CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Erdoğan’ın cevaplaması istemi ile verdiği yazılı soru önergesinde, “Esasen Sabah-ATV grubuyla ilgili havuz olayının aktörleri, 2005’li yıllardan bu yana Hükümet ve Başbakan’ın özel himayesindedir“ dedi.
Kart ayrıca, “Başbakan’ın “iş takipçiliği ve ihale tevzii” yaptığını gösteren bulgular söz konusudur. Esasen, Sabah-ATV’nin Çalık grubuna satış süreci göz önüne alındığında, bu ilişkinin organize bir nitelik kazandığı ve Başbakan’ın bu basın grubunu adeta “özel müktesebatı” olarak gördüğünü dehşetle gözlemliyoruz” dedi.
Atilla Kart’ın Meclis başkanlığına sunduğu soru önergesi şöyle:
17 Aralık Yolsuzluk soruşturmasının ortaya çıkardığı en vahim olaylardan birisi de “Sabah-ATV” nin satışı sürecindeki havuz ilişkisidir. Başbakan’ın bizzat müdahil olduğu yolsuzluk ilişkisini, yasama denetimi sorumluluğu içinde dile getiren İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın mezkur önergesine getirilmek istenilen internet sansürü , olayı ve iddiayı daha da kritik bir hale getirmiştir.
Asgari demokrasi kültürü ve duyarlılığı olan bir toplumda, Hükümet’in istifasını gerektiren bu olayla ilgili iddia ve gelişmeleri , kararlılıkla gündemde tutmak ve sorgulamak zorunluluğu vardır. Öyle ki, bu konuları dolaylı olarak dile getirmek isteyen basın mensupları Başbakan tarafından azarlanmakta ve rencide edilmektedir. Soru soran gazeteciler ve gazete yönetimleri, Başbakan tarafından doğrudan hedef gösterilmektedir. Başbakan’ın ayırımcı üslubu nefret diline dönmüş, Devlet gücüyle basın organları tehdit edilir hale gelmiştir.
Esasen Sabah-ATV grubuyla ilgili havuz olayının aktörleri, 2005’li yıllardan bu yana Hükümet ve Başbakan’ın özel himayesindedir. Bu gruplar arasında Cengiz Grubu, Yasin El Kadı’lar, Tivnikli’ler, Çalık’lar, Topbaş’lar, Ağaoğulları öne çıkmaktadır.
Seydişehir Eti Alüminyum özelleştirmesindeki çıkar ilişkilerinin baş aktörlerinden olan Cengiz Grubu, 2013’lü yıllarda da yine aynı şekilde Başbakan’la “özel ve yakın ilişkiler” içindedir. Basına yansıyan bulgulara göre; Başbakan’ın oğluyla Cengiz Grubu doğrudan çıkar ilişkileri içinde olup, Devlet’ten ihale alan ve kamuoyunda bilinen sermaye gruplarına 100’er Milyon Dolar “salma” yoluyla havuz oluşturulduğu, Başbakan’ın “iş takipçiliği ve ihale tevzii” yaptığını gösteren bulgular söz konusudur. Esasen, Sabah-ATV’nin Çalık grubuna satış süreci göz önüne alındığında, bu ilişkinin organize bir nitelik kazandığı ve Başbakan’ın bu basın grubunu adeta “özel müktesebatı” olarak gördüğünü dehşetle gözlemliyoruz.
Başbakan’ın “ahlaki erezyona” dönüşen ve anayasal anlamda suç teşkil eden bu ilişkileri, demokratik zemin içinde elbette sorgulanacaktır. Başbakan, suç ilişkilerinin ve delillerin ortaya çıkmasının yarattığı panikle, toplumun her kesimini nüfuz suiistimali yoluyla tehdit eder hale gelmiştir.
Şimdiki hal ve ivedi kaydıyla soruyoruz;
(1) Çalık Grubunun ödeme şartlarını ihlal ettiği açıklık kazandığı halde, tazmin ve iadeye ilişkin hükümler neden uygulanmamaktadır? Halkbank ve Vakıfbank’ıtan alınan toplam 750 Milyon Dolar kredinin üzerine ayrıca 170 Milyon Dolar daha kredi alındığı yönündeki iddia ve bilgiler doğru mudur?
(2) Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına iş takipçiliği ve ihale tevzii yapmak yakışır mı?