28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesinde kaçakçılık yaparak geçimini sağlayan köylülerin savaş uçakları tarafından bombalanara öldürülmesinin üzerine Aydın'da 31 Aralık 2011 günü düzenlenen, İHD, BDP, ÖDP, EMEP ortak eylem düzenlenmişti. Eylemde atılan "Katil Erdoğan" sloganının ardından "Başbakana Hakaret" suçu ile tutuklanan 7 kişi çıkarıldıkları Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde beraat etti.
Radikal'de yayımlanan İsmail Saymaz'ın haberine göre Aydın 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nden Hakim Fethiye Bilici, gerekçe metninde, ‘Katil Erdoğan’ sloganın bir hakaret olmadığı, Başbakan’ın olayın çözülmesiyle ilgili sorumluluğunu vurguladığı belirtildi ve şöyle denildi: “[Uludere’deki] olayın aydınlatılarak faillerinin tespitinden sorumlu olduğunu, sanıkların da bu sorumluluğu hatırlatmak için bu sözü söylediklerini…”
Açıklamada ayrıca, ‘Katil’ ifadesinin, “sokaktaki sıradan bir vatandaş” için hakaret sayılabileceğini kaydededilirken, “Ancak seçilmişlerin daha toleranslı olmaları kendilerinden beklenir” denildi. Bilici, “Slogan her ne kadar kaba ve provokatif” olsa da eylemcilerin, “Uludere olgusuna dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettiklerini” vurguladı.
Bilici “Sanıkların bu sözleri, 35 köylünün öldürülmesinden duydukları öfke ve üzüntünün etkisiyle kapıldıkları infial ile söyledikleri, Başbakan’ın görevi gereği bu olaydan dolayı siyaseten sorumlu olduğu, zira Başbakan’ın terör nedeniyle yaşamını yitiren her vatandaştan sorumlu olduğu, bu olayın aydınlatılarak faillerinin tespitinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanının yetki ve sorumluluğu içinde olduğu, sanıkların da bu bilinç ve irade ile katılana bir tür sorumluluğunu hatırlatmak suretiyle göreve çağırma amacıyla bu sözü söyledikleri...” dedi
Bilici ayrıca, “Başbakanın sahip olduğu kudret, ayrıcalıklı hak ve yetkiler dikkate alındığında, bunlarla aynı orantılı olarak önemli ve geniş sorumlulukları yüklenmiş olduğu, bu sorumluluklar çerçevesinde kendisine yalnızca zararsız ve lehte eleştiriler değil, sırasında kırıcı, şoke eden yada rahatsız edici bilgi ve düşüncelerin de ifade edilebileceği, bunların demokratik toplumların vazgeçilmezleri olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereklerinden olduğu, üslubun iletişimin bir parçası olduğu ve ifadenin içeriği ile birlikte üslubun da korunması gerektiği, dava konusu ‘Katil Erdoğan’ sözünün kaba ve provokatif olduğu kabul edilse bile bunların kamuoyuna yansımış Uludere olayı olgusuna dayandığı, sanıkların bu olguya dayanan değer yargılarını bu şekilde keskin ve dikkat çekici bir dil kullanarak ifade ettikleri, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından beraatlerine karar verilmiştir” dedi.