Politika

Kadir Topbaş'ın 'tatlı' işleri

Belediyenin 'Sahibi Emine Koadağ' diye açıkladığı muhallebicinin çoğunluk hissesi Topbaşların çıktı.

06 Şubat 2009 02:00

Rumelihisarı’nda Topbaş Ailesi’nin ve yakınlarının ’onarım’ruhsatıyla inşaat yaptığı iddiaları üzerine İstanbul Belediyesi, ’Mülk sahibi Emine Kocadağ’ açıklamasını yapmıştı. Ancak tapu kayıtlarına göre 12 hisseli parselin 8 hissesi Topbaş Ailesi’ne ait görünüyor.

TAPUDA parselin 2 hissesi bizzat Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın adına kayıtlı. 6 hisseyi de kardeşleri Mehmet, Ahmet ve Mustafa Topbaş eşit oranda paylaşıyor... Kalan 4 hisse ise dünkü açıklamada geçen ve Topbaşlar’ın akrabası olan Emine Kocadağ’a ait...

CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, “Kadir Topbaş ve ailesi, Rumelihisarı’nda 45 metrekarelik kulübeyi ’basit onarım’ ruhsatı alarak çelik betonarme karışımı 150 metrekarelik bir yapıya dönüştürdü” iddiasına İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden önceki gün bir açıklama gelmişti. Bu açıklamada Rumelihisarı 71 ada 2 nolu parselin tapuda kargir ev ve dükkan göründüğü belirtilirken mülk sahibinin Emine Kocadağ olduğunun altı çizildi.

Yüzde 67’si Topbaşlar’ın

Ancak Rumeli Hisarı’ndaki arsanın tapu kayıtlarına bakıldığında ortaya ilginç bir durum çıkıyor. Tapu kayıtlarında kargir dükkan ve ev olarak görünen yer toplam 518.32 metrekare. Bu parsel ile ilgili son işlem 13 Ocak 1994 yılında yapılmış. Bu işlemlere göre tapuda 5 isim yazıyor. Toplam 12 hisseli parselin 4 hissesi İBB’den yapılan açıklamada belirtildiği gibi Emine Kocadağ üzerine kayıtlı. Ancak geriye kalan 8 hissenin tamamı, yani mülkün yüzde 67’si Topbaş Ailesi’nin üzerinde. 2 hisse bizzat Kadir Topbaş’ın adına kayıtlı. Kardeşleri Mehmet, Ahmet ve Mustafa Topbaş da aynı oranda pay sahibi. Mustafa Topbaş geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybetti ama tapuda herhangi bir işlem yapılmamış. Mehmet ve Ahmet Topbaş, aynı zamanda Kadir Topbaş’a ait Saray Muhallebicisi’nin de yöneticileri.

20 yıl önce satışa çıkıyor


Rumelihisarı 71 ada 2 parselin geçmişine bakıldığında ortaya çok ilginç bir hikaye çıkıyor. Bu parsel Topbaş Ailesi’nin eline geçmeden önce toplam 17 hisseli... 1989’da Kazım Meral arazinin satışının yapılması için Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulunuyor. Avukat olarak da kendine yer altı dünyasının ünlü isimlerinden Çakıcı’nın avukatı olarak bilinen Güzin Köprülü’yü tutuyor.

Belediye de arsa ortağı

Mahkeme arşivlerindeki tozlu raflar arasında çıkan evraklar incelendiğinde 17 hisse sahibinden 9 hissedar bulunamıyor. Bu hissedarların hepsinin de isimlerine bakıldığında Ermeni kökenli vatandaşlarımız olduğu anlaşılıyor. Bu 9 kişiye ulaşılamayınca İstanbul Defterdarlığı tarafından haklarının savunulması için bir kayyum atanıyor. Ancak ortaklar arasındaki ilginç isimler sadece bununla sınırlı değil. Hisse sahiplerinden biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi. 1934 yılında belediye istimlak yaparak arsadan yol geçiriyor. Ve böylece arsa hissedarları arasına giriyor. Hisse sahipleri arasında çay bahçesine ’Ali Baba’ ismini veren Ali Gökboğa da bulunuyor.

Bilirkişi atanıyor


Dava açıldıktan sonra mahkeme arsada değer tespiti için bilirkişi atıyor. Parsele 1 milyar 814 bin 960 TL’lik bedel belirleniyor. Daha sonra bilirkişi hisse miktarı, hissedar adedi, evin büyüklüğü, arsa büyüklüğü yüzünden parselin paylaştırılmasının mümkün olmadığı yönünde görüş bildiriyor. Bunun üzerine mahkeme 20 Eylül 1991 tarihinde arsanın satılarak parasının taksimi suretiyle ortaklığın bitirilmesine karar veriyor.

Ve 8 hisse Topbaşlar’ın


Kısa sürede hukuki işlemler tamamlanıyor. 1992 yılında satış yapılıyor. Mahkeme kayıtlarına göre Kadir Topbaş ve kardeşleri ile Emine Kocadağ parseli satın alınıyor. Tapuya ise 13 Ocak 1994 tarihinde 3 milyar 130 milyon TL değerli arazinin sahipleri, Topbaşlar ve Kocadağ Ailesi olarak kaydediliyor.

Topbaşlar ile Kocadağlar hem akraba hem ortak

Parselİn 4 hissesine sahip Emine Kocadağ da Topbaşlar’a hiç de uzak bir isim değil. Artvinli Kadir Topbaş, Emine Kocadağ’ın eşi Mevlüt Kocadağ’ın halasının oğlu. İki aile akraba olmanın yanı sıra aynı zamanda da iş ortağı. Zira Kocadağ Ailesi İstanbul’un en büyük iki muhallebici restoranı zincirinden Sütiş’in sahibi. Topbaşlar ise malum diğer zincir Saray Muhallebicisi’nin. İş ortaklıkları ise 2006 yılında başlıyor. Kadir Topbaş’ın oğlu Mustafa Ömer Topbaş, Kocadağ Ailesi’ne ait 30.000 TL sermayeli Sütiş Gıda İnşaat Turizm Tekstil şirketine 03.04.2006 tarihinde yüzde 50 ortak oluyor. Şirketin eski ortakları Esat ve Arif Kocadağ. Yeni ortaklar ise Kadir Topbaş’ın oğlu Mustafa Emre Topbaş ile Mevlüt Kocadağ’ın oğlu Emre Kocadağ. 7 Şubat 2008 tarihinde ise şirketin adı değişiyor ve her iki veliahtın isimlerinin baş harfleri kullanılarak EKMOT (Emre Kocadağ-Mustafa Ömer Topbaş) oluyor. İki veliaht 8.02. 2008 tarihinde 200.000 TL sermayeli MOTEK Gıda Turizm sanayi ve Ticaret adında bir şirket daha kuruyor. Her ikisi de, İstanbul Ticaret Odası’nda lokanta ve kafe meslek grubu altında kayıtlı bu şirkete yüzde 50 ortak görünüyor...

‘Menfaat sağlamak istesek küçük işlerle uğraşmayız’

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş , İstanbul Rumelihisarı’nda Boğaz’a sıfır muhallebici inşaatıyla ilgili sorulara cevap verdi. Uzun yıllardır marka olan müesseselerini karalamaya yönelik bir kampanya çalışması yürütüldüğünü savunan Topbaş, şunları söyledi: “Yapılan yerde bir metrekare farklılık yok. Zaten bakıldığında, bir mimar olarak benim de baktığımda, fotoğraflarda bu görülebilir. Tamamen objektif ve haber yanıltması. Biz bunları dikkate almıyoruz. Konuyu yargıya götüreceğiz. Ruhsatlı ve bir metrekare bile fark olmayan bir yer. Ek bina yok. Mevcut yapının çatısı değiştirilmiş ve içinde düzenlemeler yapılmış. Biz şayet onların zannettiği gibi bir ahlaka sahip olsaydık oğullarımıza ve yakın akrabalarımıza menfaat sağlamak istesek bu kadar küçük işlerle uğraşmayız. Milyonlarca, katrilyonlarca lira değerinde ihaleler yapıyoruz. Neler gördü bu ülke? Kalkıp da bizim çocuklarımızın hiçbiri iktidar partisinin bakanlıklarında veya belediye koridorlarında göremezsiniz. Ne belediyeyle ne de devletle işleri yoktur. Böyle bir ahlakımız olsa böyle küçük işlerle uğraşıp da bir, üç, beş, elli metrekare kazanmanın peşine düşmez, farklı şeylerin peşine düşerdik.”