-Kerbela şehitleri anıldı ANKARA (A.A) - 04.12.2011 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Cemevlerinin statüsü meselesini çözmenin çok kolay olduğunu belirterek, ''Ama istirham ediyorum, bu konular tarih boyunca siyasetin gündemi olmuş ve bu yüzden çok kan akmış. Bize düşen görev bunu siyasetin dışında ele alıp, gerçekten insan hakları bağlamında atılması gereken adımları el birliğiyle atmaktır'' dedi. Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonunca düzenlenen Muharrem matemi, Kerbela şehitlerini anma ve oruç açma programı Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, AK Parti Sivas milletvekili Ali Turan ve diğer davetlilerin katılımıyla Hacegan Sofrasında yapıldı. Dede Celal Abbas Bektaşoğlu'nun lokma duasıyla başlayan programın açılışında konuşan Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Cengiz Hortoğlu, her yıl Muharrem ayının 9. gününde Hz. Hüseyin'in Kerbela'da uğradığı zulmün yasını tuttuklarını söyledi. Bu nedenle matem orucu tutup, oruçlarını su içmeden açtıklarını anlatan Hortoğlu, ''Kerbela şehitlerini anmak ve onların acısını yaşamak sadece Alevilere özgü bir özellik olmasa gerektir. Kerbela hadisesi hem ehli sünnetin hem de ehli beyt kardeşlerimizin ortak acısıdır. Bize düşen, Kerbela'da yaşananların neresinde duracağımızın tercihini yapmak ve tarafımızı belli etmek olmalıdır. Yani Kerbela'da kaybetmiş olan Yezid mi yoksa Hz. Hüseyin mi? Gerçekte, Allah katında Hz. Hüseyin galip gelmiş, Yezit mahkum olmuştur'' diye konuştu. -''Cemevleri konusunda adım atılmasını bekliyoruz''- Alevi İslam inancı içinde perşembeyi cumaya bağlayan gece ''can''lar olarak cem yaptıklarını, semah döndüklerini dile getiren Hortoğlu, semahta amacın dönmek değil Allah'a yakınlaşmak olduğuna dikkati çekti. ''Alevi Çalıştayları Sonuç Bildirgesi''nde karara bağlanan Cem evlerinin diğer ibadet evlerine tanınan bazı haklardan yararlandırılması hususunda adımların atılmasını beklediklerini vurgulayan Hortoğlu, şöyle devam etti: ''Bununla beraber cemevlerinde hizmet yürüten manevi karar önderlerimizin ekonomik herhangi bir kaygı ve bir geçim derdi yaşamadan sadece hizmete odaklanmalarını sağlayacak bir ücret politikasının hayata geçirilmesi arzumuzdur. Bütün bunlar bugünün demokratik ortamında gerçekleşmesi çok zor olmayacak isteklerdir. Ayrıca inanç ve ifade özgürlüğünün kapsamının genişletildiği özgürlükçü bir anayasa hepimizin arzusudur.'' Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, bugün İslam tarihinin en acı olaylarından biri olan Kerbela vahşetinin 1372. yılı nedeniyle toplanıldığını hatırlatarak, Kerbela'nın tüm insan aleminin ortak mateminin adı olduğunun altını çizdi. Hz. Hüseyin'i ve mücadelesini anlamanın aslında dünü, bugünü, yarını anlamak ve anlamlandırmak olduğunu dile getiren Çelik, ''Hz. Hüseyin İslamın birlik ve beraberliği için zulme ve saltanata başkaldırının adıdır. Hz. Hüseyin, gaddarlığın en büyüğüyle imtihan edilmenin adıdır. Ne mutlu Kerbela çöllerinde İmam Hüseyin'in kaderini paylaşanlara. Ne mutlu Kerbela çöllerinde susuzluktan çatlayan dudaklarını şehadet şerbetiyle ıslatanlara. Onlar, Allah'ın emrine, Peygamberimizin emanetine ve Müslümanların kardeşliğine sahip çıkmak için hayatlarını feda ettiler'' ifadelerini kullandı. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dünya var oldukça Kerbela olayını unutmayacağız ama bizi ayrıştırmaya yönelik yeni Kerbelaların da yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Hz. Hüseyin'i andıkça ve anladıkça birbirimizin elini daha sıkı tutmalıyız. Birlik ve beraberliğimize pusu kuranlara fırsat vermemeli, bizi sevmeyenleri sevindirmemeliyiz. Kerbela'yı birlik ve beraberliğimizin sembolü olarak gelecek kuşaklara aktarmanın gayreti içinde olmalıyız. Çünkü biz aynı mazinin mirasçıları, aynı geleceğin kurucularıyız. Biz sevgi ve hoşgörüyle örülen çeşit çeşit motiflerle süslenen Anadolu kiliminin rengarenk desenleriyiz. Biz farklı farklı lezzetlerin bir araya gelip ortaya çıkardığı Anadolu'ya has bir lezzet olan ve kardeşliğimizi bir tas içinde sembolleştiren aşure gibiyiz. Alevisiyle, Sünnisiyle, Kürdüyle, Türküyle kısacası 74 milyon vatandaş büyük bir aileyiz ve etle tırnak gibiyiz. Hiçbir gücün bu birlikteliğimizi bozmasına müsaade etmedik ve bundan sonra da etmeyeceğiz. Unutmayınız ki bu milletin kaderi de birdir, kederi de birdir. Sorunlarımız yok mu? Elbette var ama sorunlarımızın çaresi de yine bizlerdedir.'' Sorunları çözmek için birçok çalıştay, toplantı, sempozyumlar yaptıklarını ve bunların neticesinde de önemli mesafeler katettiklerini anlatan Çelik, son dönemlerde yapılan Dersim tartışmalarını da bu sürecin bir parçası olarak gördüğünü belirtti. Çelik, ''Sorunlarımızla yüzleşmekten korkmamalıyız. Sorunlarıyla yüzleşemeyenler bu sorunların sancılarıyla yaşamak zorunda kalırlar'' dedi. Çok güzel raporlar hazırladıklarını, Madımak meselesini çözdüklerini, din kültürü ahlak bilgisi derslerinin müfredatına Alevilik'i koyduklarını hatırlatan Çelik, ''Cemevlerinin statüsü meselesini de çözmek çok kolay. Ama istirham ediyorum. Bu konular tarih boyunca siyasetin gündemi olmuş ve bu yüzden çok kan akmış. Bugün bize düşen görev bunu siyasetin dışında ele alıp, gerçekten insan hakları bağlamında atılması gereken adımları el birliğiyle çözmektir'' ifadelerini kullandı. -''Bir diriliş ve direniş ruhu''- Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da Kerbela'nın bitmeyen bir yas, bitmeyen bir diriliş ve direniş ruhu olduğunu dile getirdi. Zaferin İmam Hüseyin'in olduğunu söyleyen Yılmaz, ''Hak yolunda yürüyenler hiçbir zaman kaybetmez. İmam Hüseyin'in yolundan gidenlere selam olsun'' dedi. -''İnandığı davası uğruna hayatını feda etmekten çekinmedi''- Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da Muharrem ayının en önemli özelliğinin yüzyıllardır herkesin içinde bir acı olarak yaşayan Kerbela olayının yaşanması olduğunu dile getirdi. Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin davasını anlamanın Kerbela matemini yaşamak kadar önemli olduğuna işaret eden Bozdağ, O'nun anlayışının her zaman yaşayacağını ve O'na olan muhabbetin milyonlarca insanın gönlünde, bir sonraki nesle aktarılarak devam edeceğini ifade etti. Bozdağ, ''Hz. Hüseyin'e ilişkin kitapları ve yapılan değerlendirmeleri okuduğunuzda, benim bakış açımla, büyük bir dava adamını göreceksiniz. Hz. Hüseyin efendimiz dünyaya ve içindekilere değer vermiş olsaydı, emin olun, onların hepsi onun önüne serilebilirdi. Ama o inandığı davası uğruna bunların hepsini elinin tersiyle iterek hayatını feda etmekten çekinmemiştir'' ifadelerini kullandı. Muharrem ayının matem günü olarak anılmasının yanı sıra kapsamının gelecek zaman içerisinde Hz. Hüseyin'i anlamak ve anlatma adına genişletilmesinin yararlı olacağını dile getiren Bozdağ, bu konunun araştırılması, öğretilmesi ve tartışılmasının son derece önemli olduğunun altını çizdi. Sorunları konuşmak ve tartışmanın çözümü için daha kolay adımlar atılmasına vesile olacağını söyleyen Bozdağ, ''Umarım önümüzdeki zaman içerisinde bugün tartıştığımız pek çok sorunun çözümünü de birlikte hayata geçirme imkanını bulacağız. Bugün bu zemin açıktır ve ilk defa Türkiye'de bu konular tartışılıyor'' dedi. Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının bu sene bütün Türkiye'de Kerbela şehitlerini anma konusunda bir çalışma başlattığını da sözlerine ekledi. Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ da Türkiye'de ekonomi, demokrasi, insan hakları ve hukukta yol alınan mesafelere sonucunda bugün çok iyi bir noktaya gelindiğini ve artık farklılıkların zenginlik olarak görüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Boztuğ, etnik köken, ana dil, inanç farklılıklarını artık sözde değil özde zenginlik sayıp bu konuda adım atarak ve gelecek süreçte sivil demokratik bir anayasa sürecinde bunları hayata geçirerek Türkiye'nin birliğini daha da artırıcı günler geçirme temennisinde bulundu. Programda, Fevzi Soylu ve Hüseyin Delibaş tarafından mersiyeler de okundu. Bu esnada davetlilerden bazılarının duygulandıkları görüldü.