Damar yoluyla verilen kanser ilacı, yeni geliştirilen bir yöntemle artık cilt altından verilebilecek. Hasta, hastaneye gitmek zorunda kalmayacak, insülin yapar gibi kanser ilacını kendisi yapacak.
Meme ve mide kanserinde kullanılan biyolojik hedefli bir molekül tedavisini hastanın kendisi yapabilecek, basit bir aparatla ilacını cilt altına verebilecek.
Tülay Karabağ'ın ntvmsnbc'nin haberine göre, ilaçların damar yolundan verilmesi etkin bir tedavi yöntemi olsa da uzun süren tedavilerde hastanın yaşam kalitesini düşürüyor. Kanserde üç haftada bir damar yolundan uygulanan tedavi hastayı yoruyor ve negatif motivasyon yaratabiliyor. İşte bu gerçekten hareket eden ve “Biyolojik hedefli tedavi moleküllerini damar dışında başka yöntemlerle kullanabilir miyiz” diye düşünen bilim insanlarının bir araştırması umut verici nitelikte.
Kanserle savaşta önemli gelişmeler olduğunu, sadece hedefteki kanser hücresine yapışan ve diğer organlara zarar vermeyen yeni bir molekül geliştirildiğini söyleyen İstanbul Bilim Üniversitesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Demir, son çalışmaların hastalıkla mücadeledeki önemini ntvmsnbc'ye anlattı. Demir, evde kanser tedavisine imkan verecek araştırmayı, “Trastuzumab denilen monoklonal antikor, yani biyolojik tedavi ajanı bugüne kadar üç haftada bir damardan uygulama şeklindeydi. Yeni geliştirilen yöntemle molekülün kimyasal formülasyonunda bir değişiklik yapıldı ve molekülün tıpkı insülin aşısı gibi cilt altına verilebilir olduğu gösterildi. Yani hasta damardan serum tedavisi yerine ilacını aşı gibi cilt altına kendisi yapabilecek. Bu, hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesi açısından son derece önemli bir gelişme” sözleriyle özetledi.
Aşı formunda biyolojik tedavi
Ancak uygulamanın damar yolundan yapılan kadar etkin olduğunun ve yan etkisinin bulunmadığının kanıtlanması gerekiyor. Öncü klinik çalışmalarda yöntemin etkinliği konusunda fikir birliği olduğunu belirten Demir, “Şimdi daha fazla sayıdaki hasta grubuyla büyük ölçekli klinik araştırmalar yapılıyor. Bunlar da olumlu sonuç verirse bir biyolojik tedavi ajanının dünyada ilk kez aşı şeklinde cilt altı uygulaması gerçekleşmiş olacak. 1 veya 2 yıl içinde cilt altı uygulamasına geçileceği düşünülüyor, böylece bu tedavi için hastaneye gitme devri kapanacak” dedi.
Meme ve kanserinde etkili
Kanser hücresinin üzerinde HER2 denilen ve tümörün büyümesini tetikleyen bir molekül bulunuyor. Trastuzumab etken maddeli ilaç hastaya verildiğinde bu HER2 molekülüne yapışıyor, kanserin büyümesini ve yayılmasın önlüyor. İleri evre meme kanserinde tedavi başarısını ve sağkalımı yüzde 40 oranında arttıran hedefe yönelik bu biyolojik ajan mide kanserinde de kullanılıyor.
Sadece kanseri vuracak, diğer organları etkilemeyecek
Moleküler biyolojide gelinen bu noktanın kanser uzmanlarını harekete geçirdiğini belirten Onkolog Demir, kanserle mücadele açısından önemli bir gelişmenin daha müjdesini verdi, sadece hedefteki kanser hücresine yapışan yeni bir molekül geliştirildiğini söyledi. Üzerine kemoterapi ajanı veya toksin bağlanan ve TDN1 adı verilen bu molekül, kemoterapinin diğer organlara verdiği zararın ortadan kaldırılması anlamına geliyor.
Klinik deneylere başlanacak
TDN1 molekülünü, kanser tedavisinde önemli bir gelişme olan sihirli merminin 'bir aşama daha gelişmişi' diye nitelendiren Prof. Gökhan Demir çalışmayı, ”önemli bir devrim” olarak nitelendirdi: “Bu güne kadar bir monoklonal antikorun üzerine eklenmiş bir toksinin, bir kemoterapi ajanının hücreyi direkt vurması bilinen bir yöntem değildi. Ve bununla alakalı araştırmalar başlatıldı. Dünyada çok merkezli yürüyen bu araştırmalara Bilim Üniversitesi olarak biz de dahil olduk. ‘Madem biz bir sihirli mermi gibi kanser hücresini bulup, üzerine yapışan bir molekül gerçekleştirdik, acaba onun üzerine bir kemoterapi molekülü taksak, o zaman kemoterapi başka organlara dağılmadan, direkt tümör hücresini hedefleyip onu yakalayabilir mi ve daha etkin olur mu’ diye araştırıldı ve TDN1 geliştirildi. Öncü klinik araştırmalarda TDN1 molekülünün, HER2 pozitif meme kanserinde trastuzumabın tek başına yaptığından çok daha fazla kontrol sağladığı gösterildi.”
HER2 reseptörü pozitif olan meme ve mide kanserlerinde bu molekülle ilgili araştırmalar sürüyor. Prof. Demir, Bilim Üniversitesi'nde her iki kanser türünde de molekülü yakın zamanda klinik olarak test etmeye başlayacaklarını söyledi ve “TDN1 molekülü, hedefli tedaviler konusunda çığır açacak gibi görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Hedefli kemoterapide çok önemli adım
TDN1 molekülü yine damar yolundan verilecek ama karaciğer, akciğer, kemik gibi başka organlara gitmeyecek, dolayısıyla onlara zarar veremeyecek. Prof. Demir’e göre, yan etkisi olmayan ilaç, memedeki veya midedeki tümör hücresini bularak sadece ona yapışacak ve onun çok daha fazla etkilenmesini sağlayacak. Hedefli kemoterapi açısından önemli bir gelişme olarak nitelendirilen TDN1 ile ilgili çalışmanın üç yıl içerisinde sonuçlanması bekleniyor.