Gündem

KCK: Ömer Güney hareketimize sızmaydı; Paris cinayetleriyle ilgili ses kayıtları nettir

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat: AKP de Cemaat de Paris cinayetlerinin içindedir ve bu plan uluslararası bir plandır. Türkiye, resmi devletiyle de paralel devletiyle de bu işin içindedir

22 Ocak 2014 11:21

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, Paris cinayetleri  ile ilgili değerlendirmede bulundu. "Fransa bu komployu gerçekleştirenleri biliyor. Fransa’nın bu güçleri bilmemesi mümkün değildir.  Fransız istihbaratının elinde bu bilgiler mevcuttur. Fakat Fransa’nın çıkarına gelmediği için, Türkiye’yle ilişkileriyle, Türkiye’ye dönük politikasıyla çeliştiği için bunu açıklamıyor" dedi. Bese Hozat, Paris Katliamıyla ilgili ortaya çıkan Ömer Güney’in ses kaydı ve MİT’e ait olduğu belirtilen belgeyle ilgili de, “AKP Paris katliamının dışında değildir. Ömer Güney’in ses kayıtları nettir. Ömer Güney hareketimize bir sızmaydı. AKP de Cemaat de bu işin içindedir ve bu plan uluslararası bir plandır. Türkiye, resmi devletiyle de paralel devletiyle de bu işin içindedir” ifadesini kullandı.

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, dün akşam Sterk Tv’de yayınlanan Özel Programda Paris Katliamı, katliamla ilgili ortaya çıkan son belge ve ses kaydı, AKP-Cemaat çatışması ve ‘lobi’ söylemine karşı tepkileri değerlendirdi.

Paris Katliamı ile ilgili olarak Bese Hozat, katliamın 9 Ekim komplosunun devamı niteliğinde bir komplo olduğunu belirtti. “Bu bir komplodur. Uluslararası güçlerin bir planıydı. Hareket olarak 9 Ekim komplosunun bir devamı olarak ele aldık. Bu komplonun açığa çıkması gerekiyor” diyen Hozat Fransa devletine çağrıda bulundu.

Bese Hozat'ın ANF’ye verdiği röportajın ilgili bölümü şöyle:

 

Fransa biliyor ama çıkarı için açıklamıyor

 

“Kürt Özgürlük Hareketi’ne, kadın özgürlük hareketine karşı bir katliamdır. Halkımız bir yıldır Fransa’yı katliamı açıklamaya çağıran eylemler yaptı. Şunun mesajını verdi, yıldönümünde halkımız; Fransa’nın kendisi sorumludur. Fransa bu komployu gerçekleştirenleri biliyor. Fransa’nın bu güçleri bilmemesi mümkün değildir.  Fransız istihbaratının elinde bu bilgiler mevcuttur. Fakat Fransa’nın çıkarına gelmediği için, Türkiye’yle ilişkileriyle, Türkiye’ye dönük politikasıyla çeliştiği için bunu açıklamıyor. Çıkarına uygun bulsa hemen katliamın bir hafta sonrasında açıklardı.

Fransa ve genel olarak Avrupa ülkelerinin Kürt sorununa yaklaşımları çok faydacıdır ve çıkarcıdır. Bu anlamda çıkarlarını zorlayacak Türkiye ile onları karşı karşıya getirecek veya bölge politikalarına zarar verecek bir duruma girmediler. Paris katliamında açıklamamalarının sebebi budur. Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istemiyorlar.

Bu konuda Fransa’yı buna zorlayacak ciddi bir mücadele lazım. Fransa’yı bunu açıklamaya çağırmak, halk olarak hareket olarak kadın hareketi olarak tüm demokratik kamuoyu olarak zorlamamız lazım. Bu komplonun üstü kapatılamaz üstü örtülemez.”

2013 yılının başından itibaren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la diyalogların başladığını da hatırlatan Hozat, Paris Katliamı’nın süreci hedefleyen bir darbe olduğunu belirti. “Bu diyalog sürecini ortadan kaldırma, kapsamlı bir savaşı geliştirme, bu sefer ciddi bir iç savaşı, Kürt-Türk savaşını yaratacak bir sürece evriltmeye dönük ciddi bir darbeydi” dedi.

 

Çözüm politikalarını destekleriz

 

Bese Hozat, AKP-Cemaat arasındaki iktidar kavgasını da değerlendirdi. PKK’nin bir tarafı tutacağı gibi bir değerlendirmenin PKK’ye hakaret olduğunu söyleyen Bese Hozat şu değerlendirmede bulundu:

“Biz her zaman şunu söyledik; Kürt sorununu siyasi yöntemlerle çözmek isteyen, ortaya proje koyan, bunun için samimi olan demokratik adımlar atan ve bunu anayasal bir prosedüre kavuşturacak, Kürt sorununu çözmek isteyen her gücü destekleriz. Yani onun çözüm projesini destekleriz. Daha önce de ANAP iktidardayken ve bu tür eğilimler gösterirken biz ona şans tanıdık. Yine Erbakan sürecinde de öyle oldu.

Ama maalesef çabalarımız hava da kalıyor bu yaklaşımlarımıza doğru bir cevap ve iyi niyetli bir yaklaşım göremiyoruz. AKP’de doğru bir yaklaşım ortaya çıkmıyor. AKP’nin bir çözüm politikası yoktur. Kürtleri hareketi bitirmek üzerinden Cemaatle birlikte bir strateji izlediler. Bir imha planı uyguladılar. O imha planı öyle bir duruma yol açtı ki AKP’de Cemaat de kendini devlet içinde iktidarlaştırdı. İktidarı paylaştılar. Yüzyıllık devlet geleneğini dini argümanları kullanarak, dini de sömürerek, suiistimal ederek yeni bir örtüye büründürerek yüzyıllık devlet geleneğini yeniden dizayn etmeye başladılar. Yeni bir siyasi üsluba kavuşturdular. Ama o inkârcı geleneği kendileri de sürdürdü.

Şimdi AKP’ye uluslararası bir müdahale oldu. Cemaat müdahalesi Gülen müdahalesi bir Amerikan müdahalesidir. 17 Aralık’ta uluslararası bir müdahale söz konusudur. Bir darbe girişimi söz konusudur. Bu objektif gerçekliktir.

 

AKP’ye operasyonun sebebi bölge siyaseti

 

AKP bir dönemden sonra uluslararası siyasetle uluslararası güçlerle çelişti. Amerikan siyasetiyle çelişti. Örneğin Suriye politikasından uzaklaştı, El Kaide’yi destekledi, El Kaide güçlendi. Şu anda Suriye’de temelde üç güç var. Suriye Rejimi, El Kaide ve Kürtlerdir. Şu anda Suriye’de Kürtlerin dışında muhalefet yoktur. El Kaide Muhalefetse zaten vahim bir durumdur.  El Kaide Türkiye’nin desteğiyle bu kadar büyüdü. Halklar açısından Kürtler açısından da ciddi bir tehlikedir.

Türkiye bu tavırlarında çok ısrar ettiği için Amerika rahatsız oluyor. AKP üzerindeki operasyonun temel sebebi bölgede izlediği siyasettir. Ayrıca AKP’nin önüne şöyle bir siyaset konuldu; “sen Kürt hareketini teslim alacaksın” denildi. AKP Kürt Özgürlük Hareketinin iradesini kırıp teslim alacaktı. Bunu da başaramadı. Halklar bu süreci sahiplendi, Önderliğimizin İmralı adasında ortaya koyduğu irade, çaba diyalog sürecini olgunlaştırdı, müzakere aşamasına getirdi. Bu anlamda o plan da boşa çıktı. Bölge politikasında da gittikçe ABD’den uzaklaştı.”

 

Türk devleti resmi ve paralel devletiyle Paris cinayetinin içindedir

 

Bese Hozat, Paris Katliamıyla ilgili ortaya çıkan Ömer Güney’in ses kaydı ve MİT’e ait olduğu belirtilen belgeyle ilgili de, “AKP Paris katliamının dışında değildir. Ömer Güney’in ses kayıtları nettir. Ömer Güney hareketimize bir sızmaydı. AKP de Cemaat de bu işin içindedir ve bu plan uluslararası bir plandır. Türkiye, resmi devletiyle de paralel devletiyle de bu işin içindedir” dedi.

MİT’in “haberimiz yok” anlamına gelen açıklamasına da “Bu nasıl oluyor, kendini dünyanın önde gelen İstihbarat teşkilatlarından diye lanse edeceksin. Türkiye ortasında katliam planları olacak ama senin haberin olmayacak! Bu mümkün değil” diyerek tepki gösteren Hozat AKP ve MİT’i açıklama yapmaya çağırdı:

 

MİT ve AKP açıklama yapmalı

 

“Bazıları MİT de homojen değil farklı güç odakları, farklı kesimler var diyor bunu demekle neyi kast ediyorlar bunu açık belirtsinler. Türkiye’de o kadar toplantı oldu. Bu toplantıların tutanaklarını açıklasınlar.  O toplantılarda ne tartışıldı bu açık ve nettir. MİT bunu biliyor, AKP bunu biliyor. Onlardan bağımsız gelişmedi. O zaman bunu açığa çıkaracaklar. Bu açıklamaların hepsi çok trajikomiktir. Kimseyi tatmin etmiyor, kimseyi de inandırmıyor. Ortada bu kadar veri bu kadar belge varken 11 yıllık bir iktidar sürecinde topyekûn bir imha konsepti uygulanmışken ve o konseptin tasfiye edilmesine dönük somut bir adım plan proje, yasa, anayasa ortada yokken kim buna inanır? Kimse inanmaz.

AKP ve MİT’in bunu açıklamaları gerekir. Cemaat de planlamada yer almıştır. Bunu aydınlatmak zorundadır. Herkes diyor ki Cemaat illegal bir örgütlenmedir o zaman resmi olan MİT’tir, devletin temel organları olarak bunların sorumlulukları var. Cemaat soykırım politikasını zaten devam ettiriyor. Kürt sorunun çözülmemesi için ve topyekûn bir katliamın olması için bile çaba sarf ediyor.”

 

'LOBİ' tartışmasına yanıt

 

“Ermeni halkının 1915 soykırımı gibi büyük soykırıma, katliamlara, sürgünlere baskılara maruz kalan bir halk olduğunu belirten Bese Hozat, atliama uğratılan diğer halkları da hatırlattı. “Yahudi halkının tarihi bir bakıma katliamlar tarihidir, Ermeni halkının tarihi, bir bakıma katliamlar tarihidir. Rumlar öyledir, Türkiye’de yaşayan onların dışında da Asuriler-Süryanilerin tarihi de katliam tarihidir. Bunun dışında yaşayan birçok halk var. Türkiye çok kimlikli, kültürlü bir coğrafya, Kürdistan tarihi de öyledir. Kürtlerin tarihi de katliamlar tarihidir. Bu anlamda, sürekli katliam gören, baskı ile ezilme ile yüz yüze olan halklarda bir psikoloji, refleks, hassasiyetler gelişiyor. Psikolojileri çok hassas oluyor, duyarlılıkları çok gelişkin oluyor. Yani bunlara kuşkusuz anlam veriyoruz, çünkü biz ezilen bir halk gerçekliğini ifade ediyoruz. Diğer halklar gibi, bizim üzerimizde de soykırım politikaları yıllardır, yüzyıllardır uygulanıyor. Son 20’nci yüzyılda, birçok katliamla yüz yüze kalan bir halk gerçekliğine sahibiz.