Dünya
Deutsche Welle

Kıbrıslı liderler çetin pazarlıklar için Mont Pèlerin’de

Kıbrıs sorununa çözüm bulunması amacıyla 17 aydır sürdürülen müzakerelerde finalden bir önceki aşama olarak değerlendirilen kritik pazarlıklar, İsviçre’nin Montreux kentindeki Mont Pèlerin kasabasında bugün başlıyor.

07 Kasım 2016 12:19

Kıbrıslı liderler 5 gün boyunca dış dünyayla bağlantılarını keserek “Le Mirador” otelindeki kamp tipi görüşmelerde Kıbrıs’ın kaderini belirlemeye çalışacak. Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ile Rum lider Nikos Anastasiadis, şimdiye kadar müzakere edilen 4 başlığa “Toprak ve harita” başlığını da ekleyerek, tüm konuların birbiriyle ilişkilendirilerek masada olacağı, çetin bir pazarlık sürecinin startını verecekler.

Türk tarafı Mont Pelerin’de toprak ve haritanın görüşülebileceğini ancak bununla eş zamanlı olarak “Güvenlik ve Garantiler” başlığının ele alınacağı 5’li konferansın tarihinin belirlenmesini istiyor. 5’li konferans tarihi belirlenmezse Türk tarafı harita görüşmeyecek sadece toprak kriterlerini ele almakla yetinecek.

Rum tarafıysa toprak konusunda tatminkar bir ilerleme olmazsa 5’li konferans tarihinin belirlenmeyeceğini vurguluyor. Rum lider Nikos Anastasiadis, toprak ve harita görüşmek için Mont Pelerin'de olacağını söylüyor. Rum tarafı son aşamaya geçilmesinin önşartı olarak toprak konusunda tatmin edilmeyi bekliyor.

Mont Pelerin görüşmeleri, modalite konusunda iki çok farklı yaklaşımın gölgesinde başlıyor. Birleşmiş Milletler adına müzakereleri yürüten arabulucu Espen Barth Eide’nin işinin çok zor olacağını şimdiden söylemek mümkün.

Rum tarafı toprak konusunda yer adı ve yüzdelik konuşularak masaya haritaların açılmasını istiyor. Rumlar, Türk kurucu devletinin elindeki yüzde 36 oranındaki toprağın yüzde 7’sini talep ediyor. Geçmişteki müzakerelerde Türk tarafı bu oranı kabul etmişti ancak aradan geçen 12 yılda eskiden Rumların “çantada keklik” diye düşündüğü tabir ettiği yüzde 7 toprak tavizinin artık çok sıkı pazarlığa tabi olduğu biliniyor.

Mont Pelerin zirvesinde sadece toprak değil, sorunu oluşturan tüm başlıklar masada olacak. 17 aydır müzakere edilen “Yönetim ve Güç Paylaşımı”, “Mülkiyet”, “Avrupa Birliği”, “Ekonomi” konularında önemli ilerlemeler sağlandı ancak arta kalan uzlaşmazlıkların da kamp tipi bu görüşmelerin ilk günlerinde ortadan kaldırılmasına çalışılacak. Bunun hemen ardından “Toprak” pazarlığına geçilmesi planlanıyor.

Kıbrıs müzakerelerinin kapsamlı bir anlaşmayla sonuçlanabilmesi için, garantör devletler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile Kıbrıs Türk ve Rum taraflarının aynı anda masada olacağı 5’li ya da Rumların deyişiyle “çok taraflı” konferans gerekiyor zira yürürlükte olan uluslararası garanti anlaşmasının altında bu devletlerin imzaları bulunuyor.

Mont Pelerin’deki toprak pazarlığının başlaması, haritalar üzerinde yüzdelik ve yer isimleri konuşulabilmesi için 5’li konferansın tarihinin belirlenmesi gerekiyor. Rum tarafı bu çoklu konferansın tarihini belirlediği anda masaya haritalar gelecek aksi halde Toprak sadece kriterler düzeyinde ele alınacak, diplomaside “al-ver” diye tabir edilen toprak pazarlıkları başlamayacak.

Bu açıdan incelendiğinde gizlilik amacıyla Mont Pelerin’e taşınan müzakereler ya büyük bir ilerleme getirecek ya da Türk lider Mustafa Akıncı’nın deyişiyle bir “yol kazası” meydana gelecek ve süreç çıkmaza doğru sürüklenecek.

Akıncı: “Herkes mutabakatlara sadık kalmalı, New York benzeri bir duruma tahammül göstermeyiz”

Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, İsviçre'ye hareketinden önce Deutsche Welle Türkçe'ye özel bir mülakat verdi.

BM Genel Sekreteri ile 25 Eylül’de New York’ta yaptıkları görüşmede Rum tarafının varılan mutabakatlara aykırı hareket ettiğini hatırlatan Mustafa Akıncı muhatabı Nikos Anastasiadis’e şu uyarılarda bulundu: “Mont Pelerin’e gittiğimizde Kıbrıs’ta varılan mutabakatlardan farklı yaklaşımlar sergilenirse, bu birinci günden bize sıkıntı yaratır. Bunu temenni etmem zira bu yaklaşım bizi çıkmaza götürür. Herkes varılan mutabakatlara sadık kalmalı. New York benzeri bir şey daha yaşamaya tahammülümüz yok. Bizim niyetimiz çözüme ulaşmaktır, üzüm yemektir, bağcı dövmek değil”

Akıncı: “Pazarlık sadece toprakta olmayacak”

Kbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı Mont Pelerin kampındaki pazarlıkların toprakla sınırlı olmayacağını, herkesin yararlanacağı büyük uzlaşmanın formülü için iki tarafın da atması gereken adımlar olduğunu söyledi.

Akıncı, “Eğer biz bir karış toprak vermeden bu işi hallederiz dersek, halkımıza doğruyu söylememiş oluruz. Eğer Rumlar derse ki ‘Biz bu devleti 53 yıldır gaspettik, Kıbrıslı Türkleri dışladık, onlara azınlık hakları vererek yola devam edeceğiz, dönüşümlü başkanlık da vermeyeceğiz, eşit katılımı da kabul etmeyeceğiz’ bu da bir çıkmaz demektir, çözümsüzlük demektir” diye konuştu.

Müzakerelerde iki tarafın da gerçekçi ve makul hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak, Türk tarafının Rumların kaygılarını gidermek için gereken adımları atmaya hazır olduğunu buna karşılık Rumların da Türk tarafının özellikle güvenlik kaygılarını giderecek yaklaşımlar sergilemek zorunda olduğuna işaret etti.

Akıncı, “Konu sadece izole bir şekilde toprak değil. Her şey birbiriyle ilintili. Rumlar sadece toprak ile mülkiyeti ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Diğer yandan dönüşümlü başkanlık için ‘önce toprağı görelim’ diyorlar. Hani yoktu toprakla yönetim ve güç paylaşımı arasında ilişki? Dolayısıyla tüm başlıklar birbiriyle ilişkilidir. 2014’teki mutabakat da tüm konuların birbiriyle ilintili olduğu yönündedir. Biz bu mutabakat çerçevesinde Mont Pelerin’e gidiyoruz. 4 başlığı da konuşacağız, kriterlerde uzlaşırsak 5’li konferansın tarihini aynı anda belirlemek kaydıyla harita da konuşuruz. Niyetleri berraklaştırmak, önümüzü görmek açısından tüm konuları konuşuruz” diye konuştu.

Prof. Ahmet Sözen: “Taraflar birbirlerine cömert davranmalı”

Montreux yakınlarındaki Mont Pelerin kasabasında bugün başlayacak 5 günlük kamp tipi görüşmelerden beklentileri, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler profesörü Ahmet Sözen Deutsche Welle Türkçe’ye değerlendirdi. Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyesi Sözen’e göre taraflar birbirlerine samimi ve cömert davranmalı.

Sözen şunları söyledi: "Mont Pelerin'deki kamp türü görüşme, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen kritik aşamanın bir sonraki, yani son aşama "end game" veya 5'li, çoklu toplantı olarak bilinen ve garantör ülkelerin katılıp dış düvenlik ve garantilerin son olarak müzakere edileceği safhaya geçilip geçilemeyeceğini gösterecektir. Bu görüşmeler hatta, az olasılık olsa dahi Kıbrıs müzakerelerinin bir çıkmaza saplanma olasılığı taşımaktadır”

Profesör Ahmet Sözen, liderlere samimi ve cömert olmaları tavsiyesinde bulunuyor ve çözüm yönünde çaba sarfedilmesini salık veriyor:

"Mont Pelerin'in başarıya ulaşması için tarafların genel anlamda şu felsefeyi taşımaları lazım; Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafına, Kıbrıs Rum tarafı da Kıbrıs Türk tarafına karşı, klasik maksimalist pazarlık tekniğini bir tarafa bırakıp, cömert davranmalı. İki taraf da müstakbel ortağına cömert olmalı. Cömertlik her iki toplumun da aslında yabancılara karşı çok kullandığı bir özelliğidir; artık bu özelliği birbirlerine karşı da göstermeleri gerekir. Spesifik olarak müzakere konularından bahsedeceksek, Mont Pelerin'de iki taraf ilk bir iki günde, daha önce kapanmamış 4 müzakere başlığını çok açık bir al ver süreci ile ve de toprak ile garantiler konularını da dahil ederek kapatmaya çalışmalı.”

Sözen: "5'li konferans tarihi belirlenmeli, harita müzakere edilmeli”

Ahmet Sözen'e göre, müzakerelerin neticelenmesi için 5'li konferans tarihinin belirlenmesi gerekiyor. 17 aylık sürecin son aşamasında garantörler devletlerin de masada olacağı son hamle yapılmalı. Bunun yanı sıra toprak da haritalar üzerinde somut biçimde ele alınmalı.

Sözen şöyle konuşuyor: "Kıbrıs Rum tarafı garantörlerin de katılacağı son toplantı için gerçekçi bir tarihi kabul etmeli ve Kıbrıs Türk tarafı da sadece toprak kriterlerini değil, elle tutulur biçimde haritaları da görüşmeyi kabul etmeli. Eğer taraflar Mont Pelerin'e yukarıda tarif ettiğim ruhla gitmeyip hala elindeki kartları açmamaya diretirse, sonucun ne olabileceğini kestirmek zor olmayacaktır. 1968'de başlayan Kıbrıs müzakerelerinin tarihine bakmak bunu anlamak için yeterli olacaktır. Bakalım Akıncı ve Anastasiades Kıbrıs müzakere tarihindeki alışılagelmiş davranış biçimini kırabilecekler mi?”

Selim Sayarı

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle