Akyol, yazısında "Ahmet Altan dört yıl yedi aydır tutuklu… Düz bir tutukluluk da değil… Altan önce darbeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi! Yargıtay’ın bozması üzerine Fetö örgütüne bilerek yardım suçundan mahkumiyet ve aynı zamanda tahliye kararı verildi. Fakat bizde yargı öyle bir 'tutuklama aktivizmine' sahiptir ki, savcının itirazıyla Altan tekrar tutuklandı. (13 Kasım 2019) Ve aradan bir buçuk yıl geçtikten sonra, dün AİHM özetle 'başlangıçtaki tutuklanması bile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır' diye karar verdi! Tabii dosya AİHM’den önce bizim Anayasa Mahkemesi’nden geçti. Anayasa Mahkemesi’nde de bizdeki hukukla evrensel hukuk arasındaki fark ortaya çıktı. 16 üyeden oluşan Genel Kurul’da 11 üye Altan’ın tutukluluğunun 'hak ihlali olmadığına' karar vererek başvurusunu reddetti... İktidarın zaman zaman dile getirdiği 'AİHM kararları bizi bağlamaz' yahut 'AYM yetki gaspı yaptı' şeklindeki beyanların evrensel hukuka aykırı olduğu açıktır" görüşünü savundu.
Akyol, şöyle devam etti:
"Anayasa’nın evrensel hukuku üstün tutan 90. Maddesine de kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırıdır. Halbuki iktidar yıllar önceki hükümet programlarında aynen şöyle diyordu: 'Ülkemizin hukukunu evrensel hukuk ilkelerine uygun hale getirmek, temel hak ve özgürlükler rejimini evrensel standartlara çıkarmak, ülkemizi gerçek anlamda bir hukuk devleti yapmak…'
Reformlar da bu yöndeydi… 2011 seçimlerinde zafer kazandıktan sonra 'evrensel hukuk' referansları geriledi, nadirat haline geldi. Fakat Türkiye’nin huzuru, iktisadi kalkınması ve geleceği evrensel hukuk devleti normlarını, evrensel hak ve özgürlükleri gerçekleştirmeye bağlıdır. Kim gücü ele geçirse öbürünün boğazına sıkması, neticede, milletçe mecalimizi düşürüyor. İşte Uzak doğu performansını gösteremedik."
TIKLAYIN - AİHM, Ahmet Altan dosyasında Türkiye’nin hak ihlali yaptığına hükmetti: Altan davasında gözler şimdi Yargıtay’da