Gündem

Kartal: Öcalan güven vermek için çekilmeyi takvimde öne aldı, sıralama değişti

Remzi Kartal: Barışın geleceğine inancım yüzde 99 değil, yüzde yüz

16 Nisan 2013 11:46

16 yıldır Avrupa’da yaşayan eski milletvekili ve Kongra-Gel (Halk Kongresi) Başkanı Remzi Kartal, çözüm sürecine ilişkin olarak, “Öcalan karşı tarafa güven vermek için sıralamayı değiştirdi, çekilmeyi bir adım öne aldı. Dört şehirde birer konferans düzenlememizi istiyor” dedi.

Radikal gazetesinden Ezgi Başaran, Remzi Kartal’la çözüm sürecini ve Abdullah Öcalan’ın ilettiği mesajları konuştu.

Kartal, Öcalan’ın MİT heyetiyle Eylül 2012’den itibaren görüşmeye başladığı ve bu süreçteki genel mutabakatın kendileriyle, Kandil ve BDP ile paylaştığını söyledi. Öcalan’ın el yazısıyla kaleme aldığı bu mutabakatların yapılan görüşmelerin, siyasi konuların özeti niteliğinde olduğunu söyledi. Kartal, bu belgelerin aynı zamanda devlete de bir özeti olduğunu dile getirdi.

Oslo görüşmelerinde her şeyin tartışıldığını belirten Kartal, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da sözlerine işaret ederek, şu anda yürütülen sürecin Oslo görüşmelerinin devamı olduğunu belirtti. Kartal şunları söyledi:

“Bu yeni belgelerin ana başlığı ‘Yeni Bir Toplumsal Sözleşmeye Doğru’. 2011’den sonraki (Oslo görüşmelerinin sonrası) süreci, Irak ve Suriye’deki durumu değerlendiriyor. Ortadoğu’daki gelişmelerin Türkiye’yi daha çok zorlayacağını, hükümetin Kürt sorununa yaklaşımını değiştirmediği takdirde Kürtlerin çözümü Türkiye dışında arayacağını ve bunun da tüm Türkiye halklarına kaybettireceğini anlatıyor. ‘Bunun yerine’ diyor, ‘Türk-Kürt ittifakı yapılmalı.’”

“Kürt-Türk ittifakı”yla ilgili Kartal, “Mezopotamya’da yaşayan tüm halkların eşitliği ve özgürlüğüne öncülük etmek demek. Yoksa bu sözden emperyal bir amaç güdüldüğü sakın zannedilmesin. Bu, Kürt hareketinin ideolojik felsefesine aykırıdır. Denilen şudur: Ortadoğu’da Kürt sorunu nedeniyle sıkıntı yaşayan bir Türkiye yerine, Kürtüyle barışan ve böylece demokratik, ekonomik ve uygarlık olarak büyüyen bir Türkiye istiyoruz. Ortadoğu’daki kan gölünü durduracak tek güç tüm etnik ve dini unsurlara eşit mesafede duran demokratik zihniyettir. Bu süreç aslında bu zihniyetin inşasıdır. Kürt-Türk ittifakını “Bu sefer de ikisi bir olup diğer halkları ezecekler” gibi yorumlamasın kimse. Kürtlerin özgür olması için Türkiye’nin, Türkiye’deki sistemin özgür olması gerektiğini anlatırken Ortadoğu halkları için de demokrasiden farklı bir şey istiyor olamayız. Kamuoyunda ortaya atılan Ermenilerin yahut Alevilerin dışlandığı iddiaları da tümüyle yanlıştır. 40 yıldır Abdullah Öcalan ayrım yapmaksızın herkes için eşitlik talep ediyor” dedi.

 

İmralı zabıtları

 

Milliyet gazetesinin yayımladığı “İmralı Zabıtları” haberine ilişkin görüşlerini de aktaran Kartal, bu zabıtların tam olarak Öcalan’ın sözlerini kapsamadığını belirtti. Kartal, “onun 40 yıldır söylediklerini unutup, bir görüşme notuna takılmak olmaz. Biraz insaf, merhamet lütfen!” dedi.

Abdullah Öcalan’ın 21 Mart’ta Nevruz’da okunan mesajının yıllardır konuşulup, tartışılan noktalar olduğunu belirten Remzi Kartal şunları söyledi:

“Mesela gönderdiği belgelerden bir tanesi barışın felsefesiyle ilgiliydi. Diğer bir belgede demokratik çözüm planının detayları var: Çatışmasızlık, Meclis’te komisyon kurulması, âkil insanlar heyetinin oluşması ve 4 bin köylünün boşaltılan köylerine dönmesi. Ve bu dönme sürecinde korucuları denetleyecek bir komisyon kurulması.” 

 

'Çekilme takvimde öne alındı'

 

Kartal, Başbakan Erdoğan’ın “Silahlı güçler Türkiye dışına çıkmadan süreç başlamaz” sözlerinin ardından Öcalan’ın çekilmeyi takvimde bir adım öne aldığını söyledi. Kartal, “… Bu konuda Öcalan’la bir mutabakat sağlanmış gibi görünüyor. Çünkü çekilmeyi takvimde bir adım öne aldı Öcalan. Daha önce geri çekilmeden önce yasalar değişsin diyordu, şimdi yol haritasındaki sıralamayı değiştirdi yani. Sırf karşı tarafa güven vermek için. Ki böylece anayasa yapımında adımlar atılabilsin. Oradaki tutumu da etnisiteye atıf bulunulmayan eşit yurttaşlık tanımının yer alması şeklinde. Bu bölgedeki tüm kültürlerin ancak böyle kimliklerini rahatça yaşayabileceğine inanıyor. Ve yine Avrupa yerel yönetimler sözleşmesini temel alarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesini istiyor” dedi.

“Türk ordusunu yenmek, devleti yıkmak için değil. Kendi varlığımızı, haklarımızı savunmak için silaha sarıldık” diyen Kartal, “Haklarımız verilse silahı ne yapalım, niye ihtiyaç duyalım?” dedi.

 

'Toplumu boğan bir başkanlık sistemine evet demeyiz'

 

Başkanlık sistemine karşı olmadıklarını belirten Kartal, “tek başına, egemen, toplumu boğan bir başkanlık sistemine Kürtler okey demez” şartını da vurguladı.

Kartal, başkanlık sistemine ilişkin şu görüşlerini dile getirdi:

“Genel olarak (heyetle) bu konuda bir tartışmanın yürütüldüğü anlaşılıyor. Ayrıca başkanlık da olabilir, niye olmasın. Başkanlık sisteminde denetim mekanizmaları son derece güçlüdür. Ama tek başına, egemen, toplumu boğan bir başkanlık sistemine Kürtler okey demez. Bu konuda Kürt hareketiyle ilgili yapılan değerlendirmeler haksız, insafsız, isabetsiz. 40 yıldır bu hareket politik, uyanık ve ahlaki bir toplum yaratılmasına çabalar. Şimdi yeni bir hegemonya yaratılmasında mı rol oynayacağız? Ki Öcalan açıkça söylüyor: ‘Biz yeni bir hegemonyaya izin vermeyiz.’”

 

'Öcalan 4 konferans düzenlenmesini istiyor'

 

Abdullah Öcalan’ın kendilerinden 4 konferans düzenlemelerini istediğini söyleyen Kartal, “Biri Ankara’da, biri Diyarbakır’da, biri Avrupa’da, diğeri de Hewler’de (Erbil). Ankara’daki konferansa tüm Türkiye’den bu işe kafa yormuş kimseler katılacak. Ermeniler, Asuriler, Türkler, Aleviler, emekçiler, kadın grupları herkes. Diyarbakır’daki HDK öncülüğünde yapılacak ve Türkiye’deki tüm Kürtler iştirak edecek. Hatta Kemal Burkay’dan Hizbullah’a kadar herkes gelip görüş bildirsin diyor Öcalan. Hewler’deki konferans Suriye, İran, Irak yani Ortadoğu’daki Kürtler için. PJAK ve PYD’nin dışında sivil toplum örgütleri de katılacak. Avrupa konferansı ise diyasporadaki Kürtlere ve Türklere yönelik. Bu konferans önerisiyle Öcalan’ın mücadeleyi geliştirme ve halka mal etme tarzını net biçimde görüyoruz. Türkiye kamuoyunun süreci içtenlikle benimsemesini bu yöntemlerle sağlamayı planlıyor. Bu bir siyasi partinin meselesi değil, Türkiye’nin meselesi. Halk, süreci ‘AKP-BDP bir araya geldi bir şeyler yapıyor’ diye algılamamalı” dedi.

Kartal sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her türlü fikir tartışılacak, barışın gerekliliği konuşulacak. Aslında konferans gibi değil de daimi bir platform olarak düşünün. Bir kerelik toplanmayacak, Kandil’in silahsızlanmasına yani normalleşme günlerine kadar bir araya gelecek. Ve her toplantıdan sonra raporlar hazırlanacak. “Bu raporları bana iletin” diyor Öcalan. Şimdi konferansların hazırlıklarına başladık. Devlet adımını attı, akil insanlar heyetini kurdu. Her şeyi devletten beklememek lazım değil mi? Biz de çalışacağız toplumu hazırlamak için.”

 

'Çözüm sürecine inancım yüzde 100'

 

Kartal sözlerini “Hiç olmadığım kadar umutluyum. Bu süreçte artık kimsenin masadan kalkamayacağını düşünüyorum. Çünkü kalkan kaybeder. Başkan ne diyor: Artık istesek de geri dönemeyiz. Yani bu kez farklı. O yüzden barışın geleceğine inancım yüzde 99 değil, yüzde yüz” diyerek sonlandırdı.