Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, kritik konularda üç gün susmanın, yetmezse 10 gün susmanın siyasetin kuralı olduğunu belirterek, "Belki o arada Sedat Peker de susturulur. Belki söylenenler unutulur. Türkiye burası, belli mi olur, belki o arada sansasyonel başka bir olay vuku bulur. Milli takım Avrupa Kupası’nda sıfır çeker, Amerika ile Afganistan’da uzlaşma olur, bir sergerde HDP’li bir genç kızı katleder, peşinden HDP’nin kapatılması gündeme gelir, Marmara’yı müsilaj basar, deprem sarsar İstanbul’u, döviz yeniden fırlar yukarı doğru, Saadet’e kumpas kurulur, Kanal İstanbul bir kere daha gündeme getirilir, ballı ihalelerin müteahhitlerinin haberleri taa Azerbaycan’dan girer gündeme, birkaç yönetim kurulu üyeliğinden maaş alan korunmuş bürokrat ya da açıkta kalmış siyasetçi haberleri girer çıkar gündeme vs. vs.
Kontrol altındaki medya ne güne duruyor, böyle zamanlarda tüm bu trafik içinde özel operasyonlarla vücut bulmuş medyanın unutturma gibi bir misyonu da mevcuttur." diye yazdı.
Gerçeğin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu olduğuna vurgu yapan Taşgetiren, "Bir gün, gücün kaybedilmeye başlandığının hissedildiği bir gün yol boyu birlikte iş tutanlar birbirine suç atma yarışına girmiyorlar mı?
Bakın işte Amerika’da dosya tutuluyor, başka merkezlerde dosya tutuluyor, kimin dosyası ne zaman açılacak bilinmez ki. Dünya böyle bir dünya oldu.
İşin esası temiz kalmak. Dosyanız oluştu mu, rahat uyuyamazsınız. Susmak bir yöntemdir ama, görüyorsunuz ki, süreç bir şekilde konuşmaya mecbur ediyor herkesi." ifadelerini kullandı.
Yazının tamamı için tıklayın...