Gündem

Kavala, 3,5 yıldır tutuklu: Suç bulunamadı ama şimdi de torba “Gezi davası” başlıyor

17 Mayıs 2021 14:20

“Hükûmeti devirmeye teşebbüs” ve “anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” suçlarından 1 Kasım 2017’de tutuklanan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın cezaevine konulmasının üzerinden tam 3,5 yıl geçti.

Kavala, bu süreçte, her iki suçlamadan da tahliye edilmesine, hakkında bir kez beraat kararı verilmesine, AİHM kararına ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin uyarılarına rağmen özgürlüğüne kavuşamadı. Gezi eylemlerinin finansörü olduğu ve 15 Temmuz darbe girişiminde rol oynadığı gerekçeleriyle 3,5 yıl önce tutuklanan Kavala ile ilgili suçlamalar, aynı kanıtlar tekrarlanarak sürekli değiştirildi. Kavala, 15 Temmuz dosyasında ABD’li Henry Barkey’le telefonu aynı baz istasyonundan sinyal verdiği gerekçesiyle önce “anayasal düzeni devirmeye teşebbüsten” soruşturuldu. Bu dosyadan tahliye edilen Kavala, Gezi davasından beraat ettiği gün hiçbir yeni kanıt olmadan tutuklandı.  Bu suçlama için AİHM’nin “hak ihlali” kararı verdiği görülünce aynı kanıtlarla “casusluk” suçundan tutuklanan Kavala hakkında Barkey ile birlikte “casusluk yaptığı” iddiasıyla ve aynı kanıtlarla dava açıldı. Gezi davası da istinaf mahkemesinde bozulunca, iki dava birleştirildi ve bu dava torba davaya dönüştürüldü. Kavala, 21 Mayıs’ta hiçbir yeni delilin olmadığı ancak yeniden torba dava halinde görülecek Gezi davasında mahkeme karşısına çıkacak.

3,5 yılın özeti: “Aradığınız suç bulunamadı”

“Kavala’ya Özgürlük” başlığı ile yapılan duyuruda, Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden 3,5 yıl geçtiği anımsatılarak, şöyle denildi:

“Ülkemiz bir hukuk devletinde rastlanması mümkün olmayan ceza davalarının yaygınlaştığı olağanüstü bir süreçten geçiyor. Evrensel hukuk normlarına, hatta yürürlükteki yasalara, yerleşik yargı usullerine aykırı uygulamalar gündelik hale geldi. Osman Kavala’nın tutukluluk hikâyesi, yargının siyasallaşmasının ve siyaset tarafından kullanılmasının çarpıcı bir örneği. Cezalandırılmak istenen kişiye göre suç yaratma teşebbüsünün örneği. Sadece hukuk normlarının değil, mantık kurallarının da hiçe sayılarak delil yerine komplo teorileri kullanma faaliyetinin açık bir örneği. Kavala, 1 Kasım 2017 tarihinde “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı.

Önce tahliye sonra tutuklama

Gezi protestolarının planlayıcısı, yöneticisi ve finansörü olduğu iddiasıyla hükümeti devirmeye teşebbüs suçuyla yargılandığı dava beraat kararıyla sonuçlandı. Beraat kararından sonra serbest bırakılmadı, daha önce tahliye kararı verilmiş olan ikinci suçlamayla yeniden tutuklandı.

AİHM kararı sonrası “casusluk” suçlaması

Bu süreç içinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem hükümeti devirme hem de darbe teşebbüsüyle ilgili suçlamalar için makul şüphe uyandıracak delil olmadığına hükmetti, tutuklanmanın siyasi faktörlerle yetkinin kötüye kullanılması olduğu tespitini yaptı ve Kavala’nın derhal serbest bırakılması yönünde karar aldı. AİHM kararının etrafından dolanarak tutukluluğu devam ettirmek amacıyla üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328), ortaya çıkarıldı.

Gizli bilgi yok, casusluk iddiası var

Kavala hakkında hazırlanan ikinci iddianamede bu suçlama, casusluğun konusu olması gereken gizli bilginin ne olduğunu, kimden ve nasıl temin edildiğini anlatma ihtiyacı hissedilmeden yer aldı.

İddianamede, Kavala’nın Gülenci örgütün mahrem sorumlularıyla irtibat halinde olduğu, 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı, hatta darbe sonrası kurulacak hükümette yer alacakların koordinasyonu ile uğraştığı şeklinde akıl almaz suçlamalar da bulunuyordu.

“Yakın yerlerden” sinyal tek delil

İddianamede hem casusluk hem de 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek suçlamasına dayanak olarak, Kavala’nın darbe girişiminin arkasındaki dış güçlerin ajanı olmakla suçlanan Henri Barkey ile yoğun irtibat içinde olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayla ilgili kullanılan sözde delil, Kavala, Divan ve Hilton otelleri arasındaki çalışma ofisindeyken Barkey’in telefonunun yakın yerlerden sinyal vermiş olmasıydı; aynı baz istasyonundan sinyal çakışması dahi bulunmamıştı. Somut delil bulunmaması ise, ilişkinin çok gizli yürütülmüş olması ile açıklandı.

“Kavala’ya sorulmadı”

Osman Kavala, hükümeti devirmek, darbe teşebbüsünde bulunmak ve casusluk gibi çok ağır suçlamalarla yargılandığı davalarla ilgili olarak farklı tarihlerde tutuklanmış ve 3,5 yıldan fazla bir süre tutuklu kalmış olduğu sürecin hiçbir aşamasında, savcı tarafından sorgulanmadı.

Bütün bu yoğun delilsizlik durumuna karşın, Cumhurbaşkanı birkaç kez Kavala’nın suçlu olduğuna dair demeçler verdi, bunlardan birinde de Gezi davasında verilen beraat kararını eleştirerek, bunu Kavala’nın tahliyesini sağlamaya yönelik bir operasyon olarak niteledi.

Davalar birleşti

21 Mayıs’ta 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada, Kavala ile ilgili Gezi davasının, Çarşı grubu ile ilgili Gezi davasıyla birleştirilmesi, bunların da Kavala ile ilgili 15 Temmuz darbe girişimini desteklemek ve casusluk suçlamalarıyla ilgili davayla birleştirilmesi söz konusu. Böylece birbirlerinden farklı eylemler, birbirlerini tanımayan kişiler arasında ilişki kurulmaya çalışılacak. Ergenekon ve Balyoz davalarında gördüğümüz bu uygulama, siyasi davalarda algı yaratmaya yarayan elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkıyor. Daha bir süre Gezi protestolarının yargı aracılığıyla dış komplo olarak kriminalize edilmesi, siyasetin gündeminde yer almaya devam edecek ve bunun kanıtı olarak da Kavala’nın cezaevinde kalmasına gayret edilecek gibi görünüyor.

Kavala, nasıl cezaevinde tutuldu?

Açıklamada, Kavala’nın karşı karşıya kaldığı iddialar ve yaşanan gelişmelerin kronolojik özeti de sıralandı:

17 Ekim 2017: Osman Kavala gözaltına alındı.

1 Kasım 2017: Kavala “hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı.

24 Aralık 2018: TCK 309 ve TCK 312 ile ilgili soruşturma dosyaları ayrıldı.

19 Şubat 2019: Tutukluluk kararından 16 ay sonra TCK 312. madde yönünden Kavala hakkındaki ilk iddianame düzenlendi.

11 Ekim 2019: Kavala’nın TCK 309 ile ilgili suçlamadan tahliyesine karar verildi.

10 Aralık 2019: AİHM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği yönünde karar verdi.

18 Şubat 2020: TCK 312 ile ilgili dava beraat kararıyla sonuçlandı.

19 Şubat 2020: Kavala beraat kararından sonra serbest bırakılmadan TCK 309 ile ilgili suçlamadan yeniden tutuklandı.

9 Mart 2020: Kavala TCK 328. maddeden tutuklandı.

20 Mart 2020: Kavala TCK 309’dan ikinci kez tahliye edildi. TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasından tutukluluğu devam etti.

3 Eylül 2020: AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM kararının uygulanarak Kavala’nın derhal tahliye edilmesi yönünde karar verdi.

29 Eylül 2020: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM) Kavala’nın haksız tutukluluk başvurusunu görüşülme gündemine aldı. Aynı gün TCK 309 ve TCK 328 (casusluk) suçlamalarını içeren ikinci iddianamenin mahkemeye sunulması üzerine, AYM konunun görüşülmesini erteledi.

29 Eylül 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi konuyu görüştüğü ikinci toplantısında, AİHM kararının uygulanmaması halinde verilecek ara karar taslağının hazırlanması yönünde karar aldı.

3 Aralık 2020: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına ve AYM’nin daha fazla ertelemeden AİHM kararına uygun düşecek şekilde dosyayı görüşmesine dair ara kararını açıkladı.

15 Aralık 2020: AYM haksız tutukluk görüşmesini yeniden gündeme aldı ve dosyanın AYM Genel Kurulu’na iletilmesine karar verdi.

18 Aralık 2020: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada tutukluluğun devamı yönünde karar alındı. İkinci duruşma tarihi 5 Şubat olarak belirlendi.

29 Aralık 2020: AYM Kavala’nın tutukluluğunun hak ihlali olmadığını 7’ye karşı 8 oy çokluğuyla kabul etti. Gerekçeli kararda, tutukluluğun hak ihlali olduğu yönünde oy kullanan üyelerin çok güçlü bir biçimde ifade ettikleri karşı görüşler yer aldı.

22 Ocak 2021: İstinaf mahkemesi Gezi davasında verilen beraat kararını bozdu. Bu davayla ilgili dosyanın TCK 309 ve TCK 328 ile ilgili dava dosyalarıyla incelenmesini istedi.

28 Ocak 2021: Beraat kararının bozulması sonrasında, 30. Ağır Ceza Mahkemesi tensip zaptı düzenleyerek birleştirilen dosyalarla ilgili duruşmanın tarihini 21 Mayıs 2021 olarak belirledi.

5 Şubat 2021: 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam edilen duruşmada Mahkeme, Kavala’nın dava dosyasının 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görüşülecek olan TCK 312 ile ilgili Gezi Dosyası ile birleştirilmesine ve Kavala’nın TCK 328 ile ilgili casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluk halinin devamına karar verdi.

30 Nisan 2021: 30. Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluk değerlendirme incelemesinde 1’e karşı 2 oyla Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi.

12 Mayıs 2021: Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 12 Mayıs 2021 tarihli haftalık toplantısında Kavala davasına ilişkin görüşmesinde Türk yetkililerin ve mahkemelerin, AİHM kararını dikkate almadan sürdürülen tutukluluk durumunun sona ermesi için gerekli adımları atmamış olmasından duyulan büyük kaygıyı ifade etti. Komite, Konsey üyesi ülkeleri, Türk yetkilileriyle görüşmelerinde Kavala’nın sürmekte olan tutukluluğu ve bir an önce tahliyesi konusunu gündeme getirmeye davet etti. 21 Mayıs 2021 tarihinde 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılacak duruşmada Kavala’nın tutukluluk halinin yeniden değerlendirileceğine dikkat çekip yetkilileri Kavala’nın serbest bırakılması için gereken tüm adımları atmaya davet etti.

 

Torba “Gezi davası” başlıyor

İstinaf mahkemesi, Gezi davasında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını bozarak, davanın yeniden görülmesine karar verirken, davanın torba davaya dönüşmesinin de yolunu açtı. Mahkeme, firariler hakkındaki dosyanın ve Çarşı Grubu ile ilgili açılan, beraatle sonuçlanan davanın bozulması durumunda bir arada görülmesi gerektiğini belirtti. Bu karardan hemen sonra Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Taksim Gezi Parkı eylemleri sırasında hükümeti yıkmaya teşebbüs ettikleri iddiasıyla Beşiktaş Çarşı Grubu’na üye 35 kişi hakkında açılan ve beraatle sonuçlanan davada verilen kararı 6 yıl sonra bozdu. Daire, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davayla, bu dava arasında irtibat bulunduğunu belirterek, dosyaların birleştirilip birleştirilmeyeceğine bakılmadan karar verilmesini de hukuka aykırı buldu. Buna göre, dosya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeniden gönderilerek. Mahkeme, karara uyarsa, Gezi ana davasıyla, bu davanın birleştirilip birleştirilmeyeceğini İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne soracak. Mahkeme uygun görürse davalar birleşecek. Böylece, şimdiden iki ayrı dosyayla birleşen Gezi Davası, büyük bir torba davaya dönüşecek. Bu davanın sanığı 16 kişi ile Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala ile birlikte casusluk suçundan hakkında dava açılan Henry Barkey ve 35 Çarşı Grubu üyesi birlikte yargılanacak. 52 sanıktan oluşacak torba dava, Gezi olaylarının ana dosyası haline gelecek.

Gezi davasının yeniden görülmesine 21 Mayıs’ta başlanacak. Mahkemenin, bu duruşmada, daha önce birleştirme kararı verdiği dosyalarla birlikte, Çarşı dosyası ile ilgili kararını da açıklaması bekleniyor. Böylece torba yargılama da başlamış olacak.