15 Temmuz Darbe Girişimi

Karar yazarı: Darbeyle hesaplaşma ayak oyunlarına kurban edilmemeli

"Kült örgütlerde tek bir lider vardır; ikinci adam, üçüncü adam diye birşey yoktur"

25 Temmuz 2016 15:54

Karar yazarı Galip Dalay, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak, "Bununla esaslı bir hesaplaşmanın yapılması gerekir. 15 Temmuz’un tarihsel anlamı ve siyasal mirası sadece o geceki yaşananlar üzerinden değil, sonrasındaki gelişmeler üzerinden şekillenecektir. Bu mirasın Türkiye siyasal tarihinden temiz bir sayfaya dönüştürülmesi, onun küçük ayak oyunlarına ve eski hesaplara kurban edilmemesiyle mümkündür" dedi.

Galip Dalay'ın, "Bu sürecin kirletilmemesi lazım" başlığıyla yayımlanan (25 Temmuz 2016) yazısı şöyle:

Türkiye, tarihi bir fırsat yakaladı. 15 Temmuz gecesi demokrasi tarihimizin hem kara hem de aydınlık bir gecesidir. Askerin millete silah doğrultması, milli iradenin tecelligahı parlamentonun bombalanması, darbeci zihniyetin hala aktif olması ve benzeri noktalar bu tarihi, demokrasi tarihimiz için kara bir gece kılmaktadır.

Buna karşın, demokrasinin toplumsal sahipliği, siyasetin ilkesel tutumu, demokrasiyi ayakta tutacak olan toplumsal ve siyasal zeminin zindeliğinin tescili bu geceyi demokrasi tarihimiz için aynı zamanda aydınlık bir gece yapmaktadır. Her şeyden önce, o gece, bütün kutuplaşma analizleri, ayrışma söylemlerine rağmen, Türkiye’nin millet olduğunu, hala millet kalabildiğini ortaya koydu. Siyasal kimlik, ideolojik farklılıklardan bağımsız olarak, demokrasi savunusu ve darbe reddiyesi bu milletin ortak bir paydası olduğuna şahit olduk.

Fakat 15 Temmuz’un tarihsel anlamı ve siyasal mirası bundan sonra yapılacaklar üzerinden anlam kazanacak. Bu bir milat olabilir. Devletin bağırsaklarını tamamıyla temizlemesi, FETÖ’cü kirden bütünüyle arınması için bir imkan. Bu süreç askeriyle başlasa da, askeriye yoğunlaşsa da askeriyeyle sınırlı kalmamalıdır. Örgüt, sivil ve askeri bileşenleriyle yekpare bir yapıdır. Fethullah Gülen de bu yapıya tamamıyla hakim, dolayısıyla her hareketinden sorumludur. Türkiye ve dünyadaki daha önceki darbelerle karşılaştırıldığında, bu darbe girişiminin bilinen askeri bir simasının olmaması da Gülen örgütünün yapısıyla ilişkilidir. Çünkü bu tür mesiyanik, kült örgütlerde tek bir lider vardır; ikinci adam, üçüncü adam diye birşey yoktur. Bu nedenle operasyonel komutadan bağımsız olarak, bu darbe girişiminin ana sorumlusu ve başı bizzatihi Fethullah Gülen’dir.

Bunun yanısıra, Gülen Örgütü’nün 7 Şubat MİT Müsteşarı’na yaptığı operasyondan bugüne kadar gelinen sürede ortaya çıkan belge, bilgi ve döküman bu yapının emir-komuta zinciri konusunda kompleks bir resim ortaya çıkardı. Polis imamının bir esnaf olduğunu gördük. Yine görüntüde sadece öğretmen olan birinin devletin hangi kudretli birimlerine vaziyet ettiği ortaya çıktı. Bu örgütün operasyonlarının bir çoğunu kurumlararası bir eşgüdümle ortaya koyduğuna şahit olduk. Özellikle yargı-polis-medya ayağının ne kadar yakın çalıştığını son birkaç yılın deneyimleriyle açık bir şekilde müşahade ettik. Şimdi de askerin sivil alanla girift ilişkilerinin detaylarına vakıf oluyoruz. Bu nedenle, bu örgüt analizlerindeki sivil kanat, askeri kanat ayrımı sunidir. Karşımızda, son derece katı örgüt disiplinine sahip, çelik bir dikey hiyerarşi üzerine inşa edilmiş yekpare bir yapı var.

Örgütün bu şekildeki hiyerarşik yapısı dikkate alındığından, bu arınma sürecinin sivil alana uzanması, orada da kapsamlı bir temizliğe yol açması kaçınılmaz, hatta elzemdir. Çünkü şunu iyi biliyoruz her kurumun imamı, her kurumun organizasyonel yapısı sadece o kurum içindekiler tarafından oluşmuyor. Yukarıda da belirttiğim üzere, bir öğretmen veya esnafın pekala emniyet, askeriye veyahut başka kritik bir kurumun imamı veya o kurumdan sorumlu olabildiğini biliyoruz. Dolayısıyla, asker ile sivil, devlet ile özel arasındaki mesafenin son derece silik, geçişkenliklerin son derece yoğun olduğu bir örgütsel yapıdan bahsediyoruz.

Bu hesaplaşma yapılırken bir noktanın özellikle akılda tutulması gerekir. Bu sürecin her aşamasında siyasal fırsatçılık ve bürokratik küçük oyunlardan kaçınılması elzemdir. Bu süreç ve darbe karşıtı seferberlik hali muazzam bir siyasal enerjiyi açığa çıkardı. Bu bazılarının iştahlarını kabartabilir. Eski hesaplarını görmek için bunu bir imkan olarak değerlendirilebilirler. Böylesi meşru bir zeminin bu şekildeki küçük hesaplar için kullanılması, bu süreci lekeler. Böylesi davranışlar, bu kadar haklı, bu kadar güçlü, bu kadar meşru bir zemine oturan arınma veya restorasyon sürecini kirletir.

FETÖ’cü yapılanma, bu hayalet, ilk defa bu açıklıkta suçüstü yakalandı. İlk defa ahlak haline getirdikleri ‘tedbir’ isimli takiyeleriyle gerçek yüzlerini ve mahiyetlerini gizleyemeyecek durumdalar. Bu örgüt bir bütün olarak Türkiye’nin kamusal vicdanında mahkum olmuş durumda. Kılıfına veya kitabına uydurma konusunda ihtisas yapmış olmalarına rağmen, bu son suçlarını, katliamcılıklarını ve darbeciliklerini bir kılıfa veya kitaba uyduramıyorlar. Zihnini ve vicdanını örgütün iç mantık örgüsüne, teolojik sapkınlığına veya ahlak algısına teslim etmemiş herkesin artık gördüğü, bildiği ve tanıdığı bir kirli yapı var karşımızda.

Bununla esaslı bir hesaplaşmanın yapılması gerekir. Yukarıda da belirttiğim gibi 15 Temmuz’un tarihsel anlamı ve siyasal mirası sadece o geceki yaşananlar üzerinden değil, sonrasındaki gelişmeler üzerinden şekillenecektir. Bu mirasın Türkiye siyasal tarihinden temiz bir sayfaya dönüştürülmesi, onun küçük ayak oyunlarına ve eski hesaplara kurban edilmemesiyle mümkündür.