Gündem

Karakola sığınan Emine Bulut'u "herhangi bir risk görmeyip" gönderen polis amirinin ifadesiyle tutanaklar arasında çelişki var

Karakoldaki dört polis hakkında soruşturma başlatıldı

09 Ocak 2020 11:21

Emine Bulut’un, boşandığı erkek Fedai Varan tarafından öldürülmeden dört saat önce sığındığı karakoldaki şüpheli dört polis hakkında soruşturma başlatıldı. Bulut karakoldan çıktıktan sonra tutanak hazırlayan polis amirinin, “6284 Sayılı Kanun kapsamında herhangi bir risk görmediği” ve bu yüzden “tedbir almadığı” ortaya çıktı. Polis amirinin ifadesiyle karakol tutanağı arasında çelişkiler bulunurken, soruşturma geçiren polislerin ifadesi de savcılık yerine emniyet tarafından alındı. Polisler ifadelerinde adeta Emine Bulut’u suçladı.

 

Emine Bulut’un, 18 Ağustos 2019 günü Kırıkkale’de boşandığı Fedai Varan tarafından öldürülmesinin üzerinden beş ay geçti. Varan’a, 21 Ekim 2019 tarihinde Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası verilmişti. Cumhuriyet savcısı da dahil olmak üzere, katılan aile vekilleri ve sanık müdafii, karara karşı istinaf başvurusunda bulundu. Dosya henüz istinaf aşamasında.

Karar duruşmasının görüldüğü gün, Emine Bulut’un öldürülmeden 4 saat önce Varan’dan kaçarak sığındığı Cumhuriyet Polis Merkezi’nde hazırlanan tutanakta imzası olan 4 polis hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Gazete Karınca'dan Sibel Yükler'in haberi aynen şöyle:

Tutanak cinayetten sonra mı hazırlandı?

Cinayetin Emine Bulut’un karakoldan ayrıldıktan sonra işlendiği ve 6284 Sayılı Kanuna uyulmayarak koruyucu tedbirler alınmadığı belirtilen suç duyurusunda, Bulut’un 29 dakika karakolda kaldığına, ancak tutanağın karakoldan çıktıktan 10 dakika sonra hazırlandığına yer verildi. Bulut’un imzasının olmadığı tutanağın cinayetten sonra hazırlanmış olabileceğine dair şüphelere dikkat çekilen suç duyurusuna, dava dosyasında yer alan, 22 Ağustos tarihli “CD izleme tutanağı”ndaki kamera kayıtlarının çözümü de eklendi.

İfadeleri savcılık değil, emniyet aldı

Edinilen bilgilere göre, Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan suç duyurusu sonrası Cumhuriyet Polis Merkezi’nde görevli 1 amir, şüpheli 4 polis hakkında “görevi kötüye kullanma” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında, olay günü karakolda olmayan 1 komiser yardımcısı da tanık sıfatıyla yer aldı. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı, 24 Ekim 2019 tarihinde Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube’ye yazdığı talimatta, polislerin ifadesinin alınmasını ve 6284 Sayılı Kanuna göre tedbir alınıp alınmadığının araştırılmasını istedi.

Amir, bir risk görmemişti; Emine Bulut, karakola gittiği gün öldürüldü

Olay günü grup amiri olarak görev yapan polis memuru Ş.’nin, savcılık talimatıyla Kırıkkale Emniyet tarafından 30 Ekim tarihinde alınan ifadesinde, “6284 Sayılı Kanun kapsamında herhangi bir risk görmediğini” ve bu yüzden Emine Bulut’a “koruma tedbir kararı uygulamadığını” söylediği ortaya çıktı.

Bulut’un, “Herhangi bir müracaatının olmaması iddiasıyla konuyu Cumhuriyet Savcısı’na bildirmediği” yönünde ifade veren polis amiri Ş.’nin, “görevini layıkıyla yaptığını” söyleyerek, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği öğrenildi. Edinilen bilgiye göre polis amiri Ş., Emine Bulut’un koruma kararı istemediğini iddia etti.

Amirin ifadesi, tutanaktaki bilgilerle çelişiyor

Polis amiri Ş.’nin ifadesi ile karakol tutanağı arasında birtakım çelişkiler de bulunuyor. Polis amiri Ş. ifadesinde, Bulut’un karakola boşandığı erkekten hakaret içerikli mesajlar aldığı için geldiğini söyledi. Polis amiri Ş., Fedai Varan tarafından takip edilip edilmediğini sorduğunu, Bulut’un, “Zaman zaman takip edildiğini, ancak şu an dışarıda görmediğini ve gitmek istediğini” söylediğini iddia etti.

Tutanakta “takip edildiği” yazıyor

Polis amiri Ş.’nin ifadesiyle karakol tutanağı arasındaki çelişki de bu noktada başlıyor. Tam 29 dakika karakolda kalan Bulut’un tutanağında, “Eski kocasıyla çarşıda tartıştıkları, takip edildiği ve küfür içerikli mesajlar aldığını söylediği, bu mesajların görüldüğü” yazıyor.

“Bir şikâyeti olması halinde müracaatını almamız gerektiği hatırlatılmıştır” yazan tutanağa göre Bulut, “Pencereden bakarak onu takip eden eski eşinin gitmiş olduğunu, kendisinin de gitmek istediğini, daha sonra şikâyete geleceğini beyan ederek” karakoldan ayrıldı.

İhmâlin sorumluluğu Bulut’a: “Tehdit yok”, koruma yok!

Edinilen bilgiye göre, ifadeleri alan Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü, talimat üzere Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği tutanakta, “Emine Bulut’un 6284’ten yararlanmak istemediği” iddia edildi. Emniyet tarafından savcılığa gönderilen tutanakta, Bulut’un polise gösterdiği mesajların ise, “tehdit değil, hakaret içerikli mesaj olduğu” iddia edildi. Hakaret suçunun takibinin şikâyete bağlı olduğu belirtilen tutanakta, “Bulut’un herhangi bir şikâyetinin olmadığı” iddia edilerek, bu nedenle tahkikata başlanılmadığı bildirildi.

İfadeleri alınan şüpheli üç polis memuru ise, “Bulut’la görüşmediklerini ve grup amirinin talimatıyla tutanağı imzaladıklarını” söyledi. Tanık olarak ifadesi alınan komiser yardımcısının da, “O tarihte istirahatte olduğu, olayı 1 gün sonra öğrendiği, Bulut’u hiç görmediği” şeklinde ifade verdiği öğrenildi.

Kısa süre açığa alınan polisler, tahkikatın ardından göreve iade edildi. Soruşturma ise devam ediyor.

Kamera kayıtlarının çözümü

Cinayet gününden 4 gün sonra kamera kayıtlarının çözümünün yapıldığı “CD izleme tutanağına” göre, Emine Bulut ve çocuğu, 18 Ağustos günü saat 14:20’de Cumhuriyet Polis Merkezi Amirliği’ne giriş yaptı. “Boşandığı erkek tarafından takip edildiği” gerekçesiyle karakola başvuran Bulut, 14:49’da karakoldan çıkış yaptı. Ancak kayıtlara göre, tutanak Bulut gittikten sonra saat 15.00’te imzalandı. Bir diğer ifadeyle, tutanak Bulut’un imzası yer almadan hazırlandı.

Ne olmuştu?

Emine Bulut, kendisini takip eden boşandığı Fedai Varan tarafından 18 Ağustos günü saat 18.30’da, Menderes Caddesi üzerindeki lokantada boğazından bıçaklanarak öldürüldü. Öldürüldüğünde 10 yaşındaki çocuğu da yanındaydı. Emine Bulut’un son sözleri, “Ölmek istemiyorum” oldu.

Varan’ın, Bulut karakoldan çıktıktan sonra, “Gider paşalar gibi yatarım,” yazılı mesaj attığı ortaya çıkmıştı.

Emine Bulut’u öldürülmesine giden süreçteki ihmâllerin ve şiddet sarmalının yeteri kadar araştırılmadığı davanın ilk duruşmasında, SEGBİS’ten bağlanan cezaevindeki kardeşi, salondaki kardeşinin Bulut’u ölümle tehdit ettiğini söylemiş, aile avukatları ise bu beyan için, “Aile içi meseledir” demişti. Kardeşleri, 2013 yılında boşanan Bulut’u defalarca barıştırmaya ve birlikte yaşamaya zorladıklarını da söylemişti.

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, Bulut ailesinin avukatlığını üstlenmesinden sonra, sanık müdafi Ersoy Aytaç, açık bir mektup yayımladı. Davaya kadın örgütlerinin katılan olması gerektiğini söyleyen Aytaç, aile içi şiddete dikkat çekerek, şu ifadelere yer verdi:

“Aile içi şiddetin üstü en bilindik haliyle örtüldü. Şiddet sarmalı aydınlatılmadı. Kovuşturmanın Emine Bulut’a zulüm olmuş, bu şiddet sarmalında payı olan, cinayette ihmâli olan herkesi kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmez mi meslektaşım? Kadın örgütleri bu dosyanın tarafı olsaydı böyle mi olurdu?”