiftçiye verdiği 2 bin 250 lira. Bizim çiftçiye ton başına o kadar verseydi ne olurdu? Bizim çiftçi hem bizi hem Orta Doğu'yu beslerdi. AK Parti iktidarı kimin yanında? Bu soruyu sormazsan ağzındaki lokmayı da bunlar alacak.

Aynur Doğan tepkisi: Sizin feriştahınız gelse ben susmam

"Türkiye bu noktaya gelmemeli. Getirmemeliyiz. Şarkıların tamamı bizim, türkülerin tamamı bizim. Kürtçe şarkı okudu diye nasıl yasak getirebiliriz! Her şarkı her türkü bizim türkümüz. Ben bunu söylediğim zaman trollerini harekete geçirdiler. Benim için Kılıçdaroğlu sus kampanyası açtılar. Sizin feriştahınız gelse ben susmam. Rengarenk bir Türkiye'de yaşayacağız. Ebruli olacak, her şey kucaklaşacak. Barışı huzuru getireceğiz bu ülkeye. Herkes türküsünü şarkısını söyleyecek birbirimize farklı bakmayacağız artık. Bir türküden korkan olur mu? Korkmayacağız beraber olacağız birlikte olacağız, yürekli olacağız. Adım adım Türkiye'yi 12 Eylül karanlığına sürüklemek istiyorlar, bir darbe zihniyetinin egemenliğine sokmak istiyorlar ama buradan beraber çıkaracağız Türkiye'yi. Birlikte olduğumuz zaman farklılıklarımızı kavga değil zenginlik olarak gördüğümüz zaman Türkiye'nin nasıl yerlere geldiğini göreceğiz. Herkes görece, dost da görecek, düşman da görecek.

Canan Kaftancıoğlu kararına tepki: O mahkemelerde görev yapan hakimler şunu unutmasın bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz

"Geçen hafta Erdoğan'ın bir siyasi intikamına tanık olduk. İstanbul İl Başkanımız Canan Hanımı mahkum ettiler. Mahkum etmekle kalmadılar bir de siyasi yasak getirdiler. Yasaklarla özellikle siyasi tutuklularla Türkiye asla yol almamıştır. Parti kapatmakla farklı düşündü diye bir insanı hapse atmakla demokrasi gelmez. Demokrasi herkesin özgürce düşüncesini  ifade edebildiği ortamı yaratmak demektir. Akıl akıldan üstündür. Benim söylemime katılmayabilirsiniz ama dinleyebilirsiniz. Canan Hanımın hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, seçilmiş hakimler, o mahkemelerde görev yapan hakimler şunu unutmasın bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz. Bu ülkeye kardeşliği saraya rağmen getireceğiz. 

"Türkiye'de fiilen yasa dışı işlemler yapılıyor"

"Türkiye'de fiilen yasa dışı işlemler yapılıyor. Hak etmeyen kişiyi hapse atıyorsanız, IŞİD militanlarını da serbest bırakıyorsanız bu ülkede bir şeyler oluyor demektir. Bir adaletsizlik bir adaletsizlik, bir sorun var demektir. O sorunun üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız. Sakın unutmayın bir adaletsizlik kabul edildiğinde her yerde adaletsizliğin binlercesi türer. Bakarsınız ki adaletsizlik giderek büyüyor. Bu adaletsizliği kabul ettiğiniz andan itibaren yarın size yapılacak adaletsizliği de fiilen kabul etmiş oluyorsunuz. O nedenle adaletsizlik karşısında susmayacağız. Siyasi yasaklar adaletsizlik düzen zorbalıklar birimize  yapıldığı an hepimize yapılmanın kapıları açılır sessiz kalırsak. Adaletsizlik Covid gibidir. Süratle yayılır ve bütün alanı enfekte eder. O nedenle adaletsizlik kime yapılıyorsa ona karşı durmak gerekiyor. 

Genç muhafazakâr seçmenlere: Adaletsizlik karşısında kararsız ve tarafsız kalırsanız zalimin tarafını seçmiş olursunuz

"Buradan genç muhafazakâr seçmenlere seslenmek isterim; adaletsizlik karşısında kararsız ve tarafsız kalırsanız zalimin tarafını seçmiş olursunuz. Ayrıca net ifade edeyim, il başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyoruz, mahkemeyi de verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır, nokta. 

Kılıçdaroğlu, SADAT'a neden gittiğini açıkladı

"Kurucu Erdoğan'ın eski danışmanı emekli bir general. Kâr amaçlı şirketin yöneticisi, bu kişi Erdoğan'ın danışmanlığını yaptığı dönemde devletin en hassas konuların tartışıldığı masada aynı zamanda. Bir danışman ordudan atılmış Erdoğan bunu kendisine baş danışman olarak alıyor. Devletin en hassas konularının tartışıldığı yerde bu da orada oturuyor. Devletin kârı nerede? Ne iş yapıyor. Resmi sitesindeki ifadeler. suikastı, gayrı nizami harp, istihbarat, gerilla, psikolojik harp harekatı, sokak hareketleri tetkikleri anlatılıyor, tedhiş. Bunun TC devletinin cumhurbaşkanlığı danışmanlığında ne işi var? Oraya gittik. Engin Bey zile bastı. Bu SADAT'ın görevi amacı nedir bilgilenmek istiyoruz. İki kişi gitti haber verelim dediler bir daha da gelmediler. Bu kadar da korkak bir yapı. Bu Yapı bir de kendisine ideolojik bir zırh tanımlamış. Bir devlet kuracak o devletin içinde Türkiye de olacak. Herhalde bu bölümü Bahçeli de yakından dinliyordur. Devletin adı ASRİKA. Asya Afrika sentezi olacak ve konfederal bir devlet olacak. ASRİKA devleti bugün yönetildiği gibi başkan tarafından yönetilecek başkenti İstanbul olacak resmi dili de Arapça olacak. Bahçeli ne diyor? Ben asıl onu merak ediyorum. Ben milliyetçiyim diyor, bunlara ne diyorsun o zaman? Başdanışmanlık yaptığı zaman sen de oradaydın. Kendi dilini reddeden Arapçayı resmi dil haline getirmek isteyen anlayış Sarayda başdanışmanlık yapıyor. Ben bu ülkenin mücadelesini bayrağımın vatanımın mücadelesini veriyorum. Açıkça ifade edeyim yolunu kaybeden bir Milliyetçi Hareket Partisi var.

Erdoğan'a SADAT soruları

Erdoğan'a da sormak isterim;

1)Bunlar senin yanında hizalandılar. Sana ne danışmanlığı verdiler? Çık bu millete anlat kardeşim

2)Sen bunları ne için kullandın? Bunlarla mı bizi korkutamaya çalışacaksın? Sen kim olursan ol CHP'yi ve onun bireylerini asla korkutamazsın.

"Milletimiz özgürlüklerine yönelik bir tehditle karşı karşıyadır"

Buradan milletimize de seslenmek isterim. Bu para için mehdilik hikâyeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü daha kararlı ve daha cesur bir şekilde karşılarında dimdik durmalıyız. Duruyoruz da o nedenle gittik kapılarına. Milletimiz özgürlüklerine yönelik bir tehditle karşı karşıyadır. Ve bu özgürlükler sadece bir kesimin özgürlükleri ya da hayat tarzları da değildir. Mütedeyyin kesim de artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır. Bu Anadolu'nun tertemiz insan anlayışına büyük bir tehdittir. Samimi Müslümanlar bunun karşısında dimdik durmalıdırlar. ASRİKA karşısında da dimdik durmalıdırlar. Buradan benzer bütün yapılarak birilerinin katipliğini yapan mektupçu mafyalara kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum; haddinizi bilin! Karşınızda Türkiye'nin dindarları, soruları, sûfileri, inançları ve inançsızları vardır ama hepsinden önemlidir, sizin karşınızda duran ahlaklıları vardır, karşınızda kuvayı milliyecileri vardır. Karşınızda CHP vardır. Bizler mafyaya karşı mafyanın artıklarına karşı sarayın çömezlere karşı mafyadan medet uman siyasetçilere karşı Türkiye'nin geleceği ve bekası için mücadele etmek zorundayız. Bizim gücümüzü onlar tartamazlar biz gücümüzü halktan, haktan, hukuktan ve adaletten alıyoruz. 

"Bir psikolojik harbin ortasındayız"

"Aynı zamanda bir psikolojik harbin ortasındayız. Bu kurumlar sarayla iş birliği yaparak pek çok pozisyonlar yaratabilirler pek çok yalan yanlış söylemler geliştirebilirler. O nedenle SADAT'a gittim. Herkesin dikkatini çekmek için gittim. Hiç merak etmeyin, sarayın ve o tüm algı operasyonlarının aparatlarının üstüne gideceğiz, bu ülkenin gerçek vatanseverleri bizleriz, yemin olsun siz millete yenileceksiniz!

Atatürk Havalimanı tepkisi: Makineleri çek, pistlere dokunma!

"(Atatürk Havalimanı tepkisi) Orası birisi girerse birisi ihaleye katılırsa göreceği vardır dedik. Asla izin vermeyeceğiz. O müteahhide sesleniyorum, makineleri çek, pistlere dokunma!"