Sağlık

Kansızlığa kadınlarda daha sık rastlanıyor

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, kansızlığın en çok kadınlarda görüldüğünü belirterek, "Her 100 kadından 70-90'ında demir, B-12

31 Ekim 2008 02:00

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, kansızlığın en çok kadınlarda görüldüğünü belirterek, "Her 100 kadından 70-90'ında demir, B-12 ve folik asit eksikliğine bağlı kansızlık görülmektedir" dedi.

Türk kadınları erken menopoza giriyor

Sistit kadın sağlığını tehdit ediyor

Özcan yaptığı açıklamada, kansızlığın doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık görülen hastalık olduğunu, tedavi edilmediğinde ciddi sağlık problemlerine yol açabileceğini bildirdi.

Kansızlığın, genel olarak kan üretimine katkıda bulunan demir, B-12 vitamini ve folik asit eksikliğine bağlı nedenlerden ötürü meydana geldiğini anlatan Özcan, kansızlığın en belirgin olarak "çabuk yorulma" ile kendini gösterdiğini söyledi.

Özcan, "Bir kişi daha önceleri yarım saat yürüdüğünde yorulmazken 10 dakika içinde yoruluyorsa kan değerlerine bakılması gerekir. Nefes darlığı, konsantrasyon güçlüğü, üşüme, uykuya eğilim, soğuktan hoşlanmama, saç dökülmesi ve tırnak kırılması da kansızlığın yaygın belirtileridir" diye konuştu.

Demir eksikliğinin en çok kan kaybıyla söz konusu olduğunu ve kansızlığın en çok kadınlarda görüldüğünü belirten Özcan, şunları kaydetti:

"Her 100 kadından 70-90'ında, demir, B-12 ve folik asit eksikliğine bağlı kansızlık görülmektedir.

Demir eksikliği, kadınlarda erkeklerden çok daha fazladır. Kadınlarda ortalama 13 yaşından itibaren menopoz dönemine kadar geçen süre içinde, her ay regl dönemlerinde kan kaybı olduğundan, doğurganlık çağındaki kadınlar, genellikle yaşamlarının bir döneminde bu sorunla karşılaşmaktadırlar.

Erkeklerde ise bu oran kadınlara oranla azdır. Erkeklerde görülen kansızlığın nedenleri de iyi sorgulanmalı, başka hastalıklara ilişkin bulgu olabileceği düşünülerek incelenmelidir."

Özcan, kansızlığın bir diğer nedeni olan B-12 vitamini eksikliğinin ise en çok vejetaryenlerde görüldüğünü ifade ederek, "Özellikle kırmızı et yemeyen kişilerde ya da sosyo-ekonomik koşullara bağlı olarak et tüketemeyenlerde sıklıkla görülmektedir" dedi. B-12'nin mideden emilen bir vitamin olduğunu belirten Özcan, gastrit gibi bazı özel mide hastalıklarında bu vitaminin eksikliğiyle karşılaşıldığını söyledi.

Özcan, folik asit eksikliğinin ise taze yeşil sebze ve yeşillik tüketmeyen kişilerde ve çok alkol alanlarda sık görüldüğünü ifade ederek, vücudun gelişim dönemlerinde ve gebelikte folik asik gereksiniminin arttığını bildirdi.

"Ispanaktaki demir hemen hemen hiçbir işe yaramaz"

Demirin gıdalarla temin edilmesinin çok zor olduğunu belirten Özcan, halk arasında demir deposu olarak bilinen kimi gıdaların demir verimliliğin sanılanın aksine çok az olduğunu söyledi. Özcan, "Örneğin ıspanaktaki ve pekmezdeki demir hemen hemen hiçbir işe yaramaz. Tonlarca ıspanak yeseniz 1 kutu haptan elde ettiğiniz başarıyı elde edemezsiniz. Kilolarca pekmez yeseniz de yeterli düzeyde kan yapıcı olmaz" dedi.

Bu tür gıda desteklerinin ancak kansızlık sorunu yaşamayan sağlıklı bireyler için uygun olabileceğini ifade eden Özcan, hastalık halinde besin takviyeleri yerine hekim kontrolünde ilaç tedavisi uygulanması gerektiğini vurguladı.

Özcan, bazı kan kanserlerinin de kansızlığa neden olabildiği için doğru tanı konulmasının çok önemli olduğunu, kansızlığın nedenlerinin yaşa, cinsiyete, mevcut hastalıklara göre kapsamlı olarak irdelenmesi gerektiğini kaydetti.

Demir eksikliğinin en az 6 ay boyunca ağızdan alınacak haplarla tedavi edildiğini anlatan Özcan, "B-12 eksikliği için de ilk yüklemenin ardından ayda bir ömür boyu kalçadan iğne yapılmaktadır" dedi.

Özcan, folik asit eksikliğinin de hekim kontrolünde düzenli kullanılacak haplarla tedavi edildiğini kaydetti.

Kansızlığın tedavi edilmediğinde, kişinin yaşam kalitesinin düşmesine neden olabildiğini belirten Özcan, "Uzun süren kansızlık, vücudun tüm sistemlerini bozacaktır. Zekâdan cinsel yaşama kadar negatif etki edebilen kansızlık, özellikle, kalp ve böbrek yetmezliğinin gelişmesine neden olabilir. Bu nedenle mutlaka tedavi edilmelidir" diye konuştu.

(AA)