Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik, toplu sözleşmesi görüşmelerinin yapıldığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın önünde açıklama yaptı. Bozgeyik, "Gerçek yoksulluk sınırı olan ve 2024 Ocak ayı itibarıyla 40 bini aşacak yoksulluk sınırı üzerinden bizler en düşük kamu emekçisi maaşının 45 bin TL’ye; yine büyükşehirlerde 7 bin 500 TL’lik kira yardımıyla birlikte de 47 bin 500 TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Bugün henüz saati belli olmasa da bir belirsizlik olsa da kamu işveren heyeti bugün masaya, getireceği yeni rakamı, bu gerçek yoksulluk endekslerini baz alarak, güncelleyerek gelmelidir. Yoksa bugün de tiyatrocu arkadaşlardan özür dileyerek söylüyorum, bu orta oyununu devam ettirmenin hiçbir anlamı kalmamıştır" dedi.
Kamuda toplu sözleşme görüşmeleri sürerken; KESK, hükümetin zam teklifine bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde açıklama yaparak bir kez daha tepki gösterdi.
KESK Eş Başkanları Şükran Kablan ile Mehmet Bozgeyik’in yanı sıra basın açıklamasına Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut, CHP İşçi Sendikaları, STK ve Meslek Kuruluşlarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar da katılarak destek verdi. Bozgeyik, burada yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Bazı hukukçu, akademisyen arkadaşlarımız anayasasızlık rejimi, belirsizlik rejimi olarak ifade ediyorlar"
"Grev hakkımız, örgütlenme, düşünce ifade özgürlüğü, sendika seçme hakkı önündeki engellerin kaldırılması için hep birlikte mücadele ediyoruz. Ancak geldiğimiz noktada bir arpa boyu yol almış değiliz. Tabii ki bunun tek nedeni özellikle bu ucube, gerçek bir toplu sözleşme yasası içermeyen 4688 sayılı yasayı değiştirmede inat eden bir iktidarla karşı karşıyayız. Yıllardır söylüyoruz. Özellikle OHAL sürecinden bu yana KHK rejimiyle birlikte Türkiye’de bir belirsizlik rejimiyle karşı karşıyayız. Bazı hukukçu, akademisyen arkadaşlarımız anayasasızlık rejimi, belirsizlik rejimi olarak ifade ediyorlar. Gerçekten de bugün tam da yaşamış olduğumuz bu durum bir belirsizlik rejimidir.
"Öncelikli talebimiz grev hakki önündeki engellerin kaldırılmasıdır"
Bugün 1 Ağustos’tan bu yana yaşadığımız süreci kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında 1 Ağustos’tan bu yana devam eden sürece baktığımızda hem iktidar açısından hem de Memur Sen açısından bir meşruiyet sorunu olduğunu ve meşruiyetlerini orada oturtmaya çalıştıklarını görüyoruz. Çünkü bir demokratik, şeffaf, katılımcı bir süreçten bahsedemiyoruz. Adeta bir toplu sözleşme süreci varmış gibi, bir müzakere yürütülüyormuş gibi açıklamalar yapılıyor. Bu nedenle bu süreç başından beri demokratik olmayan bir yöntemle gelişiyor. Sadece toplu sözleşme masasında ifade edilen şeyler dışında milyonlarca kamu emekçisinin ve yine milyonlarca kamu emeklisinin, Türkiye kamuoyunun kapalı kapılar ardında yapılan gizli görüşmeler, Cumhurbaşkanı’nın, Cumhurbaşkanı yardımcısının devreye girdiği ve emekçilere bir rızanın dayatıldığı kemer sıkma politikalarının dayatılmaya çalışıldığı ve Memur Sen’in de buna ortak olduğu bir süreci kabul etmiyoruz. Öncelikli talebimiz bu yasanın değiştirilmesi, demokratikleştirilmesi, grev hakkı önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
"İktidar, Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu kendi enflasyon rakamlarına bile güvenmemekte, buna uygun adımlar atmamaktadır"
Bizlere önerilen rakamlara baktığımızda bizler ve emekliler açısından bir açlık ücretidir. Bunu kabul etmiyoruz. Zaten bu devletin kurumlarına halkımızın, emekçilerin, uluslararası kurumların güveni kalmadı. Artık ortada. Buna rağmen bu iktidar, Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu kendi enflasyon rakamlarına bile güvenmemekte, buna uygun adımlar atmamaktadır. O nedenle biz başından beri gerçek enflasyon rakamlarının, gerçek yoksulluk sınırının baz alınarak ücretlerimizin belirlenmesini, sosyal haklarımızın da bu oranda artırılmasını talep ediyoruz.
" Bizler en düşük kamu emekçisinin maaşının 45 bin TL olmasını talep ediyoruz"
Gerçek yoksulluk sınırı olan ve 2024 Ocak ayı itibarıyla 40 bini aşacak yoksulluk sınırı üzerinden bizler en düşük kamu emekçisi maaşının 45 bin TL’ye; yine büyükşehirlerde 7 bin 500 TL’lik kira yardımıyla birlikte de 47 bin 500 TL’ye çıkartılmasını talep ediyoruz. Bugün henüz saati belli olmasa da bir belirsizlik olsa da kamu işveren heyeti bugün masaya getireceği yeni rakamı, bu gerçek yoksulluk endekslerini baz alarak, güncelleyerek gelmelidir. Yoksa bugün de tiyatrocu arkadaşlardan özür dileyerek söylüyorum, bu orta oyununu devam ettirmenin hiçbir anlamı kalmamıştır. Bugün 2024 yılı için birer puan arttırdık, 2025 yılı için de birer puan arttırdık, sonrası için de sayın Cumhurbaşkanımızın da isteğiyle yüzde 2’lik yüzde 3’lük bir refah payıyla bizleri bu sürece ortak edemeyeceklerini buradan ifade ediyoruz." (ANKA)