KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Türk Lirası'nın döviz karşısında yüzde 80'e yakın değer kaybettiğini ve açlık sınırının 3 bin 100 TL'yi aştığını belirterek, "KESK olarak 4 kişilik bir ailenin zorunlu gıda, barınma, kira ihtiyaçlarını hesapladığımızda asgari ücretin açlık sınırının iki katına yani 6 bin 200 TL'ye yükseltilmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.
Milyonlarca asgari ücretli, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’ndan çıkacak kararı beklerken bir açıklama da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik'ten geldi. Bozgeyik, Türkiye'nin Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden biriyle karşı karşıya olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"1996-2001 krizlerinden sonra en fazla derinleşen ve giderek yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir süreçle karşı karşıyayız. Faiz indirim kararı ile birlikte dolar kurunda yükselmeler oldu ve Türk lirasında yüzde 75-80’e yakın değer kaybı yaşandı. Artan bu yoksulluk, geçinememe sorunu ve yine son bir ay içerisinde elektrik, doğalgaz ve temel gıda maddelerine gelen zamlarla birlikte hem biz kamu emekçileri açısından hem de asgari ücretli açısından geçinememe, barınamama sorunu ile karşı karşıyayız. Bugün Türkiye’de açlık sınırı 3 bin 100 TL’yi aştı. Yoksulluk sınırının ise 10 bin TL’ye yaklaştığı bir dönemde açlık sınırının altında çalışan on milyonlarca işçiden söz edebiliriz. KESK olarak 4 kişilik bir ailenin zorunlu gıda, barınma, kira ihtiyaçlarını da hesapladığımızda en az asgari ücretin açlık sınırının iki katına çıkarılması gerektiğini ifade edebilirim. KESK olarak uzun süredir hem asgari ücretin vergi dışında tutulması hem de vergi diliminin yüzde 15’te sabitlemesi talebimiz var. Açlık sınırı şu an 3 bin 100 TL. Asgari ücretin 6 bin 200 TL’ye yükseltilmesi gerekir."
"İzmir'de bölge mitingi yapılacak"
Asgari ücretin TÜİK'in verilere göre belirlenmesinin hata olacağını söyleyen Bozgeyik şöyle devam etti:
"Hem Cumhurbaşkanının açıklamaları hem de Bakan’ın 'Emekçileri enflasyona ezdirmeyeceğiz' yaklaşımlarına baktığımızda TÜİK verilerini esas aldıklarını görüyoruz. Örneğin bir önceki oturumda işveren sendikalarının genel sekreteri 'Biz TÜİK açıklamalarını esas alırız' dedi. Doğal olarak TÜİK’in rakamlarının gerçeği yansıtmadığını hepimiz biliyoruz. Bu rakamlar üzerinden belirleme yapılırsa bu işçiler açısından yine açlık sınırının altında bir ücrete denk gelecektir. O nedenle insan onuruna yaraşır bir seviyeye çekilmesi gerekiyor. Biz de var olan 2022 yılı bütçesinden kaynakların işçiden, emekçiden yana ayrılması için mücadele veriyoruz. Biz de ücretlerimizin yoksulluk sınırının üzerine çıkartılması yine 3600 ek gösterge, emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımızın durumlarının çözülmesi ve sözleşmeli istihdama son verilerek kadrolu istihdamın sağlanması noktasında mücadelemizi sürdürüyoruz. 18 Aralık'ta İzmir’de işsizliğe, yoksulluğa hem asgari ücretin insanca yaşanabilecek bir ücret seviyesine çıkartılması taleplerimizle birlikte bir bölge mitingi yapacağız." (ANKA)
