Fikret Bila
Milliyet/17.06.2012
Dörtlü uzlaşma olursa ev hapsi de olabilir
Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın dile getirdiği Öcalan’a şartlı “ev hapsi” ile ilgili soruya ”Eğer dört parti bu konuda da uzlaşırsa bizim için mesele olmaz” yanıtını verdi. CHP lideri, Erdoğan’ın Gülen’in Türkiye’ye dönmesi gerektiği çağrısını, “Doğrusu garipsedim. Bu, Başbakan’ın egosunu kontrol edemediğini gösterir” sözleriyle değerlendirdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak yolunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, “PKK silah bırakırsa Öcalan’a ev hapsi değerlendirilebilir” şeklindeki sözleri ile ilgili soruya, “Biz içerik tartışmak istemiyoruz. Bizim önerimiz TBMM’de dörtlü komisyon kurulmasıdır. Eğer dört parti bu konuda da uzlaşırsa bizim için mesele olmaz” karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu, “Dört partinin uzlaşma sağlayacağı her konunun başımız üstünde yeri olur“ dedi. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönmesi gerektiğine ilişkin çağrısına da, “Doğrusu bu çağrıyı garipsedim. Bu, Başbakan’ın egosunu kontrol edemediğini gösterir. Başbakan Fethullah Gülen’e icazet mi veriyor” diye konuştu. Kılıçdaroğlu’na yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
İçerik tartışmayız
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “PKK silah bırakırsa Öcalan’a ev hapsi değerlendirilir” şeklinde açıklaması oldu. Ne diyorsunuz?
İçerik tartışmasına girmeyiz. Çatışma kültürünü besleyen tartışmalardan özenle kaçınmak lazım. Karşı görüşler çıkacaktır. Her siyasi parti gelir, önerileri dile getirir, bizim için sakınca yok. Biz içerik tartışmasına girmeyeceğiz.
Dört parti bir araya gelmezse siz görüşünüzü açıklamayacak mısınız? Bu konuyu konuşmayacak mısınız?
Diğerleri konuşabilir. İktidardaki parti önerisini getirir. Komisyonlarda görüşülür. Kendi düşüncemizi söyleyeceğiz.
Başbakan Tayyip Erdoğan, dört parti olmazsa iktidar ve ana muhalefet arasında ikili komisyon önerdi. İki parti olarak yola devam edecek misiniz?
Ne söyledik; meşru zeminde oturalım dedik. Meşru zemin TBMM’dir. Dört partinin oturup konuşması kimseye zarar vermez. Kamuoyuna güven verir. Dört parti bir araya gelip bunu çözebilirler.
MHP’nin duruşunu anlıyorum
MHP kesin olarak kapıları kapattı. Siz buna rağmen randevu talep edecek misiniz?
Bu sorun 30 yıllık bir sorun. Partiler bir söylem geliştirmiş, kendilerini konuşlandırmışlar. BDP, AKP, CHP, MHP hepsi bir konum almışlar. Dört parti dört farklı pencereden ortadaki cenazeye bakıyor. Her biri çözüm söylüyor. Biri diğerini dinlemiyor. Biz diyoruz ki dört pencereden aynı mekânda bakalım. Sivil toplum, medya. Türkiye aydınları, üniversiteler ortak çağrı yapmalı. Siz neyi tartışıyorsunuz, neden bir araya niye gelmiyorsunuz diye bize sormalı.. Bizim girişimimizden hemen sonra sayın Atalay çıktı ve ‘ABD devrede’ dedi. Siz kendi ülkenizin en temel sorununu çözmekte acizseniz, başkaları devreye giriyorsa, parlamento halkına güven vermez.
Peki CHP olarak sizin öneriniz var mı?
Elbette var. Yazılı kaynaklarımızda da var. Seçim bildirgesi, parti programı. Çalışmamız var. İçerik konusuna girmek istemeyiz. Birlikteliği bozarsınız. Ortak konuşma iradesini götüremezsiniz.
Seçilmişler tutuklanmamalı
Pazartesi MHP ve BDP’den randevu isteyecek misiniz?
Hayır, pazartesi randevu istemeyeceğiz. Ortamın yumuşaması lazım. İklimin oluşması lazım. Eninde sonunda bu sorun çözülecek. Her gecikme insan hayatına mal oluyor. Her partinin sorumluluğu var. Bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluğu var. Aydın, yazar çizer. Yol haritamız hangi gerekçeyle reddedildi anlayamadım. Hayret ediyorum. Bir araya gelip konuşalım.
Zonguldak’ta tutuklu milletvekilleri için miting yapıyorsunuz. KCK’da da seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor. Onlar için Van’da ve Diyarbakır’da miting yapmayı düşünür müsünüz?
Seçimle gelenlerin tutuklanmalarına, gözaltına alınmalarına ilke olarak karşıyız. Adi suçlar başka. Yolsuzluk gibi başka adi suçlarda olabilir. Düşünceleri nedeniyle seçilmiş insanlar tutuklanamaz.
Zana’nın açıklamaları
Leyla Zana’nın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İyi niyetle çözüm için katkı veren herkese saygı duyarız. Verdiğiniz katkı nedeniyle size teşekkür ederiz demek lazım. Neden katkı veriyorsun diye sorgulamamak lazım.
Bülent Arınç’ın Öcalan’ın ev hapsi ile ilgili önerisi uygulanabilir mi?
Bu konu içerikli ilgiliydi. Biz yol haritamızda içerik belirtmedik. Dört siyasi parti bir araya gelir ve AKP temsilcisi de bu görüşü deklare ederse tartışılır. Uzlaşma sağlanırsa meselemiz yok. İçerik tartışmasının medya aracılığıyla yapılması bu işi çıkmaza götürür. Dört parti aynı noktaya gelirse, uzlaşma sağlanırsa başımızın üstüne. Uzlaşılan her konu başımızın üstüne.
Gülen’in pasaportu var
Başbakan Tayyip Erdoğan Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönmesi yolunda bir çağrı yaptı. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Doğrusu bu çağrıyı garipsedim. Belki size tuhaf gelecek. İstediği zaman gelir, döner. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Bu çağrı biraz egosunu tatmin edemeyen bir çağrı. Türkiye kimin tapulu malı? İsteyen her yurttaş arzu ettiği zaman gelebilir, Gülen de gelebilir. Önünde engel var da kaldıracağım diyorsa, öyle bir engel göremiyorum. Ama dönebilir demek, ben sana icazet verdim demektir. Türkiye’de ne zamandan beri kim kime icazet veriyor? Pasaportu var. Hiçbir yurttaş için böyle bir söylemi doğru bulmayız.
Anayasa Mahkemesi kararını verdi. Cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirledi ve tekrar aday olabileceğine hükmetti. Sizce Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir çatışma olabilir mi?
Eğer iki kişi aynı anda Cumhurbaşkanı adayı olacağım derse çatışma demiyeyim de yarış olacaktır. Doğal olarak pek çok aday çıkacak ve yarışma yaşanacaktır. Sayın Gül ve sayın Erdoğan’ın aynı anda aday olup olmayacaklarını bilemem.
AYM’den adamına göre karar
Anayasa Mahkemesi kararını nasıl buldunuz?
Saygı gösterilmesi gerekir. Tabi eleştirilebilir de. Birincisi karardır. Uygulanacak. Temyiz mercii yok. Ama adamına göre bir karar. Anayasaya bakıyorsunuz 5+5 diyor. Kanuna bakıyorsunuz 7 yıl diyor. Oysa anayasada 7 yok. Niçin? Birilerinin arzusu üzerine. Anayasayı kanuna uyduruyoruz. Dünyada bir örnek versinler yasayla anayasanın değiştirildiğine ilişkin. Anayasa Mahkemesi’nin siyasal karar verdiği doğru.
Adamına göre karar dediniz, hangi adamına göre?
Sayın Cumhurbaşkanına 7 yıl görev yapabilirsin dediler. Milletvekilliği 5 yıldı, anayasa değişti 4 yıl oldu. Sonunda seçime gittik. 4 yıl uygulandı.
HSYK özel yetkili savcı ve hakimlerin bazılarının yetkilerini aldı, bazılarının görev yerini değiştirdi. Nasıl karşıladınız?
Adalet kavramı yara aldı. AKP ile birlikte yargı siyasallaştı. Tuz kokmuştur. Hiç kimsenin yargı var, ben gider mahkemede ararım lüksü yok. Yargı siyasi otoritenin emrinde. Ağzına bakıyor. Nasıl karar veriyor. Yargıç beğenmediği karar verirse sürüleceğini de iyi bilir. Karar verirken vicdanını dinlemesi lazım. Vicdan değil siyasi iktidarı dinliyorsa karar yargının değil.
Başbakan gecikerek gördü
Başbakan devlet içinde devlete izin vermeyiz dedi. Özel mahkemeler kalkabilir dedi, ne diyorsunuz?
Aynı görüşteyiz. Özel yetkili mahkeme olmaz demokrasilerde. Bunlar operasyon mahkemeleridir. Siyasi otoritenin toplumu disipline etmek için kullandığı mahkemelerdir. Bizim söylediğimiz gerçekleri Başbakan gecikerek de olsa görüyor. Muhalefetin hep kendi aleyhine söylem geliştirdiğini sanıyor.
Halbuki CHP en tutarlı söylemlere sahip. Kulak kabartması lazım. Bugün geldiği noktada olay kendisine dokununca duyarlılık gösteriyor. Kırılma noktası sayın Hakan Fidan’la ilgilidir. Orada savcılar MİT Müsteşarı’nı çağırıp belli noktada görüşlerine başvuracaklardı. MİT Müsteşarı ne diyecekti? Başbakan gönderdi diyecekti. O zaman da Başbakan’a soracaklardı. Gel arkadaş nasıl yaptın diye.
Oslo “Görevimiz Tehlike” gibi
Oslo görüşmeleri yansımıştı. Devletler bu tür görüşmeler yapıyorlar. Siz buna karşı mısınız?
Devlet meşru zeminde görüşme yapar. Hiçbir devlet gayri meşru görüşme yapanları özel olarak adaletten kurtarmaz. Görevimiz Tehlike dizisinde olduğu gibi. Ne diyor orada; yakalanırsan ne sen bizi ne de biz seni tanırız. Oslo görüşmesi illegal zaten meşru değil. Bir devlet kendisini gayri meşru görüşmelerin içinde konuşlandırırsa o devlet hukuk devleti değildir.
Kenan Evren zihniyeti
4+4+4 uygulamaya girecek, Kürtçe seçmeli ders oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hangi dersin okutulup okutulmayacağı kanunla belirlenmez. Arapça da Kürtçe de okutulacak dendi, bunlarla ilgili kanun mu çıktı? Bu Kenan Evren zihniyetidir. Kenan Evren anayasaya koymuştur, bunlar da yasaya koydular. Hz. Muhammed’in hayatı şu anda ders kitpalarında var, zaten okutuluyor. Öyle bir algı var ki sanki Hz. Muhammed okutulmuyor. Kanunla getirildi.
Medya Mahallesi
Ayşenur Arslan’ın Medya mahallesi programı erken tatile girdi. Yeni Şafak’ta Ali Akel’in işine son verildi. Yeniden medyaya baskı tartışmaları başladı ne diyorsunuz?
Medya üzerinde baskı olduğu herkes tarafından biliniyor. Gazeteciler susturulmak isteniyor. Ana aktör AKP. Sadece Türkiye ile sınırlı değil. Paris, Strasburg, Londra; arkadaşlar nereye giderse gitsin bunları dile getiriyor. Türkiye’ye demokrasi gelecekse medyanın özgürce yazmasıyla gelecektir. Gazeteci üzerine baskı kurulur, sansür uygulanırsa, gazeteciler oto sansür uygularlarsa halkın haber alma hakkı kısıtlanır. Her yerde dile getiryoruz. Hapisteki gazeteci sayısı demokrasi kalitemizi ortaya koyuyor.