2004 yılında göz kamaştıran ekonomik performansıyla AB'ye kabul edilen Kıbrıs Cumhuriyeti, geçen süre içerisinde özellikle bankacılık sektöründen kaynaklanan büyük bir krizin eşiğine geldi. Kıbrıs krizden AB yardımları ile kurtulmaya çalışırken, kriz ortamının Kuzey Kıbrıs ile ve Türkiye ile ilişkilere ne yönde yansıyacağı da merak konusu. DW'de “Kıbrıs Cumhuriyeti krizde: Nedenler, Güçlükler ve Geleceğe Dair Perspektifler” konulu panele katılan uzmanlar ülkenin geleceği konusunda ikiye bölünmüş durumda.
'Tehditler fırsata dönüşebilir'
Deutsche Welle'den Başak Özay ve Canberk Beygova'nın haberinde, Nisan ayında IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası'ndan oluşan troyka ile 10 milyar euroluk kurtarma paketi üzerinde uzlaşan ve bu sayede iflastan kurtulan Kıbrıs'ta ekonomik sorunların sürdüğü belirtiliyor. Lefkoşa Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya göre, 2013 yılında da ekonomi küçülebilir ve işsizlik artabilir. Peki, bu gelişmeler adanın kuzey ve güneyini birbirini yakınlaştırabilir mi? Katimerini gazetesinin ekonomi editörü Michalis Persianis bu konuda umutlu olduğunu söylüyor: “Mevcut durum, bence kapıların açılması için fırsat olabilir. Doğal gazın bulunması, Kıbrıs sorununda çözüme yönelik bir tehdit, ama aynı zamanda da bir fırsat. Rum gençlerin arasında bir grubun da çözümün iki tarafın da ekonomik sorunlarını çözmeleri için en iyi yol olduğunu hissettiklerini düşünüyorum. Doğu Akdeniz'de doğalgazın bulunması, kuzeydeki ve güneydeki ekonomik durum birer tehdit. Asıl önemli olansa, uluslararası kamuoyunun yüzünü yeniden Kıbrıs'a dönmesi ve bu tehditlerin birer fırsata dönüşmesi. Eğer biz istersek, bunları çözüm için müthiş birer fırsata çevirebiliriz.”
Dusiburg-Essen Üniversitesi Avrupa Politikası uzmanı Prof. Dr. Heinz Jürgen Axt ise ekonomik krizin adada çözümü güçleştireceğini savunuyor. "Ben çözümlerden ziyade sorunlar oluşacağını düşünüyorum" diyen Prof. Axt sözlerini şöyle sürdürüyor: "Rumlar geçmişte de birleşmenin belli bir maliyeti olacağını, bu maliyeti özellikle de kendilerinin yüklenmek zorunda kalacağını fark etmişlerdi. Krizin patlak vermesinden ve insanların omuzlarında krizin yükünü taşımaya başlamasından sonra, bunun cepheleri daha da keskinleştireceğini düşünüyorum. Kıbrıs'ın özellikle doğalgazdan sağlayacağı kazançların borçları geri ödemeye ayrılacağını ve birleşme için mali kaynak kalmayacağını düşünüyorum.”
Türkiye ile doğalgaz krizi
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 2004 yılında Annan Planı'nı reddetmesine rağmen AB'ye üye kabul edilmesi, Türkiye ile Kıbrıs ilişkilerini etkilediği kadar, Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde de önemli bir engel oluşturmuştu. Ancak Kıbrıs ile Türkiye arasındaki ilişkiler yalnızca AB ekseninde de seyretmiyor. Zira Doğu Akdeniz'de keşfedilen doğalgaz rezervleri de iki ülke arasında gerginlik oluşturan noktalardan. Türkiye, Güney Kıbrıs'ın doğalgaz sondaj çalışmaları yapmayı planladığı bölgenin Türkiye'nin kıta sahanlığı içerisinde kaldığını öne sürmüştü. Dışişleri Bakanlığı, Güney Kıbrıs'ta petrol ve doğalgaz arayan şirketleri uyarmıştı. Fakat Güney Kıbrıs'ın geri adım atmadığı ve bölgede doğalgaz sondaj çalışmalarının hızlandığı bildiriliyor. Dusiburg-Essen Üniversitesi'nden Prof. Heinz-Jürgen Axt şunları kaydediyor: “Türkiye ile Kıbrıs arasındaki ilişkilerde, doğalgaz rezervleri büyük rol oynuyor. Türkiye, doğalgaz sondaj çalışmalarının Türkiye'nin istediği doğrultuda seyretmemesi halinde bunun savaş nedeni olabileceği tehdidinde bulunmuştu. Türkiye ile Kıbrıs arasında ipler gerilmişti. Ancak Türkiye ile Kıbrıs arasındaki gerginliğin yatıştığını söyleyebiliriz, Kıbrıs'ın doğalgaz çıkarma çalışmalarını sürdürmesine rağmen… Türkiye'nin AB ile ilişkileri de Kıbrıs'a istinaden iki noktada takılmaya devam edecek: Türkiye'nin, liman ve havaalanlarını Kıbrıs'a açması… Bu konuda Kıbrıs inatçı bir şekilde kendi politikasını sürdürecektir.”
Prof. Axt, Kıbrıs ile Türkiye arasında Ankara Protokolü'nden kaynaklanan gerginliğin çözülmesinde AB'nin rol oynamayacağını düşünüyor. Axt, AB üyesi ülkelerin bu konuda kendi ortaklarına göre politika belirlediğini ve politikalarını Türkiye gibi bir aday ülkeye göre yönlendirmediğini kaydediyor.
Deutsche Welle Türkçe