Havaların ısınmasıyla Kırım-Kongo Karamalı Ateşi (KKKA) hastalığının taşıyıcısı ve bulaştırıcısı olan kenelerin aktif hale gelmesi sonucu, hastalığın Nisan-Eylül arasında etkin olabileceği belirtildi.
Yetkililer, bu dönemlerde riskli bölgelere gidenlerin koruyucu önlemlere uymasını tavsiye ederken, kene tutunan veya bulaşma yollarından birine maruz kalanların kendilerini on gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve belirtilerin ortaya çıkması halinde sağlık kuruluşuna müracaat etmeleri gerektiğine dikkati çekiyor.
Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürülüğünden aldığı bilgiye göre, sıcak hava ile KKKA hastalığının taşıyıcısı ve bulaştırıcısı kenelerin aktif hale gelmesi sonucu, hastalık Nisan-Eylül arasında etkinleşiyor.
KKKA Türkiye'de özellikle İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeyi, Karadeniz Bölgesi'nin güneyi ve Doğu Karadeniz Bölgesi'nin kuzeyinde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Hastalığın tedavisinde etkinliği henüz kanıtlanmamış bir ilacın bulunmaması ve aşının olmaması, hastalıktan korunmayı ve hayvanlarda kene mücadelesini çok önemli hale getiriyor.
Hastalıktan korunmak için yetkililer tarafından yapılan uyarılara mutlaka uyulması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Özellikle tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmesi, pantolon paçalarının çorapların içerisine sokulması ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetlerin tercih edilmesi öneriliyor.
Kene yönünden tarla, bağ, bahçe ve piknik alanları gibi riskli yerlerden dönüldüğünde, mekanda bulunan herkesin kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil vücudunda kene olup olmadığını kontrol etmesi, kene tutunmuşsa hiç vakit kaybetmeden, çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak çıkarılması gerekiyor. Kenenin çıkarıldıktan sonra, antiseptik bir solüsyon uygulanması, kişinin keneyi kendisinin çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurması gerekiyor. Kene ne kadar erken çıkarılırsa, hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağının unutulmaması gerekiyor.
-''KENE ÖLDÜRÜLMEMELİ''-
Vücuttan çıkarılan kenenin, içerisinde alkol, çamaşır suyu veya böcek öldürücü ilaç bulunan bir kavanoza atılarak öldürülmemesi şart koşuluyor.
Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabiliyor. Bu nedenle, hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerekiyor.
Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartılarıyla hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişilerin eldiven, maske önlük takma gibi korunma önlemlerini alması gerekliliğine işaret ediliyor.
Kene tutunan veya bulaşma yollarından birine maruz kalanların, kendilerini on gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerekiyor.
Hastalığa neden olan mikrobun taşıyıcısı ve bulaştırıcısı olan kenelerin, uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlar olduğu, vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan kenelerin kesinlikle çıplak elle öldürülmemesi ve patlatılmaması gerektiği vurgulanıyor.
-KENE SAYISI ARTTI
Ankara Üniversitesi (AÜ) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Karaer, ''Ankara'da geçen yıllarda bu zaman diliminde görülmeyen ve Türkiye'de Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı virüsü taşıdığı saptanan türden 3 ergin kenenin saptanmış olmasının, bu senenin hastalık adına daha korkunç boyutlarda seyredebileceğinin işareti'' olduğunu söyledi.
Hastalığın ilk saptandığı 2002 yılından bugüne kadar geçen 8 yıllık süreçte her yıl artan sayıda olmak üzere 4 bin 453 vaka ve 218 ölüm tespit edildiğini anlatan Karaer, ''Vaka ve ölümlerin yurt içinde dağılımı ilk yıllarda Kelkit vadisi ve civarıyla sınırlı olmasına karşın bugün 60'ın üzerinde ilde hastalığın yayıldığı Sağlık Bakanlığı verilerinden anlaşılmaktadır'' dedi.