Ekonomi

Kentsel dönüşümün bilançosu: 12 bin 500 bina yıkıldı

Yaklaşık 130 bin adet birimin risk tespiti yapıldı ve risk tespiti yapılan binalardan yaklaşık 12 bin 500'ü yıkıldı

01 Şubat 2015 10:26

Kentsel dönüşüme 2014 yılında 79 bin başvuru oldu ve bu kapsamda 250 milyon TL'nin üzerinde kira yardımı yapıldı. Yaklaşık 130 bin adet birimin risk tespiti yapıldı ve risk tespiti yapılan binalardan yaklaşık 12 bin 500'ü yıkıldı.

Kentsel Dönüşüm Derneği (KENTDER) yönetim kurulu başkanı Rıza Hüseyin Erkanlı, Kentsel Dönüşüm ile ilgili merak edilenleri ve derneğin faaliyetlerini anlattı. Kentsel Dönüşüm ile kaç bina yıkıldı, yıkılmayı bekleyen riskli alanların sayısı nedir, dönüşüm kapsamında karşılaşılan problemler neler?

Radikal’den Vildan Çiftsüren’e konuşan Rıza Hüseyin Erkanlı’nın röportajı:

 

Bize derneğinizden bahseder misiniz, hangi amaçla kuruldu ve Kentsel dönüşüme somut katkıları neler?

Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Derneği (KENTDER), 2013 yılında kentsel dönüşüm ve şehirciliğin gelişmesini ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla kurulmuştur. KENTDER Türkiye ’ de kentsel dönüşüm ve şehirciliğin her yönüyle gelişmesini sağlamak amacıyla, ulusal ve uluslararası konferans, eğitim faaliyetleri ve çalıştaylar düzenlemek, ortaya çıkan bilgileri raporlar hazırlayarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, inşaat ve inşaat malzemeleri sektörü, finans sektörü, gayrimenkul geliştiriciler, kat malikleri, sektörel odalar, üniversiteler ve tüm kamuoyuyla paylaşarak kentsel dönüşümün ve şehirciliğin çağdaş bir şekilde sürdürebilirliğini sağlamaya çalışmaktadır.

 

Derneğinizin vizyonlarından bir tanesi de dünyadaki çalışmaları takip ederek Türkiye’ye uyarlanabilecek modelleri tespit etmek… Bu kapsamda Türkiye’nin “Kentsel Dönüşüm” de model aldığı ülke ya da ülkeler var mı, varsa hangileri?

Kentsel dönüşüm ve şehircilik konularındaki çalışmaları ve gelişmeleri yakından takip ederek, Dünya örneklerini Türkiye gündemine taşımak ve Türkiye’ ye uyarlanabilecek modelleri tespit etmek olmazsa olmazlarımız arasında. Fransa, Belçika, İngiltere ve Almanya'da kentsel dönüşüm adına yapılmış ciddi çalışmalarımız mevcut.

 

Avrupa’nın birçok ülkesinde 100 yıllık evlerde insanların yaşadığını görmek mümkün, üstelik ilk günkü dokusu korunarak. Türkiye’de ise 30 yılını tamamlayan binalar “eski” ve çoğunlukla dönüştürülmesi gereken binalar kapsamında ele alınıyor. Bu noktada Türkiye’nin eksiklikleri neler?

Ülkemizin çok büyük bir alanı, yüzde 90'ı deprem kuşağı altında. Bunun yanı sıra inşaat tekniği bakımından geçmişte güzel yapılaşma olmamış. Türkiye'de inşaat projelerinde sürdürülebilirlik, Ar-Ge ve inovasyon kavramlarının öneminin daha yeni kavrandığı da bir gerçektir.

 

Yapıları yıkmadan güçlendirmek mümkün değil mi?

Evet mümkün. Ama tabii bunun için bir analizin yapılması gerekmektedir. Rapordan çıkacak sonuca ilişkin olarak karar verilebilir. Eğer bina riskli alanda değilse ya da insan yaşamını tehdit etmiyorsa binayı yıkmadan güçlendirmek mümkündür.

 

"Afet riski altındaki binaların dönüştürülmesi Yasası” olan 6306 sayılı yasadaki “afet” ibaresi sadece deprem riski altındaki yapıları mı kapsıyor?

Hayır, yapılacak olan analiz neticesinde eğer yapı, insan yaşamını tehdit ediyorsa yapılacak olan dönüşüm bu yasaya dâhil edilebilir. Ayrıca afet riski altındaki alanlar harici, ekonomik ömrünü tamamlamış yapılar da bu yasa kapsamına girmektedir.

 

İstanbul ’da yıkıma ilk olarak neden en merkezi yerlerden başlandı? (Kadıköy, Şişli, Fatih ilçeleri gibi…)

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarında en fazla riskli bina, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde tespit edildi. Kadıköy'de 20 bin 406'sı konut, bin 889'u iş yeri olmak üzere 22 bin 295 birimin risk altında olduğu belirlendi.

 

Dönüşüm kapsamında yeşil alanlar da yapılıyor mu? Yapılıyor ise ne kadarlık bir alan buna dâhil ediliyor?

Yeşil alanlar kentsel dönüşümün vazgeçilmez bir parçası. Fakat bu yıkılan bina bazından ziyade daha geniş bir ölçekte yani kent bazında düşünmek gerekiyor. Sağlıklı kentlerin nefes alabilmesi için yeşil alanların sadece yıkılan binalar ölçeğinde kent ölçeğinde düşünülerek inşa edilmeleri gerekmektedir. Bunun yanı sıra riskli alanlarda 15 dönüm ve üstü eşil alanlara ve donatılara yer bırakılmalıdır.

 

Gelelim istatistikî sorulara… Türkiye’de kentsel dönüşüm kapsamında; Kaç birim yıkıldı? Yıkılmayı bekleyen kaç birim var? Şu ana kadar dönüşümün ülkeye maliyeti ne oldu, totalde ne kadar olacağı öngörülüyor?

Kentsel dönüşüme 2014 yılında 79 bin başvuru oldu ve bu kapsamda 250 milyon TL’nin üzerinde kira yardımı yapıldı. 2014 yılında yaklaşık 130 bin adet birimin risk tespiti yapıldı ve risk tespiti yapılan binalardan yaklaşık 12 bin 500’ü yıkıldı. 6306 sayılı Kanun kapsamında 2014 yılı içerisinde idarelere toplamda 40 proje için 110 milyon TL kaynak aktarıldı. Bugüne dek toplam 152 adet Alan Resmi Gazete ’ de yayımlanarak” riskli alan” ilan edildi. Bu alanlarda 392 bin adet bağımsız birim bulunup yaklaşık 1 milyon 100 bin kişiyi kapsamakta. Riskli alan ilan edilmek üzere dosyası hazırlanan ve Bakanlıkta inceleme aşamasında olan 172 alan var. Kanun kapsamında, bu yıl Ekim 2014 yılı itibarıyla 37 ilde, 1 milyon 58 bin 172 kişinin yaşadığı 170 bin 728 yapıyı içeren 6 bin 939 hektar, riskli ilan edildi.

 

Kentsel dönüşüm çerçevesinde en çok karşılaşılan problemler neler, en büyük sorun olarak gördüğünüz noktalar neler?

Bazı kurumsal olmayan inşaat firmaları ile hukuksal olarak vatandaşlarımız sıkıntı yaşayabiliyor. Bununla birlikte belediyeler ve inşaat sektörü de bu konuda tam olarak bilgi sahibi değil. Tüm bu dinamikler sürecin oldukça ağır ve sıkıntılı ilerlemesine neden oluyor.

 

Mülkiyet hakkı konusunda karşılaşılan sorunlar neler, bu sorunların çözümünde nasıl bir yol izleniyor?

Maliklerden kayıp ya da iradesini –çok yaşlılar, hastalar, engellilerden oluşan dezavantajlı grup-kullanamayanlar varsa, diğer maliklerin aldığı kararlardan ya da bakanlığın riskli alan kararlarından olumsuz etkileniyorlar, kanun ya da yönetmelikler bu kişiler için bir çözüm öngörmemiş. Uygulamada bu kişiler diğer maliklerin veya müteahhitlerin insafına bırakılıyor. Dolayısıyla onların mağduriyetini giderecek bir fon olmalı ve bu kişiler haklarını mahkemenin ya da hazinenin atadığı 2 gün içinde atayacağı bir kayyım ya da vekilce temsil edilmeli ve ihtiyaçları bu fondan karşılanmalı.

 

Eski yasaya göre sadece bir kat malikinin yıkıma itiraz etmesi binanın yıkılmaması anlamına geliyordu, oysa yeni yasada 3’te 2’lik çoğunluk binanın yıkımı için yeterli. Bu noktada kat maliklerinin kendi aralarındaki anlaşmazlıklarda nasıl bir yol izleniyor?

Bazı malikler kötü niyetle, biraz da fazla kazanç elde etmek için yıkım ve yenileme istememekte, diğer komşularını mağdur etmekte, bu kişiler müzakere süreçlerini sabote etmekteler. Bu bakımdan süreçlerde hata yapmamak gerekir. Yoksa mahkeme kararı, işi erteleyebilir. Bunun yanısıra paya dönük anlaşmazlıklar fazla öne çıkıyor, bu da arsa paylarının adaletsiz olarak kurulduğu yönünde itirazları içeriyor. Bu durumda, payın düzeltilmesi davaları gündeme gelmektedir.

 

Kentsel dönüşüm projelerine bir anlamda “rant projesi” demek yanlış olur mu?

Türkiye'nin yüzde 90'ı deprem kuşağında. Ülkemizdeki yapılaşma tarihine bakıldığında yüksek kalite standardı hedefi ile yapılmış yapıların oldukça az olduğunu da bir gerçektir. Bu projenin de sadece rantsal dönüşüm olarak anılmasının büyük bir talihsizlik olarak yorumluyorum. Elbette bu projelerde rant olmazsa olmaz. Rant ayrıca kötü bir şey de değil. Önemli olan rantın nasıl paylaşılacağıdır.