Gündem
BBC Türkçe

Kadınların zor ama eşsiz dostlukları

'Trendeki kız' kitabının yazarı Paula Hawkins, kadınlar arasındaki dostlukların her zaman kolay olmadığını, ancak yakalanan gerçek dostlukların da müthiş bir heyecan verdiğini düşünüyor.

22 Kasım 2016 10:25

'Trendeki kız' kitabının yazarı Paula Hawkins, kadınlar arasındaki dostlukların her zaman kolay olmadığını, ancak yakalanan gerçek dostlukların da müthiş bir heyecan verdiğini düşünüyor:

20'li yaşlarımdayken en yakın arkadaşımla ayrılmıştım - hem de birden fazla kez. Kavga ettik, birbirimizin yüzüne bakmaz olduk ama sonra özlem başladı ve tekrar biraraya geldik ve yolumuza devam ettik.

Hiçbir zaman alelade konular konusunda birbirimize düşmedik. Mesela erkekler konusunda. Anlaşmazlıklarımız önemli konularda oldu hep: Siyaset, aile, annelik, hayatta yaptığımız seçimler. Yaptığımız hatalar.

BBC her yıl dünya çapında etki yaratmış ve ilham vermiş 100 kadını seçiyor. 100 Kadın sezonu boyunca belgeseller, röportajlar ve haberlerle bu kadınların hayatlarına, başarılarına ve karşılaştıkları zorluklara bakılıyor. Haberciliğin merkezine kadınlar oturtuluyor.

Facebook

Zaman zaman küssek de sonunda hep barıştık. Birbirimize hep destek olduk. Hep birlikte mücadele ettik. İkimiz de her zaman başımızı yaslayabileceğimiz bir omuz olduğunu biliyorduk. Karmaşık bir ilişkiydi. Hâlâ da bazen öyle oluyor.

Evet ya, Karmaşık kadın arkadaşlıkları. Genel kanı hep aynıdır: Erkekler düz, yalın arkadaşlıklar kurar. Bunlar basit ilişkilerdir. Kadınların arkadaşlıkları ise farklıdır. Aralarındaki ilkişki çelişkilerle, çekişmelerle doludur. Kıskançlıklar ve özgüven eksiklikleri vardır. Yani kadın arkadaşlıkları karmaşık olur.

Elbette tek tip bir kadın arkadaşlığından bahsedemeyiz. Her arkadaşlık özünde benzersizdir. 20'li yaşlarımda en yakın arkadaşımla olan inişli çıkışlı dostluğum elbette tüm arkadaşlıklarım için bir gösterge olamaz. Bazı arkadaşlarım daha neşeli tiplerdi. Her ne kadar bazen o arkadaşlıkların daha sığ olduğunu düşünsem de idaresi çok daha kolaydı.

Bir diğer eksik kalmış yargı da sığ arkadaşlıkların daha iyi, daha sağlıklı olduğu fikri. Neden basitlik karmaşıklıktan daha iyidir ki? Karmaşık bir dostlukla birlikte derin duygular da ortaya çıkmaz mı? Karmaşık dostluklar kimi zaman yaramıza tuz basıp canımızı yaksa da aynı zamanda kendimizi daha iyi tanımamıza imkan yaratmaz mı?

20'li 30'lu yaşlarındaki kadınlar zor seçimler yapmak durumunda. Çocuk yapıp yapmama kararı kadınlar için daha büyük bir seçim. İş hayatı ve çocuk yetiştirmek arasında bir denge yakalamak erkekler için genelde bir sorun dahi değil.

İşte tam da bu zor seçimler arasında fikir ayrılıkları ortaya çıkıyor. Bu zor seçimler içerisindeyken duygusal, savunmacı olmamak neredeyse imkansız. Hele de aile, çevre, medya ve genel anlamıyla tüm toplum alacağınız kararları yargılamak üzere hazır beklerken.

Kadınlar hayatları kökünden etkileyen önemli kararlar konusunda fikir ayrılığına düştüğünde, bu fikir ayrılıkları da yargılanır hale geliyor. 'Didişiyorlar' deniyor, 'Anneler savaşı' deniyor. Ya da 'sürtük', 'pençeleri çıkardı' gibi yakıştırmalar yapılıyor. Erkeklerin yaşadıkları anlaşmazlıklarda bu tür gerginlikler olmadığı vurgulanıyor.

'Trendeki kız' kitabının kadın karakterlerini yazarken beni en derinden etkileyen şey kadınların stres altındayken kadın düşmanlığını nasıl içselleştirebildiğini fark etmek oldu. Tehdit altındayken 'Yuva yıkan', 'Sürtük' yakıştırmalarının ne kadar da kolay kullanılabildiğini gördüm.

Kadınlar için annelik, kariyer veya ilişki içerisindeki kişi kimliklerini konuşmak genç kadınlar için oldukça zor.

Yaşlanmanın getirdiği az sayıda olumlu şey var. Ama bana göre iki en önemli şey söz konusu. Artık kimse size sokakta laf atmıyor. Bir de dostluklar daha kolay hale geliyor.

Yaptığımız seçimlerin sürekli olarak birileri tarafından yargılanacak olması baskısı azalıyor ve aslında yaşamayı hak ettiğimiz dostlukları yaşayabilir hale geliyoruz. Neden dostluklar da en az aşk kadar derin ve karmaşık olamazmış ki?

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir