25 Ağustos 2021 10:55
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Dış politikayı barış üzerine inşa etmek zorundasınız, kavga üzerine değil. Allah nasip eder, sizler de destek verirseniz; mülteci sorununu çözmeye kararlıyım. En geç 2 yıl içinde, mülteci sorununu çözmekte kararlıyım" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası rezervi açıklamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, "Gerçekte Merkez Bankası’nın döviz rezervi eksi 53 milyar 200 milyon dolar. Devleti yöneten kişilerin halka doğruyu söylemesi gerek. Bugün siyaset kurumuna güven duyulmamasının nedeni, bunlar siyasetçidir her şeyi söyler algısı." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Ankara'da Muhtarlar ve Kanaat Önderleri Buluşması'nda konuştu. Kılıçdaroğlu, "Hepinizin kafasında bu sorunları nasıl aşacağız, nasıl aşmalıyız, Türkiye bu noktaya geldi soruları var. Gidişattan memnun değiliz. Ben uzun uzun tartışmayacağım bu hale nasıl geldik diye, onu hepiniz üç aşağı beş yukarı biliyorsunuz. Üzerinde durmak istediğim birkaç konu var. Devlet yönetimi sıradan bir yönetim değildir. Devlet ön yargıyla, kinle, öfke, kuşkuyla yönetilmez. Devlet akılla, mantıkla, bilgiyle istişareyle, birikimle, erdemle yönetilir. Devleti yönetecek kişinin bütün vatandaşlarına eşit mesafede ve herkesi kucaklaması lazım." dedi.
Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
Devleti yönetecek kişinin adil olması lazım. Adil olmazsa toplumda ayrışma ve kutuplaşma olur. Adalet çok önemli bir kavramdır. Dünya adaletin üstüne inşa edilmiştir.
İsrafı en baştan başlayıp aşağı kadar götürürseniz zararı Türkiye’ye verirsiniz. Devleti yönetecek kişilerin aynı zamanda liyakatli olması lazım. İşi ehline teslim etmezseniz sonu felakettir. İşi ehline teslim etmek 83 milyondan toplanan verginin hesabının verilmesidir. Buna biz şeffaflık diyoruz.
Şehir hastanelerini, yolları kaça yaptınız? Benim bilmeye hakkım var, çünkü o parayı ben ödüyorum. Esnaf, ev kadını, çiftçinin bilmesi lazım, vergileriyle ödeniyor. Ne demek ticari, devlet sırrı? Benim paramı kullanıyorsun ama bana hesap vermiyorsun. Devleti yöneten kişilerin ahlaklı olması lazım.
Şöyle bir ülke düşünün o ülkenin İçişleri Bakanı çıkıyor diyor ki ‘Bir siyasetçiye her ay 10 bin dolar rüşvet veriliyor’ Rüşvet bizim kanunlarımızda suç. Bunu İçişleri Bakanı söylüyor. Kim bu siyasetçi. Ahlaksız birinin TBMM’de yerinin olmaması lazım.
Eğer kul hakkı yiyorsa bunun ortaya çıkarılması lazım, savcının derhal harekete geçmesi lazım. Geçmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğru yönetiliyor mu? Bir de 128 milyar doları düşünün? Kime gitti, sattı belli değil. Soruyoruz, afişleri indiriyorlar. Devleti yönetmenin temek kuralları ahlak ve erdemdir.
Merkez Bankası’nın rezervinin 109 milyar dolar olduğu, yakında 115 milyar olacağını söyledi devleti yöneten kişi. 109 milyar lira artı 6,5 milyar da IMF’den gelecek. 115 milyar dolar kimin parası? Katar, Güney Kore’den borçlanmışız, IMF’den para almışız. Bu para bizim paramız değil. Gerçekte Merkez Bankası’nın döviz rezervi eksi 53 milyar 200 milyon dolar. Devleti yöneten kişilerin halka doğruyu söylemesi gerek. Bugün siyaset kurumuna güven duyulmamasının nedeni, bunlar siyasetçidir her şeyi söyler algısı.
Türkiye’yi bu algıdan çıkarmamız lazım. Dünyada döviz bolluğu var. Biz dünyanın en yüksek faizini ödeyen ülkelerinden birisiyiz. Niye Türkiye dünyanın en yüksek faizini ödüyor. Hangi gerekçeyle?
Londra’daki tefecilere bir ayda 1 milyar 800 milyon dolar faiz ödüyoruz. Bir günde ödediğimiz faiz 57 milyon 800 bin dolar. Niye? Son 18 yılda ödenen faiz 187 milyar 588 milyon dolar. Bu ülkede fakirin, fukaranın, sanayicinin, iş adamının, bakanın dışarıdaki bir avuç tefeciye ödediği faiz. Sormamız gerekiyor, neden bu kadar yüksek faiz ödüyoruz.
Devlet iyi yönetilirse vatandaşla devlet arasında güven oluşur. Bugün Türk Lirası’na güven kaybolmuştur. Bankalardaki döviz mevduatının yüzde 56’sı dolar, vatandaş Türk Lirası’na güvenmiyor, mevduata yatırıyor. Bu rakam Türkiye Bankalar Birliği’ne ait. Hepimizin düşünmesi lazım. Nasıl çıkarız, nasıl kurtuluruz?
Sığınmacı ve mülteci olayına da değinmek isterim. Öteden beri Türkiye’nin yurtta barış dünyada barış ekseninde dış politika oluşturması gerektiğini savunan bir kişiyim. Bütün komşularımızla barış içinde olmak zorundayız. Bütün komşularımızla ilişkilerimizi büyütmek ve geliştirmek zorundayız. İster Suriye, Irak, İran, AB, Yunanistan, Fas, Libya olsun bütün ülkelerle iyi olmak zorundayız.
Bakınız resmi kayıtlara göre 3 milyon 600 bin Suriyeli var, gayriresmi kayıtlara göre 5 milyon Suriyeli var Türkiye’de. Ne olacak bu insanlar? Resmi açıklamaya göre bu insanlar için 40 milyar dolar para harcadık. İki yıl önceki rakam bu. Şimdi kaç milyar dolar bilmiyoruz. Peki bu insanlar ne olacak? Bu yetmedi şimdi Afganistan’dan geliyorlar. Üstelik binlerce kilometreyi aşarak Türkiye’ye geliyorlar. Suriye’deki gibi kadın, çocuk, yaşlı, genç de değil hepsi genç. Neredeyse cepheden Türkiye’ye gelmiş gençler. Ne olacak? Karşı çıkıyorum, yapmayın diyorum. Bu söz Erdoğan’a ait, ‘Finansmanı iyi yönettiğimiz için mültecileri Türkiye’ye alıyoruz. Daha da almaya devam edeceğiz.’Bunun üzerine kıyameti kopardık. Sen Türkiye’yi nasıl sığınmacı deposu yaparsın. Parti Sözcüsü de bir tek mülteci dahi almayacağız diyor, seni kim takar arkadaş.
İngiltere diyor ki Türkiye’de kamplar kuracağız. Sonra oradan bazılarını seçeceğiz, kendi ülkemize bazılarını alabiliriz. Diğerleri? Aynı şekilde Suriyeliler. Biz üçüncü sınıf bir ülke miyiz? Beyler rahat etsin diye bütün sıkıntıyı biz mi çekeceğiz?
Biz para verelim onlar külfete katlansınlar. Bu ırkçılık değildir. Irkçılık inancımızda da insan olarak yapımızda da reddetmemiz gereken bir şeydir. İnsana her zaman saygı duyarım. Sorunları çözmemiz lazım. Bu ülkede izlenen yanlış politikalarla hem sığınmacılar mahvoluyor, hem biz mahvoluyoruz. Adamlar AB’ye gitmek istiyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti taşeron mu?
Bazen sığınmacılara kızıyoruz, sığınmacılara niye kızıyoruz? Onların bir günahı yok ki, sığınmacıları getirenlere kızacağız, onlara kapıya açanlara kızacağız. Sığınmacı elini kolunu sallayarak buraya nasıl geliyor? Birileri izin veriyor.
İran sınırına gittim, sınırda bürokratlarla görüştüm. Buradan Afganlar geliyor mu, gelse pasaport sorarız, kaydını geçeriz. Binlerce Afganlı sınırlardan nasıl geçti, kim izin verdi? İzin vereni suçlamamız lazım, onların Türkiye’nin girişine destek verenleri suçlamamız lazım. Para için bunları yapıyorlar. Hazine tamtakır onları getirin siz bize para verin biz vaziyeti kurtaralım. Böyle bir devlet yönetimi olmaz.
Güveni sağlayacağız. Bir konuda da rahatsızlığım var. Terör olayları dünyanın yerinde olur, İslam ülkelerinde de olur. Avrupalılar İslam ülkelerindeki terörü İslamafobi olarak tanımlıyorlar. Bunun doğru olmadığını, böyle bir deyimin kullanılmaması gerektiğini söyledim. Beni ziyaret eden bütün büyükelçilere söyledim. Sanki sadece terör İslam ülkelerinde oluyormuş gibi.
Terörü İslam’la bağdaştırdığınızda olmaz. Terör varsa terörün üzerine gidersin. Terörü İslamafobi olarak tanımlama doğru değil.
Eğer bu ülkede gerçekten huzur sağlamak istiyorsak, vatandaşlar arasında ayrım yapmamız lazım. Gerçek anlamda demokrasiyi getirmek zorundayız. Demokrasi aynı zamanda herkesin can ve mal güvenliğini sağlamak demek.
Şimdi sanayici, birisi benim mal varlığıma çökerse diye yatırım yapmıyor. Birinci kural adaleti sağlamamız lazım. Bütün ekonomi politikalarını üretime yöneltmemiz lazım. 10 milyon kişi, 1 milyon üniversite mezunu işsiz. Buğday, makarna, mercimek dışarıdan. Türkiye’de toprak, su, tohum mu yok? Ayçiçeği hasadı başladı Trakya’da, asgari fiyatı 6,5 lira olması lazım. Ne yapıldı, ‘Dışarıdan getireceğiz ayçiçeğini, gümrük vergilerini de sıfırlayacağım’. Çiftçi nasıl rekabet etsin, ne oluyor ekemiyor. Dışarıdan getirdiğin çiftçi kendi ülkesinde teşvik alıyor, bir de ihraç ediyor. Bizimki vergi ödüyor, bir de dışarından ürün geliyor.
Güçlü bir sosyal devlet inşa etmemiz lazım. Fakirin, garibin gurabanın yanında olan devlete sosyal devlet diyoruz. Sosyal devletin hayata geçmesi için aile destekleri sigortası olması lazım. Devlet her ay ailenin bankadaki hesabına para yatırır, böylece hiçbir çocuk yatağa aç girmez.
Dış politikayı barış üzerine inşa etmek zorundasınız, kavga üzerine değil. Allah nasip eder, sizler de destek verirseniz; mülteci sorununu çözmeye kararlıyım. En geç 2 yıl içinde, mülteci sorununu çözmekte kararlıyım. Onların evini, yolunu, kreşlerini, okullarını; yapıp diyeceğiz ki evini, yolunu, hastaneni yaptık. Parayı nereden bulacağız, gideceğiz Avrupalılara, o zaman destek vereceksin. Gaziantep’teki sanayicilere gidin fabrika kurun diyeceğiz, sizi teşvik ediyoruz. Esat ile görüşeceğiz. Kardeşim buraya gelen, kendi vatanına gelen vatandaşlardan bir kişinin bile burnu kanamayacak. Onların güvenliğini gerekirse siz, gerekirse biz beraber sağlayacağız. Bir kişinin bile burnu kanamayacak. Suriye, Mısır’da hemen büyükelçiliği açacağım. Allah nasip ederse bunların tamamını yapacağız. Devleti yönetecek kişini mal varlığı dolayısıyla egemen güçler tarafından tehdit edilmemesi lazım. Bir kişi mal varlığı dolayısıyla tehdit ediliyorsa, o kişinin Türkiye’ye vereceği yoktur.
15 Temmuz şehit yakınları ve gazilerin, Beşiktaş’taki saldırıda şehit yakınları ve gazilerin paralarını vereceğiz. Birisi o parayı vermiyor. Niye vermiyorsun kardeşim. Bunları yapacağız.
Süleyman Şah Türbesi’nin sahibi biziz. O topraklar bize aittir. Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdık, toprağımızı da terk ettir. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir, toprağımızı terk edip, terör örgütüne teslim ettik. Toprağımızı geri alıp, bayrağımızı oraya dikeceğiz.
Kimseye kin ve öfke duymadım; a partili, b partili demedim. Bütün bunları yapacağız. Üniversitede okuyan çocuklar var, ailenin durumu iyi değil. KYK’dan kredi alıyor. Mezun oluyor, işi yok. İcra memuru kapıya dayanıyor. İş ver, ödeyeyim diyor. O zaman babadan alırım. Bananın ne günahı var. Bunu kaldıracağız. İş bulduktan sonra alacağız.
Sizin sırtınızdan devleti soyanlar var. Biz bunlara 5’li çete diyoruz. Otoyol yaptın, kaça yaptın belli değil. Milletin cebinden 5 kuruş çıkmayacak, milletin cebinden milyar dolarlar çıkıyor. Onları kamulaştıracağız… Bu soygun düzenine son vereceğiz. 27,5 yılımı devlete verdim. Siyasete girdiğim gün karamın yüzüğü dahil bütün mal varlığımı internet siteme koydum. Hesabını veremeyeceğim 5 kuruşum dahi yoktur…
Devleti temiz yöneteceğiz, 5 yıl içinde Türkiye farklı bir ülke olacak. Türkiye bölgesinde en güçlü, en dinamik ülke olacak. 5 yıl içinde sığınmacı sorunun çözeceğiz. İstihdam alanları yaratmak zorundayız, bütün yatırımlar İstanbul’da. Bu ülkenin Hakkari’si, Giresun’u yok mu? Bütün bunları düzelteceğiz. Devleti yönetmek bilgi, birikim gerekir. Dış politikayı milli yapacağız.”
© Tüm hakları saklıdır.