Politika

Kılıçdaroğlu: AKP sosyal devleti yok etti

Sosyal devletin sadaka devletine dönüştürüldüğünü ileri süren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “AKP sosyal devleti yok etti. Bunu Avrupalılarla konuşurken de söyledim&rdq

28 Eylül 2010 03:00

T24 - Sosyal devletin sadaka devletine dönüştürüldüğünü ileri süren CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Böyle demokrasiyi, laikliği geliştiremezsiniz, toplum tabanında kabul göremezsiniz. Haliç’te yaşayan Simonlara döndük. Bulgur dağıtıyoruz, makarna dağıtıyoruz ve bunları olağan karşılıyoruz. Bu hiçbir Avrupa ülkesinde yok. AKP sosyal devleti yok etti. Bunu Avrupalılarla konuşurken de söyledim” dedi.



Kılıçdaroğlu: Demokrasinin önünü açan parti olacağız


Kılıçdaroğlu: İmralı'da neler konuşuluyor, çıkıp açıkla




CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni CHP’nin ekonomi politikasını “Ana çizgimiz sosyal piyasa ekonomisi olacak” diye açıkladı. “Sıcak para”ya dayalı bir ekonominin taşıdığı riskleri ortaya koyacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, iş dünyasına da “engelleri kaldırma” güvencesi verdi.


“Laiklik kırılgan bir noktada değildir” diyen Kılıçdaroğlu, “Bana göre asıl tehlike sosyal devlet eksikliğidir. Eğer siz sosyal devleti sadaka devlete dönüştürmüşseniz, demokrasiyi, laikliği geliştiremezsiniz” diye konuştu ve “Sosyal devlet vurgusunu ön plana çıkarılacağını” belirtti.


Yeni CHP’nin türban sorununu “kamuda hizmet alan ve veren” formülü ile çözmeyi düşündüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, çözüm için bir şart ortaya koydu ve “Başını açan kadınlara karşı bir mahalle baskısının uygulanmayacağı garantisinin verilmesi lazım” dedi.


Kılıçdaroğlu’na yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:



Ekonomi ve yeni adımlar

CHP, yeni dönemde nasıl bir ekonomi ve sosyal politikalarla muhalafet yapacak? Ana çizgisi ne olacak?

Sosyal piyasa ekonomisi, ana çizgisi bu olacak. Bu çalışmanın finans yönü var. Bu konuda yöneltilecek tüm sorulara da yanıt verir nitelikte. Kapsamlı bir çalışma. Raporları bilim insanlarına da verdik. Önümüzdeki günlerde bilim insanları ile toplanacağız. Sonra tekrar bir araya geleceğiz ve son toplantı daha yapacağız ve ondan sonra İstanbul’da bir toplantı yapıp kamuoyuna açıklayacağız. Her şeyi bozmak alt üst etmek gibi bir şeyimiz yok. Biz iş dünyasına güvence vermek istiyoruz. “Siz, çalışın üretin, istihdam yaratın, ihracat yapın. Önünüze hangi engel çıkarsa o engeli kaldırmak bizim görevimiz olacak”. Önlerini açmak istiyoruz. Üreten Türkiye modeli.


Türkiye’nin güçlü olması için, üretmesi lazım. Sıcak paraya dayalı bir ekonominin risklerini ortaya koyacağız. Sayın Cumhurbaşkanı söylemiş, “minimüm risk, maksimum kar” diye... Bir ülkede minumum risk, maksimum kar varsa, riskin az olması güzel bir şey. Maksimum kar da üretim sonucu elde ediliyorsa, orada bir sorun yok. Ama sadece faiz gelirlerine dayalı, istihdam yaratmayan bir politika üretime dönük olmayan bir politika ise Türkiye’nin üretmesi ama birilerinin alması demektir. Biz istiyoruz ki, bizim sanayicimiz her şeyden önce olsun. Üniversitelerle işbirliği yapsın. Bürokratik bir engel varsa da biz kaldıralım. Teşvik politikaları çok yanlış. Biz daha farklı politikalarla gideceğiz teşvikte de onların ayrıntılarını da açıklayacağız.



Laiklik ve Tophane

Hükümetin Tophane tepkisini nasıl yorumlarsınız?

Kültür Bakanı’nın oraya gitmesi güzel. Ama biz asıl söylemi Başbakan’dan bekliyoruz. Hükümetin, özellikle sayın Başbakan’ın birinci elden sanata ve sanatçıya güven vermesi bu aşamada çok önemli. Açılım konusunda sanatçıları davet etti. İyi de şiddete uğradığı zaman da bir şeyler söylemeli. Oradaki sanatçılar şu ya da bu şekilde şiddete maruz kaldılar. İşine geldiği zaman onlara bir şeyler söylemek, işine gelmediği zaman suskun kalmak doğru değil.


‘Laiklik tehlikededir diyemem’ sözleriniz çok tartışıldı. Bu değerlendirmeniz parti içinde eleştirilere yol açtı mı? Laiklik tartışmaları ekseninde Tophane’de yaşanan olayın ortaya koyduğu fotoğrafa ilişkin yorumunuz nedir?

Eğer laiklik Tophane’deki saldırı ile yıpranacaksa, o zaman laiklik tehlikede demektir. ‘Tüm propagandalara rağmen, referandumda yüzde 42 hayır oyu çıkıyorsa, laikliğin teminatı CHP’dir ve laiklik kırılgan bir noktada değildir’ diye düşünüyorum. Bana göre asıl tehlike sosyal devlet. Türkiye’de sosyal devlet yok. Eğer siz sosyal devleti sadaka devlete dönüştürmüşseniz, demokrasiyi, laikliği geliştiremezsiniz ve toplum tabanında kabul göremezsiniz. Biz, Haliç’de yaşayan simonlara döndük. Bulgur dağıtıyoruz, makarna dağıtıyoruz ve bunları olağan karşılıyoruz. Bu hiçbir Avrupa ülkesinde yok. Laiklikten daha öte (önemli olan) sosyal devletin olmamamasıdır. AKP sosyal devleti yok etti. Bunu Avrupalılar’la konuşurken de söyledim. Bir Başbakan düşünün. Diyarbakır’a gidiyor ve diyor ki, ‘Ben hapishane yıkacağım ve yenisini yapacağım’. Ben de şu soruyu sordum kendilerine; ‘Hangi demokraside bir Başbakan hapishane yapacağım’ sözü verir ve daha fazla oy almayı ister. O zaman ben de gidip ‘Başbakan’dan daha büyük bir hapishane yapacağım’ diyeyim. O zaman bana daha mı çok oy verecekler? Sosyal devleti o kadar yıktık ki, sosyal devleti ayaklar altına aldık. Eskiden insanlar yardım alırken utanırlardı. Gizli verilirdi yardımlar. Şimdi insanlar televizyonlarda çıkıp ‘nerede bu devlet neden bana yardım etmiyor? Para verin bana’ diyor. Türkiye’de bu kültür yerleşiyor, tehlikeli olan da bu.


Yani siz göreceli olarak ‘laikliklikle ilgili tehlike sosyal devlet tehlikesinin gerisinde’ yorumunda bulunuyorsunuz?

Yoksulluk bağlamında kişileri iktidara bağımlı hale getiriyorsanız, işte bu tehlikelidir. İktidarda, ‘onlar yoksul kalmalı ve benim kontrolümde olmalı’ anlayışı hakim. Sosyal devletin güçlü olduğu yerde demokrasi güçlü olur. Çünkü insanlar kendi çalışmalarının karşılığını alacaklar. Kendi yaşamlarını sorgulayacaklar.



Kömür dağıtılan yerler evetçi

Referandum sonuçlarında “yoksulluk” ve “evet” ilişkisini incelediniz mi?

Bir harita yapmıştık geçmiş yıllarda. Grup Başkan Vekili olduğum dönemde. Kömür dağıtılan illeri ve yeşil kart alan illeri dağıttık bu haritada üst üste oturuyor zaten. Mesela Bingöl en çok evet oyunun çıktığı il. Yüzde 68’i yeşil kartlı. Şanlıurfa da benzer.. Siyasetçilerin dışında sosyal bilimcilerin de sağlıklı bir Türkiye tablosu çıkartması lazım. Biz siyasiler evet ve hayıra kilitlenip, 58 ve 42’yi yorumlayabiliriz. Ama bunun gerisinde toplumu evet ve hayıra götüren noktalara da bakmamız lazım. Okuma yazma oranının en düşük olduğu illerden birisinde evet oyları çok düşük çıkabiliyor. Neden? Okumadıkları için kızmıyorum onlara. Devletin onlara o olanağı vermesi lazım. Üniversite mezunları arasında hayır oyu daha çok çıkıyor. Neden? Sosyal devlet sorunu yeterince üzerinde durmadığımız bir konu. Sadaka dağıtan devlete dönüştü Türkiye ve bu bana göre göre demokrasinin önündeki en ciddi tehlikelerden birisidir. Sosyal devleti güçlendirmek için “aile sigortası”na çok önem verdik. İktidar aile sigortasına geçmeye yanaşmıyor?



Aile sigortasına geçmek şart

Neden?

Ben bunu Plan ve Bütçe Komisyonu’nda defalarca söyledim. Çünkü Aile sigortasına geçtiğin zaman kişi aldığı yardımı hak olarak görür. Emeklinin maaşı az geliyor ve emekli de itiraz ediyorsa; devletten aile sigortası alan kadın da “bu az” diyebilir. Aile sigortasını hep gündeme getirdik. Ancak AKP ısrarla bunu bilinçli olarak hayata geçirmeyi geciktiriyor. Biz 1971 yılında aile sigortasını kuracağımızı taahhüt etmiştik.


Topluma da tam olarak anlatılamamış olabilir mi?

Toplum da bilmiyor, sendikalar da bilmiyor. Sendikalara ‘Bunu sizin söylemeniz lazım’ diye defalarca söyledim. İLO standardartlarında 102 sayılı sözleşme bu. Türkiye kabul etmiş bunu. Siz niye kabul etmiyorsunuz?




(Hale Gönültaş - Vatan - 28 Eylül 2010)