Medya

Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticilerinin yargılandığı davada Mehmet Baransu’nun tutukluluğunun devamına karar verildi

Mahkeme davayı 4 Mart saat 10:00’a erteledi

21 Ocak 2022 17:36

Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve muhabiri Mehmet Baransu'nun yargılandığı davanın 38. duruşması bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mehmet Baransu’nun tutukluluğunun devamına, Tuncay Opçin’in yakalama infazının beklenilmesine karar veren mahkeme davayı 4 Mart saat 10:00’a erteledi.

"Egemen Harekât Planı" adlı Genelkurmay'a ait gizli belgenin gazetede yayımlandığı iddiasıyla açılan davanın Haziran ayındaki duruşmasında mütalaasını sunan savcı, Altan, Çongar ve Oğur'un "gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçlamasıyla cezalandırılmalarını talep etmişti. Mehmet Baransu'nun ise "devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belgeleri yok etme, tahrip etme, üzerinde sahtecilik yapma, hileyle alma veya çalma", "gizli kalması gereken bilgileri temin etme" ve "açıklama" suçlarından cezalandırılması talep edilmişti.

18 Ekim'de tarihli duruşmada Mehmet Baransu ve avukatları, mahkemenin tarafsızlığını yitirdiği ve adil yargılama yapmadığı gerekçeleriyle reddi hakim talebinde bulunmuş, talep mahkemece reddedilmişti. Reddi hakim talebini inceleyen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de talebi reddettiği öğrenildi.

Baransu’nun avukatı Çiğdem Koç, İstanbul14. ACM heyetinin başkanı Akın Gürlek’i de reddettiğini ve reddettiği bir hâkimin karar veremeyeceğini söyledi. Avukat Koç, Silivri 9. No’lu cezaevinde Covid vakaları olduğunu, bu nedenle müvekkilinin duruşmaya katılamayacağı bilgisini verdi.

"Mütalaa yine çökmüş o iddiaya dayanıyor"

Yasemin Çongar ve Ahmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu esasa ilişkin savunmasında, “İki müvekkilim de ifadelerinde ‘egemen harekat planı’ diye bir planı hiç görmediklerini ve böyle bir plandan haberleri olmadığını söyledi. Plana dair, planın müvekkilleri bildiğine ya da yayınladığına dair dosyada hiçbir delil yok. Genelkurmay belgenin imha edildiğini açıkladı. Ama mütalaa yine çökmüş o iddiaya dayanıyor. O zaman biz 6 sene niye yargılama yaptık?

Çalıkuşu şunları söyledi:

“Savcının müvekkillerimin beraatini istemesi hem yasal görevi hem de sorumluluğu. Savcıların hayali senaryolar kurmak gibi bir görevi yok; delil suç ilişkisini kurup ispat etme yükümlülüğü var.

İddianame Balyoz ile Egemen Harekat Planı arasında bağlantı kurma çabasıdır. Ama böyle bir bağ yok. Egemen Harekat Planını müvekkiller görmemiş, duymamamış, açıklamamıştır. AYM Baransu’nun başvurusuyla ilgili verdiği kararda, Egemen Harekat Planının Taraf gazetesinde yayımlanmadığını söylüyor. AYM kararı kesin ve bağlayıcıdır. Ne yapacağız? Bunu yok mu sayacağız? Savcının mütalaasında AYM kararını yok sayması yasal görevlerini yerine getirmediğinin delilidir.

Genelkurmay, öncesinde kozmik odada saklanan Egemen Harekat Planının 2008 yılında imha edildiğini söylüyor. Askeri savcılık, yok edilen dosyanın 2010’da ortaya çıkması mümkün olmadığından kovuşturmaya yer yoktur dedi. Yunan basınında çıkan haberlerle ilgili Genelkurmay bir inceleme başlatmış ve inceleme sonunda, Yunan basınında çıkan haberlerin 2008’de yürürlükten kalkan Egemen Harekat Planıyla ilgili olmadığı anlaşılmıştır diye bir rapor hazırlamıştır.

Egemen Harekat Planıyla ilgili tek bir haber Taraf gazetesinde yayınlanmamıştır. Savcı mütalaasında yayınlanmıştır diyor ve müvekkillerin yayınlamaktan ceza almasını istiyor. Ama nerede yayınlamış bunun delilini göstermiyor savcı.

Müvekkiller gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanıyor. 2008’de imha edildiği söylelenen bir plan  2010’da nasıl çalınabilir? Gerçek olduğu saptanmayan, kaynağı belli olmayan, yayınlandığına dair bir delil olmayan bir suçtan cezalandırılmaları isteniyor.

Müvekkillerine atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını söyleyen Çalıkuşu, “Dosya içindeki delilleri görmezden gelerek hazırlanan mütalaayı kabul etmeniz bu delilleri sizin de görmezden gelmeniz hukuksal skandal olur.Her iki müvekkilin de beraatlarını talep ediyorum” dedi.

Yıldıray Oğur’un avukatı Gülçin Avşar esasa ilişkin savunmasını yaptı Avşar şunları kaydetti:

“Duruşmaların başladığı ilk gün bana gönderilen ve bir diğer avukat Veysel Ok’a gönderilen iki ayrı iddianame olduğunu anladık. Hatta iddianamelerden birinde ‘sanıklardan Can Dündar’ ifadesi de geçiyordu. Çünkü kopyala yapıştır yapılmış. Biz bunu tespit edip söylediğimizde mahkeme iddianameyi geri gönderir diye düşündük. Ama mahkeme iddianamelerden birini seçerek yargılamaya devam etti.

Müvekkil, Genelkurmay’ın ‘2008’de imha ettim’ dediği bir belgeyi 2010 yılında yayınlamaktan yargılanıyor. Müvekkil bu belgeyi ne zaman, nerde, bulmuştur nerde yayınlamıştır, neye göre cezalandırılması istenmektedir? Bu soruların cevabı yok.

Tahliyeye ilişkin beyanda bulunmak için söz alan Baransu’nun avukatı Çiğdem Koç, “Bu davanın Balyoz’la alakası benim aşk hayatımla ilişkisi kadar. Tutukluluğa devam kararınızda ‘suç işlemek aracılığıyla örgüt kurmak’, ‘örgüt propagandası yapmak’ ibareleri kullanmışsınızBaransu bu davada ne zaman bu suçlardan yargılandı? Üslubunuza biraz daha dikkat etmenizi rica ediyorum.” ifadesini kullandı.

Katılan Suat Aytın’ın sözleri üzerine yeniden söz alan Figen Albuga Çalıkuşu, “Bir hukuk devletinde ‘o imzayı atan FETÖ’cü’ argümanını kabul edemeyiz. Ben size birbirinden farklı on tane bilirkişi raporu sundum. O nedenle bizim hukuki, maddi ve somut delillere bakmamız lazım”dedi.