Bedri Tekin*
Her yıl olduğu gibi bu yıl da kamu çalışanları ile emeklilerin maaş artışları geniş tartışmalara neden oldu, her ne kadar kamu çalışanları ile kamudan emekli memur emeklilerinin maaş artışları 4688 sayılı Kamu Görevlileri ve Sendikaları Kanunu çerçevesinde yapılan Toplu Sözleşme ile belirlense de, MEMUR – SEN ile imzalanan toplu sözleşme gereği artışın yüzde 17, 55 oranında yapılması gerekiyor geçerli toplu sözleme hükümleri sadece çalışan ve emeklileri değil siyasi iktidarı da tatmin etmemiş olmalı ki AKP vekillerce kanun teklifi verildi.
2023 yılı Temmuz ayından yıl sonuna kadar artışı da içeren yasa teklifi büyük olasılıkla bugün (12 Temmuz 2023) TBMM'de kabul edilecek. Yapılan artışlar kamu çalışanlarını da, emeklilerini de hoşnut etmemektedir.
Teklif, torba kanun teklifinde asıl hedef 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeni ile oluşan ekonomik kayıpların telafisi gerekçesi ile yeni vergiler oluşturmak. Bu arada kamuda işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri ile "memur emeklisi", "işçi emeklisi", "Bağ- Kur emeklisi" olarak ifade edilen emeklilerin maaş artışları da teklifte yer alıyor. Teklifin TBMM Plan Bütçe Komisyonunda kabul edilen halinde emeklilerin maaşları yüzde 25 oranında, kamu çalışanlarının maaşları yüzde 17,55 + 8.077 TL. artıyor. 8.077 TL ek ödeme olarak yer aldığı için maaşlarda yer alan diğer ödemelere oransal olarak yansımayacak, emekli olan kamu çalışanlarının emekli maaşlarına da yansımayacak.
Çalışanları çeşitli biçimlerde yıllardır bölen siyasi iktidar bu kez de kamuda çalışanlar ile emeklileri bölüyor. Kamu çalışanları maaşlarına yapılan "seyyanen zam" olarak ifade edilen 8.077 TL'lik artış emekli maaşlarını kapsamıyor. İmzalanan toplu sözleşmelerin çalışanları ve emeklileri tatmin etmediği bir yana, 4688 sayılı yasa çerçevesinde başlayan toplu sözleşme imzalanması sürecinden bu yana ilk kez kamu görevlileri ile emekliler çok farklı oranda maaş artışı gerçekleşiyor.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ)'in, Haziran 2023'e ilişkin olarak açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 10 bin 373 TL. yoksulluk sınırı 33 bin 788 TL, bekâr bir çalışanın 'yaşama maliyeti' de aylık 13 bin 4711 TL. İğneden ipliğe her şeye her gün gelen zamlarla bugün bile açlık ve yoksulluk sınırının bu rakamların çok üzerinde olduğu tartışmasız bir gerçektir.
Tablo: Bazı, Kamu çalışanı ve kamudan emekli "memur"ların maaşları ve maaş karşılaştırması. (NOT: Maaşlara ek ödeme vb. ödemeler dahil değildir. 25 yıldır kamuda çalışan ya da 25 yıl çalıştıktan sonra emekli olanların maaşları esas alınmıştır.)
İşçi olarak çalışanlar için asgari ücret, ortalama ücrete dönüşürken yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere emekli kamu çalışanlarının maaşları asgari ücret ve açlık sınırı civarında bir seviyeye getirilirken, halen görevde olan kamu çalışanlarının maaşları da yoksulluk sınırı civarına getirilmekte, iktidar emekçileri yoksullukta eşitlemektedir.
Artışlarda TÜİK'in gerçeği yansıtmayan enflasyon verileri esas alınmaktadır. Yargı bu gerçek dışılığa göz yummaktadır.
Kamu işçisine ayrı, memura ayrı, asgari ücretliye ayrı, emekliye ayrı aylık artış yapılıyor. Bu, kamu gücünü elinde bulunduranların; Anayasa'nın "sosyal devlet" ve "eşitlik" ilkesine aykırı keyfi, adaletsiz bir durumdur. Yargının bağımsızlığı durumunda bunun iptal edileceği açıktır.
AKP iktidarı ile fiili meşru mücadeleyi esas almayan devlet güdümlü sendikaların büyümesi, Toplu sözleşme dönemlerinde siyasi iktidarla aynı tavrın takınılması, hak mücadelesi verilmemesi, 1990'lı yıllarda fiili meşru sendikacılığı eksen alarak örgütlenmeye ve mücadeleye başlayan KESK'in gittikçe zayıflaması, emekli örgütlülüğünün yok denecek seviyede olması kamu çalışanları ve emeklilerinin daha da yoksullaşmasına yol açmıştır.
Üretim içerisinde yer almaması, "üretimden gelen gücünü kullanamaması" nedeniyle, emeklilerin sendikalaşmasına sıcak bakılmaması düşüncesi doğru değildir. Sayısı, nüfus içindeki oranı artan emeklileri yaşamdan, mücadeleden de emekli saymak doğru değildir. Emeklilerin sivil itaatsizlik eylemleri dahil çeşitli eylemlerle hak araması mümkündür, emekten yana siyasi partiler, örgütler hem örgütlenmeye, hem de mücadeleye öncülük etmelidir.
* KESK/YAPI-YOL SEN Eski Genel Başkanlarından