Gündem

Karayılan: Paris zanlısı Ömer Güney'in PKK ile ilişkisi yok, sızdırılmış olabilir

Murat Karayılan, Paris'teki infazın zanlısı 'Ömer Güney'in PKK ile ilişkisi olmadığını, dışarıdan sızdırılmış olabileceğini' söyledi

22 Ocak 2013 15:47

 

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Paris Cumhuriyet Savcısı François Molins'in PKK'lı üç kadının infazının zanlısı olarak gösterdiği ve "iki senedir PKK üyesi" dediği Ömer Güney hakkında "Kesinlikle PKK’yle ve PKK yönetimiyle hiçbir ilişkisi yoktur" dedi. "Bir kişi PKK'ye 2 yılda öyle kolay kolay üye olamaz. Biz böyle bir kişiyi tanımıyoruz. Avrupa’daki yönetimimiz de tanımıyor" diyen Karayılan, "Mevcut bilgilere göre, bu kişinin dışarıdan sızdırılmış ve 2 yıldan beri çalıştırılan görevli bir kişi olma ihtimali yüksektir" dedi. 

Karayılan'ın Fırat Haber Ajansı'na verdiği söyleşinin ilgili kısmı şöyle: 

 

'Ömer Güney partimizin üyesi değil' 

 
"Şimdi biraz önce basında soruşturmayı yürüten Fransız savcının soruşturma hakkında yaptığı açıklamayı dinledik. Olayla ilgili olarak gözaltına alınan iki kişiden birisi olan Ömer Güney adındaki kişiden şüphelendikleri ve tutuklanmak üzere mahkemeye göndereceklerini açıkladılar. Sivas-Şarkışlalı olan bu kişi hakkında savcı bilgi verirken 2 yıldan beri PKK üyesi olduğunu belirtiyor. Öncelikle bu, çok baştan savma bir söz ve tespittir. Bir kişi PKK'ye 2 yılda öyle kolay kolay üye olamaz. PKK’nin Avrupa’da bu tarzda üye alma durumu yoktur. Bu bilgi yanlış bir bilgidir. Biz böyle bir kişiyi tanımıyoruz. Avrupa’daki yönetimimiz de tanımıyor. Ve hareketimizin bu isimde bir üyesi yoktur. Fakat Avrupa'daki Kürt kurum ve dernekleri topluma açık kurumlardır. Kürt, Türk, Arap ve her milletten kişiler bu kurumlar ortamına rahat gelip giderler. Bir kısmı Kürt derneklerinin yaptığı eylemlere destek amaçlı katılırlar. Avrupa'daki Kürt derneklerine ve değişik kurumlarına gelip gidenler PKK'li değildir. Hatta birçoğu sempatizan bile değildir. Bazıları dost olduğunu, Kürt mücadelesiyle dayanışma içinde olmak istediğini söyleyerek gelip gidiyor ve eylemlere de katılıyor."
"Yaptığımız ilk araştırmalara göre, Ömer Güney adındaki kişi de oradaki bir Kürt derneğine gidip gelen, zaman zaman bazı kitlesel-barışçıl eylemlere katılan bir kişidir. Bu düzeyde çok sayıda kişi bulunmaktadır, ancak bunlar partimizin üyesi değildirler. Henüz PKK sempatizanı bile sayılamayacak bir kişiye "üyedir" demek çok yanlıştır. Eğer kendisi böyle yanlış bir bilgi vermişse, o zaman kasıtlıdır ve daha fazla üzerinde durmak gerekmektedir. Bu yanlış bilgi Savcılığın yaptığı açıklamada ifade ettiği diğer detaylarla birlikte ele alındığında bu kişinin durumunun daha ciddi olduğu açığa çıkmaktadır. Askeri eğitim görmeyen bir kişinin bu kadar profesyonel bir cinayeti işlemesi mümkün değildir. Bu durumda ya söz konusu kişi oldukça eğitilmiş bir kişidir ya da cinayete katılan başka profesyonel kişiler vardır. Bu nedenle üzerinde iyi durmak ve olayın tüm boyutlarını açığa çıkarmak büyük önem taşımaktadır." 
 

'Dışarıdan sızdırılmış bir kişi olabilir' 

 
"Kesinlikle bu kişinin PKK’yle ve PKK yönetimiyle hiçbir ilişkisi yoktur. Mevcut bilgilere göre, bu kişinin dışarıdan sızdırılmış ve 2 yıldan beri çalıştırılan görevli bir kişi olma ihtimali yüksektir. Hareketimizin derin bir komployla karşı karşıya olduğu açıkça ortadadır. Hem simgeleşmiş bir yoldaşımızı ve yanındaki değerli 2 Kürt kadrosunu hunharca katletme, hem de iç çatışma görüntüsünü verdirerek hareketimizi hedef haline getirme senaryosunun tertiplendiği ihtimali çok yüksek bir olasılık olarak gündeme girmiştir. Eldeki bulgular bu yönlü önemli ipuçlarını sunmaktadır. Mevcut bilgilere göre bu kişinin hangi düzeyde olaya karışıp karışmadığı hakkında kesin bir şey belirtecek durumda değiliz ancak Fransız yargısından beklentimiz olayın peşini bırakmaması ve bu olayın arkasındaki güçleri açığa çıkarmasıdır."  
"Biz şimdiye kadar Türk devletinin lider kadrolarımızı tasfiye etmek amacıyla içimize gönderdiği ve gelip bir üye gibi katılım yapan onlarca kişiyi açığa çıkardık ve bunların bazılarını kamuoyuna da açıkladık. Türk devletinin dışarıdan yönelimlerle sonuç alamadığı için içeriye ajan sızdırarak sonuç alma taktiğini geliştirdiğini iyi biliyoruz. Şimdi bu konuda Türk devletinin böyle bir yönteminin olduğunu bilmek gerekiyor. Bunu dikkate almamız lazım. Bunları göz önünde bulundurarak Fransız yargısının ve savcısının yürüttüğü soruşturmanın sonuçlarının kesinleşmesini beklemek gerekiyor. En önemli nokta ise bu kişinin bağlantılarını açığa çıkarmak ve kimin yönlendirdiğini tespit etmektir. Bize göre, eğer bu kişi tetikçi olarak kullanılmış ise olayı kimin yaptığı ve yönlendirdiği hemen hemen kesindir."  
 

'İki ihtimal var' 

 
Karayılan, infaza dair iki ihtimali şöyle açıkladı: 
"Birinci ihtimal olarak; bilindiği gibi AKP hükümeti bir buçuk yıldan bu yana hareketimize karşı bir topyekun savaş sürdürmektedir. Bu topyekun savaş çerçevesinde hareketimizin lider kadrosunu tasfiye etme konseptini planladığını biliyoruz. Bu çerçevede ülke içerisinde girdiği birçok çabası boşa çıkarılmıştır. “Çok boyutlu entegre stratejisi”nden bahsediliyor ve bu stratejinin bir boyutu hareketin lider kadrosunu tasfiye etmektir. Bu yüzden çok yüksek bir olasılık, Paris Katliamı’nın mevcut hükümetin yürüttüğü “entegre stratejisi”nin bir parçası olarak gerçekleştirilmiş olması durumudur. Belki bu, son olarak İmralı’da başlatılan görüşmelerin açıklanmasının ardından verilmiş bir talimatla olmayabilir. Zaten böyle bir eylemi yapanların, bunun hazırlıklarını 1-2 haftada yapmaları çok zordur. Bu saldırı, en azından bir yıl öncesinden verilen karar ve hazırlık temelinde gerçekleştirilmiş bir saldırıdır. Yani hareketin Avrupa’daki lider kadrosunu tasfiye konsepti çerçevesinde önceden verilmiş bir karar olarak yapılmış bir saldırı olduğu ihtimali çok yüksek bir olasılıktır." 
"İkinci bir olasılık ise, NATO Gladiosu’nun Türk Gladiosu’yla birlikte bu saldırıyı gerçekleştirme ihtimalidir. Ki bu Gladio’nun Fransa ayağı da vardır. AKP’yi aşan ve “derin devlet” diye tanımlanan derin güçlerin Uluslararası Gladio’yla işbirliği içerisinde bu saldırıyı gerçekleştirmiş olma olasılığı da göz ardı edilemez. Her iki ihtimalde de Türk devletinin işin içinde olduğundan hiç bir kuşkumuz yoktur. Sadece mevcut hükümeti aşan ve derin devlet denilen Ergenekon’un mu, yoksa mevcut hükümetin bilgisi dahilinde gelişen Yeşil Ergenekon'un entegre stratejisi doğrultusunda mı gelişmiş bir saldırı olduğu durumu net değildir. Burada Yeşil Ergenekon ihtimali daha yüksek gözüküyor." 
 

İlgili Haberler