Ngugi, “Bu ucuz değil, yasa dışı bir içki de değil. Öyleyse neden benim eğlenceme ve yaşam tarzıma karışmak istiyorlar ki?” diye soruyor.
İçinde olduğumuz küçük barda, dört adam daha var. Her biri uzun masalardaki tahta iskemlelerde oturuyor.
Orta yaşlarda bir adam yalpalayarak bara giriyor. Arkadaşlarının yanına doğru adımlarken Kikuyu dilinde söylediği şarkıyla birlikte dans ediyor.
Birkaç dakika içinde de uyuklamaya başlıyor.
Saat sabahın 11’i. Yasalara göre bu barın altı saat daha açık kalması mümkün değil. Saat 23.00’te de kapanmalı.
Başkent Nairobi'den yaklaşık 70 km uzaklıktaki Muranga’ya bağlı Kanderendu köyündeki diğer üç küçük bar da insanların hizmetinde.
Başkan Yardımcısı Rigathi Gachagua’nın kızgınlığının merkezinde ise bu gibi yerler yatıyor. Gachagua, Ocak ayında her kasabada bar ve restoran sayısının yalnızca bir tane ile sınırlandırılması gerektiğini söyledi.
Ancak içki içen insanlar, bunun tüketimlerini durduracağı konusunda hemfikir değil.
Ngugi, “Bunun gibi küçük barlar kapatılırsa, ben de dahil pek çok insan nehir kenarına inip changaa (geleneksel bir bira) içmeye devam edecek” diyor.
Yasa dışı pek çok bira üreticisi changaa yapmak için nehir kenarlarında konumlandılar. Çünkü suya erişim kolay ve çoğu yerde de yetkililerin bu merdivenaltı mekanlara ulaşması bir hayli zor.
Orta Kenya bölgesi, hükümetin de uyarılarıyla alkol ve uyuşturucu bağımlılığı konusunda mücadele ediyor.
Yetkililer, bunu destekleyecek herhangi bir veri sağlamıyor. Ancak bir sorun olduğunu, bunun sorumlusunun da çok sayıda kayıt dışı bar ve pub ile birlikte ve ucuz, yasa dışı biralar olduğunu söylüyor.
Özellikle Orta Kenya'nın neden seçildiği de net değil ama bölgeye yapılan bir ziyaret, içki içilen yerlerde bir çoğalma olduğunu gösteriyor. Muranga kentindeki yetkililer barların yanı sıra tekel dükkanlarının Covid-19 pandemisinden bu yana katlanarak arttığını söylüyor.
‘Bir nesli yok ediyor’
BBC’ye söylenene göre, içki ruhsatı sahibi olmak Muranga’da en çok talep gören iş kolu.
Ruhsat verme sorumluluğu teknik olarak yerel yönetimlere ait. Ancak Başkan Yardımcısı Gachagua, merkezden gelmesi nedeniyle büyük bir nüfuza sahip.
Gachagua, “Yerel yönetimlerin, her büfeye, her pub’a veya restorana ruhsat vermenin makul bir şey olmadığı konusunda karar almak zorunda. Bu bütün bütün bir nesli yok ediyor ve doğru değil” dedi.
Rosemary Kimani, içki içmenin ne denli zararlar verebileceğini bizzat tecrübe etmiş biri.
Kimani, kocasını alkolizm nedeniyle kaybetmiş. Üç çocuğu da kendisi de bağımlılık konusunda mücadele veriyor.
58 yaşındaki Kimani, Kiunyu köyündeki evinde “Bu barlar ve bu nehir hepimizin sonu olacak” diyor .
1990'ların başında bir aile kurmak için oraya taşınan Kimani, “Kaçak bira fabrikalarını kontrol eden çeteler burayı ele geçirdiği için buradan su bile alamıyoruz” diye konuşuyor ve şöyle devam ediyor:
“Kiunyu'da kız arkadaşlarıyla veya aileleriyle pek fazla genç görmezsiniz. Tek yaptıkları uyanıp barlara gidip içki içmek.
“Kendi çocuklarımız eşlerini terk ettiyse, cinsel ilişki istemiyorsa ve bütün gün sadece içki içip uyuyorsa, nasıl torun sahibi olacağız?”
Kimani, merkezi hükümetin kısıtlama hamlesini destekleyenler arasında.
Merkezi hükümet, tüm mekanlarda içki satışının 17.00 ile gece yarısı arasında sınırlandırılmasını istiyor.
İçki satış ruhsatlarının kademeli olarak yenilenmediğine dair bazı kanıtlar söz konusu. Ancak içkili mekanlar topyekün kapatılmış değil.
Bar ve restoran sahipleri ise hükümetin işletmeleri hedef almasını yanlış bir öncelik olarak görüyor.
Bar İşletmeleri Derneği Genel Başkanı Simon Mwangi Njoroge, “Sorun barlarda ve publarda değil. Çünkü biz insanlara sosyal bir ortam sunuyoruz. Vergimizi ödüyoruz ve on binlerce istihdam sağlıyoruz” diyor.
Njoroge, yalnızca Orta Kenya bölgesinde 17 bin işletmede 100 bin kişinin çalıştığını belirtiyor.
Yerel sivil toplum kuruluşlarının ve kilisenin rehabilitasyon merkezleri kurmak gibi adımlar oldu. Ancak bu çabalar oldukça pahalı ve pek çok bağımlının da erişmesi de kolay değil.
Muranga kentinin sağlık sorumlusu Steven Kimani, kendilerinin alkolizm ve bunun olumsuz sosyal etkileri konusunda gerçekten mücadele etmek istediklerini söylüyor ancak ani tepkiler karşısında da dikkatli olmaları gerektiğini ifade ediyor:
“Sorunumuz yasal işletmelerle mi, yoksa yasa dışı içkilerle mi?”
Şu anda bölgesel hükümet tarafından finanse edilen herhangi bir rehabilitasyon merkezlerinin olmadığını vurgulayan Kimani, “Çünkü önceliğimiz bu değil. Yasa dışı içki satışını engellemeye odaklanıyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Barların kapatılmasıyla ilgili tartışma çok erken. İşletmeleri kapatırken hangi kriterleri uygulayacaksınız? Hangi verileri kullanacaksınız? Ortada hiçbir veri yok.”
Ulusal Uyuşturucu ve İçki Bağımlığı ile Mücadele Merkezi, şu anda veri toplama aşamasında. Ancak kurum, barların artış hızından ve yasa dışı içki satışından duyulan rahatsızlığı da dile getiriyor.
Uzmanlar, eğer bu konuda herhangi bir adım atılmazsa bir neslin tamamen yok olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Halihazırda bağımlı kişiler için değişimin hızlıca gelebileceğini söylemek çok zor.
Eşini kaybeden Rosemary Kimani, bu durumu “ulusal bir felaket” olarak nitelendiriyor.