Karar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, İbrahim Kiras, "Muhalefeti parçalamak veya koalisyona yeni ortaklar ekleyerek seçim kazanmanın yolunu bulmayı umuyorlar" düşüncesini dile getirdi.
Kiras, "Seçimin üzerinden henüz iki yıl geçti, bir sonraki seçime daha üç yıl var. Ama sanki yarın seçim olacakmış gibi bir hava esiyor memlekette. Yalnızca bu değil, 'siyaset normalleri'ne uymayan başka bir tablo daha göze çarpıyor: Normal şartlar altında muhalefet iktidarın yaptıklarıyla uğraşır, eleştirir, yol gösterir. Bizde iktidar bunları muhalefete karşı yapıyor. 'Normal şartlarda' kendi işine odaklanması, ülkenin sorunlarıyla uğraşması, elindeki ajandayı uygulamaya çalışması, millete verdiği sözleri yerine getirmek için çabalaması gereken iktidar partileri daha ziyade 'muhalefete muhalefet etmekle' meşgul görünüyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Kiras, "Ne var ki belirli bir süredir uygulanan ve bir yere kadar sonuç da veren bu stratejinin ilânihaye fayda sağlamasını beklemek şartları fazla zorlamak olur. Ülkenin onca büyük meselesi giderek içinden çıkılmaz noktaya doğru ilerlerken, sürekli muhalefete muhalefet ederek toplumdan destek bulabilmek kolay değil artık. İktidar partilerinin tabanının bile tamamını değil, ancak dar bir kesimini motive edebilecek siyasi söylemle yürünecek yol çok uzun olamaz." görüşünü savundu.
Kiras, "Geçmişte kimlik siyaseti değil hizmet siyaseti yapmakla övünen bir partinin şimdilerde bütün siyasi stratejisini kimlik sembolleri ve ideolojik değerler üzerinden sürdürmeye mecbur kalışındaki trajedi bir yana, kimlik siyasetinin alıcı kitlesinin hiçbir zaman çok geniş olmadığı ortada. Bu çerçevede, Türkiye’nin muhafazakâr/milliyetçi/dindar toplum kesimlerinin neredeyse rüyası durumundaki Ayasofya konusunda dahi beklenen ölçüde bir heyecanın üretilememiş olması dikkate değer olmalı." yorumunu yaptı.
Kiras, "Öyle anlaşılıyor ki iktidar partileri durumun vahametinin farkındalar ve buradan bir çıkış arıyorlar. Ancak akla gelen çare sorunları çözmek ve vatandaşın desteğini sağlamaya yönelik değil. Çare olarak düşünülen şey muhalefeti parçalamak veya koalisyona yeni ortaklar eklemek. Böylece bir kere daha seçim kazanmanın yolunu bulmayı umuyorlar. Ne var ki Akşener’e 'yuvaya dön' çağrısı yapmakla veya İnce’nin CHP oylarını bölmesini beklemekle elde edilmesi arzulanan sonucun matematik karşılığının olmadığını görmüyorlar. Belki de görmek istemiyorlar." ifadesini kullandı.
Kiras yazısında şunları kaydetti:
"Erdoğan ilk defa böyle bir durumla karşılaştığı için ne yapacağını bilmiyor olabilir ama ortağı Bahçeli böylesi krizler konusunda tecrübeli bir siyasetçi. MHP lideri 1999’da ANAP ve DSP ile gerçekleştirdiği ilk koalisyon deneyiminde de hem bir ekonomik krizle hem de bir doğal afetle karşılaşmış ve bu iki sürecin yönetilmesinde gösterilen zaaf yüzünden çok ciddi bir oy kaybına uğramıştı. Hatta 2002 seçimi sonrasında iş başına gelecek olan AK Parti iktidarlarının da önünü açan Anasol-M hükümetinin başarısızlığıydı."
Yazının devamı için tıklayın