Politika

Kılıçdaroğlu: 34 kişinin başına bomba yağdırdın sesin çıkmıyor TBMM (A.A)

07 Şubat 2012 18:21

-Kılıçdaroğlu: 34 kişinin başına bomba yağdırdın sesin çıkmıyor TBMM (A.A) - 07.02.2012 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Irak sınırında meydana gelen olayla ilgili ''Sen 34 kişinin başına bomba yağdırdın, sesin çıkmıyor, gıkın çıkmıyor. Korkuyorsun? Neden korkuyorsun? Çünkü, sen yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı oldun. Bu ortaya çıkmasın diye korkuyorsun'' dedi.   Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında grup toplantısına katılan sivil toplum örgütü temsilcileri ile ''Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Mağdurları''na hoş geldiniz diyen Kılıçdaroğlu, mağdurların sorunlarını parlamentoya taşımanın CHP'nin görevi olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, sağlıklı yapılan ve yaratılan rantın hakça bölüşüldüğü kentsel dönüşüm projelerinden yana olduklarını, ancak bunun tersi uygulamalara karşı çıkacaklarını söyledi.  ''Yargının AK Parti'nin denetimine girdiğini'' ve buna en çok karşı çıkan kişilerden biri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, görevini yapan, vicdan sahibi olan hukukun üstünlüğüne inanan her savcı ve hakime de saygı duyduklarını vurguladı. -''Başbakan'ın bana teşekkür etmesi lazım''- Konuşmasında bir süre önce Irak sınırında yaşanan olaya da değinen Kılıçdaroğlu, olayda yaşamını yitirenlerden üniversite öğrencisi Selam Encü'nün annesi Semire Encü'nün okuma yazma bilmediği için kızı tarafından kaleme alınan ve bir gazetede yer alan mektuptan bir bölüm okudu. Encü'nün bir yurtsever olduğunu ve mektubunu anne duyarlılığı içinde yazdığını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Bunları söylememin nedeni, Recep Tayyip Erdoğan'ın unutturmak istediği bir olayı ona hatırlatmak içindir'' dedi. Semire Encü'nün mektubunda ''Oğlumun hayalleri vardı, mühendis olacağım diyordu. Son bir sınav kalmıştı, parası yoktu, borç almıştı. Selam'ım onun için gitmişti. 'Annem' diyordu bana, 'okul yapacağım, cami yapacağım, sana ev yapacağım' diyordu. Selam'ımla birlikte hayallerimi yıktılar'' ifadelerini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Defalarca söyledim yine söylüyorum, o bölgeye olayın hemen arkasından arkadaşlarımızla birlikte gittik. Ben gitmeyeyim diye 50 dereden su getirdiler. 7 saat değil 77 saat de olsa ben oraya gidecektim. Nedeni bu ülkenin birliğinden, dirliğinden, bağımsızlığından hepimiz sorumluyuz. Anamuhalefet partisi olarak benim, Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın sorumlulukları vardır. Ama Başbakan hala oraya gitmiş değil. Bakanlarını gönderdi, askerlerin gözetiminde bir çadır tiyatrosu kurdular. Bir adamı çağırdılar sanki bütün orası taziye çadırıymış gibi rol yaptılar. İnsan biraz utanır, insanda biraz ahlak olur, erdem olur. Türkiye'yi aldatıyorsunuz siz, milleti aldatıyorsunuz. Taziye çadırı var o çadıra gidemiyorlar. Neden gidemiyorlar? Çünkü, verilecek hesapları var. Hesap vermekten korkuyorlar. Ama biz gittik, kimse de engel olmadı. Oturduk başsağlığı dileklerimizi ilettik.  Normalde Başbakan'ın teşekkür etmesi lazım bana. 'Ben gidemedim. Anamuhalefet partisi başkanı olarak sen gittin. Seni kutluyorum. Türkiye'nin birliği, dirliği, düzeni için gittin, bayrağı için gittin. Seni yürekten kutluyorum' demesi lazımdı. Dedi mi ? Hayır. Ağzına ne geldiyse, küfür dahil, bölücülük dahil her şeyi söyledi. Niye söyledi bunu? Çünkü, kendisine yakışan budur. İftira atıyorsun, yalan söylüyorsun, ondan sonra kalkıyorsun bizi suçluyorsun.'' -''İstihbaratı CIA'den mi, MOSSAD'dan mı aldın? Çık söyle''- Olayın ardından Genelkurmay Başkanlığı'nın istihbaratın dışardan geldiği, MİT'in de kendilerinin vermediği yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Şimdi diyorlar ki 'dört koldan soruşturma, inceleme yapıyoruz'. Çok basit istihbaratı kimden aldığını açıkla her şey ortaya çıkar zaten. Açıklayabiliyor mu? Açıklayamıyor. Madem dışardan geldi istihbarat o zaman soruyorum, Amerika'dan mı, İsrail'den mi aldın. Hadi biraz daha öze indirelim, sen bu istihbaratı CIA'den mi, MOSSAD'dan mı aldın kardeşim, çık söyle bunu? Söylemiyor, konuşmuyor, unutturmaya çalışıyor. Seksen yıl önceki olaylara gidersin de 2012'de yaptığın olayların hesabını vermezsin. Sen hesabını vereceksin bu olayların'' şeklinde konuştu.  -''Trikopis bile bu kadar İnönü'yle uğraşmadı. Pes yani.''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın son günlerde ilginç bir ruh hali içinde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, geçen hafta partisinin genişletilmiş İl Başkanları toplantısında 46 dakikalık bir konuşma yaptığını konuşmanın 45 dakikasında CHP ve kendisinden bahsettiğini söyledi. Erdoğan'ın konuşmasında 34 kez ''CHP'', 12 kez de ''Kılıçdaroğlu'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ülkenin bu kadar sorunu varken böyle bir yaklaşım içinde olmasını anlayamadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''Ben merak ediyorum, madem senin durumun bu kadar iyi, CHP'nin durumu bu kadar kötü iyi ya alkışlasana, desene 'keyfime bakıyorum' ben. Niye CHP'ye bu kadar saldırıyorsun? Senin muhatabın CHP elbette. Korkuyorsun CHP'den. Korkacaksın Recep Tayyip Erdoğan'' dedi. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''O kadar ki frenleri tutmuyor hadi Kılıçdaroğlu'nu anladık, CHP'yi de anladık kırk yıl önceki İnönü'ye gidiyor. İnönü'ye de saldırıyor. İnönü 40 yıl önce Allah'ın rahmetine kavuşmuş. Geçmişte bu ülkeye hizmet veren, beğeniriz veya beğenmeyiz, herkesi saygıyla anmak, Allah'tan rahmet dilemek Müslümanlığın bir gereği değil midir? Yunan ordusunun bir generali Trikopis. Trikopis bile bu kadar İnönü'yle uğraşmadı. Pes yani.'' Kılıçdaroğlu iktidar için ''postmodern diktatör'' ifadesini kullandığını hatırlatarak, her şey hakkında söz sahibi olan tek kişinin Başbakan Erdoğan olduğunu ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, ''Demokrasi kültüründen, bilimden, ahlaktan bu kadar uzak bir başbakan ilk kez görüyorum. Her şeyi bırakmışsın 70, 75 yıl önceki Atatürk'le, İnönü'yle uğraşıyorsun. İnsanda biraz milli haysiyet olur'' şeklinde konuştu.  ''Recep Tayyip Erdoğan'ın dindar olarak görmek, bütün dindarlara yapılmış en büyük hakarettir' diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Recep Tayyip Erdoğan, dindar görünümlü bir din tüccarıdır. Irak'ta 1,5 milyon Müslüman katledilirken Recep Tayyip Erdoğan'ın sesi çıktı mı? Yüz binlerce Müslüman kadına tecavüz edilirken sesi çıktı mı? Çıkmadı. Şimdi kalkmış dindarlık yapıyor. Senin dindarlığını değil, senin din tüccarlığını bu millete öğreteceğim. Sen din tüccarısın. Dindar adam helal ve haramı bilir, kul hakkı yemez, ahlaklı olur, iftira atmaz, fitnenin peşinden koşmaz. Dindar adamda vatan sevgisi, insana saygı vardır. Dindar adam, insanı Allah'ın yarattığı en değerli varlık olarak görür. Sen 40 yıl önce Allah'ın rahmetine kavuşmuş insanlarla savaş ediyorsun.  Bunların dindarlığı farklı dindarlık. Recep Tayyip Erdoğan ve onun yol arkadaşlarını kastediyorum. Deniz Feneri davasını, yolsuzlukları biliyoruz. Bunu da dindarlık adına yaptılar. İnsanları 'kurban parası' diye sömürdüler. Aldılar yediler. Bunun adı vicdansızlıktır. Bunlarda vicdan yok, ahlak da yok. Deniz Feneri'nde bağış, kurban paraları hangi yöntemle toplandıysa, Recep Tayyip Erdoğan da şimdi oyları din tüccarlığı ile toplamak istiyor.'' -''Batının egemen güçlerinin taşeronluğuna soyundular'' İktidarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenini ''deprem'' gerekçesiyle yasakladığını öne süren Kılıçdaroğlu, ''Biz Cumhuriyeti kutlamak için bir araya geliyoruz. Siz bunu yasakladınız. Ama siz aynı akşam koşa koşa düğünlere gittiniz'' diye konuştu. İktidar partisinin 19 Mayıs törenlerini de iptal ettiğini, Andımız'dan ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nden rahatsızlık duyduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin hangi cümlesinden rahatsız oluyorsan, çık milletin önünde söyle bakalım. O sadece Gençliğe Hitabe değildir, bağımsızlık savaşının manifestosudur, bildirgesidir. Bağımsızlık savaşı veren bütün ulusların manifestosudur. Milletin özüdür. Bu ülkede yaşayan 74 milyon insanın ortak bildirgesidir o. Nasıl siz bundan rahatsızlık duyarsızın? Meydan okuyorum Recep Tayyip Erdoğan, yüreğin varsa çık kaldır bakalım nasıl kaldıracaksın.  Bunlar batının egemen güçlerinin taşeronluğuna soyundular. Bizim gençlerimizi koyun güden gençler olarak yetiştirmek istiyorlar. O gençlik bu ülkenin çimentosudur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının verdiği ulusal bağımsızlık savaşının en büyük teminatıdır.'' Wikileaks belgelerine göre, dönemim ABD Büyükelçisi'nin ülkesine gönderdiği kriptoda ''Başbakan ile Ergenekon savcılarının periyodik olarak her hafta görüştüklerini'' ifade ettiğini belirten Kılıçzdaroğlu, ''Bunlar, ABD Büyükelçiliğine özel rapor veren polis şeflerinden alınmış. Bağımsız bir ülkenin polis şefleri neden yabancı ülkenin büyükelçisine brifing verir? Recep Tayyip Erdoğan batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki taşeronudur. Bunu kriptolardan da anlıyoruz'' diye konuştu. -''Artık dışarıdaki insanları da tehdit ediyor''- Başbakan Erdoğan'ın, ABD'li gazeteci Paul Auster hakkındaki eleştirisine değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Artık dışarıdaki insanları da tehdit ediyor. Paul Auster, 'Orada gazeteciler hapiste, gelmiyorum' diyor. Başbakan bu sözlerin neresinden rahatsız oluyor? Hapiste tutuklu gazeteci var. Auster, Irak'ta 1,5 milyon Müslüman katledilirken Bush'u ve Cheney'i suçluyor. Büyük ihtimalle Recep Tayyip Erdoğan bundan rahatsız oldu. O, 1,5 milyon Müslüman katledilirken oturdu keyfine baktı. Yoksa Auster'in, ''Atatürk olağanüstü bir devlet adamı Türkiye'yi baştan yaratan eşsiz biri'' sözlerinden mi rahatsız oldu. ''Gelsen ne olur, gelmesen ne olur? Türkiye irtifa mı kaybeder'' diyor. Türkiye zaten irtifa kaybetti. Dünyanın her tarafından eleştiriliyor. Bülent Arınç da 'Gelsin Türkiye'ye Atatürk filminde oynasın' diyor. Çünkü, Atatürk ile ilgili söylediklerinden rahatsız. Aydınları bu kadar seviyesiz eleştiren insanlar ne yazık ki bu ülkede yönetim koltuklarındalar. O hakaretleri o ikisine aynen iade ediyorum.''