Sağlık

Kadınlar sağlıklarını koruyacak kaynaklara ulaşamıyor

"Kadının Statüsü ve Sağlığı İle İlgili Gerçekler" kitabına göre, Türkiye'de kadınların statülerindeki düşüklük ve karar verme mekanizmal

23 Eylül 2008 03:00

"Kadının Statüsü ve Sağlığı İle İlgili Gerçekler" kitabına göre, Türkiye'de kadınların statülerindeki düşüklük ve karar verme mekanizmalarında yeterince yer almamaları kendi sağlıklarını koruyacak kaynaklara ulaşmayı kısıtlıyor.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), kadının toplumsal hayatta ve sağlık alanında karşılaştığı sorunları bir kitapta topladı.

"Kadının Statüsü ve Sağlığı İle İlgili Gerçekler" kitabında, dünyada ve Türkiye'de nüfus, yaş ve cinsiyet yapısı, doğum ve ölüm hızları gibi geçmiş yıllara ait verilerle cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramları ve kadının sağlıkla ilgili sorunlarına yer verildi.

Sağlığın önemli belirleyicilerinden biri olan toplumsal cinsiyet ayrımcılığının, sağlık hizmetlerine ulaşmada, hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde eşitsizliklere yol açtığı ifade edilen kitapta, sağlıkla ilgili sorunların çözüm önerileri ve programlarının da toplumsal cinsiyet bakış açısıyla değerlendirildiğine işaret edildi. Kitapta, eşitsizliklerin kadınların yaşamlarına ve sağlıklarına etkilerinin göz önüne alınması gerektiği belirtildi.

İncelemelere göre, dünyada kadınların yaşam kalitesinin erkeklere göre olumsuz olduğu kaydedilen kitapta, kadınların bebeklik dönemlerinde, ebeveynler tarafından istenmeme, kadın sünneti, ihmal ve hizmetten yararlanamama; ergenlikte toplumsal baskı, bekâret denetimi, cinsiyet temelli şiddet, taciz ve istismar; erişkinlikte ise gebelik ve doğum sonrası komplikasyonlar, istenmeyen gebelikler, hizmetlerden mahrum bırakılma, anne ölümleri ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gibi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekildi.

Türkiye'de kadınların statülerindeki düşüklüğün ve karar verme mekanizmalarında yeterince yer almamalarının, sağlıklarını koruyacak kaynaklara ulaşma ve bunları kontrol etme olanaklarını da kısıtladığı ifade edilen kitapta, "Sağlık hizmetlerinin daha kapsamlı hale getirilerek kadın ve erkeği yaşam döngüsü yaklaşımı ile bütüncül olarak ele alan, hizmetin nicelik ve niteliğinin gereksinimlerine göre düzenlediği, sağlığı kadın-erkek ayırt etmeksizin geliştirilen, korunma ve önleme yaklaşımlarını içeren programların oluşturulup, güçlendirilip yaygınlaştırılması gerekmektedir" görüşüne yer verildi.

Kadınlar gelirin yüzde 10'una sahip

Toplumsal cinsiyet rollerinin toplumsal olarak kurgulandığı ve öğretildiği vurgulanan kitapta, kız ve erkek çocuklara bu çerçevede nasıl davranmaları gerektiği ve çocukluklarından itibaren birbirinden farklı davranmaları, giyinmeleri, duygularını farklı biçimde göstermeleri ve farklı ilgi alanları edinmelerinin öğretildiği ifade edildi. Toplumsal cinsiyet normlarının aile, sosyal
çevre, dini kurumlar ve medya gibi toplumsal kurumlar tarafından üretildiği belirtilen kitapta, genellikle de yasalar tarafından resmi bir statü kazandırıldığı kaydedildi.

Toplumsal cinsiyet rol kalıplarının toplumsal eşitsizliklerde önemli bir etkiye sahip olduğuna işaret edilen kitapta, ekonomik faaliyet alanında pek çok eşitsizlikle karşı karşıya kalan kadınların benzer sebeplerle aile reisliği, mülkleri yönetme, iş kurma ve yürütme gibi konularda erkeklerle eşit olmadığı belirtildi. Kitapta, kadınların iş saatlerinin yüzde 66'sını doldurdukları halde dünya gelirinin sadece yüzde 10'una, mülkiyetlerin de yüzde 1'ine sahip oldukları savunuldu.

Dünyada okuma-yazma bilmeyenler arasında bir erkeğe karşın 2 kadın bulunduğu kaydedilen kitaba göre, tüm yaş gruplarında kız çocuklarının erkeklere göre daha düşük oranda okula devam ettiği ifade edildi.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin, kadınların üniversiteye gitmelerini desteklediği hatırlatılan kitapta, Türkiye'de kız çocuklarının üniversiteye kadar gelebilmesini engelleyen faktörlerin çözümlenmesi gerektiği kaydedildi.

Yükseköğretimin kadınların iş bulma olanaklarını önemli ölçüde artırdığı vurgulanan kitapta, kız ve erkek öğrencilerin fakülte ve bölümler arasındaki dağılımlarında ise kadınların daha çok dil ve sosyal bilimler alanlarında yoğunlaştıkları ifade edildi.

Parlamentolarda kadın oranı

Kitapta, Aralık 2007 verileri ışığında, dünya parlamentolarında kadın oranının yüzde 17.7 olduğu; 36 bin 294 erkeğe karşılık 7 bin 793 kadının parlamentolarda bulunduğu belirtildi.

Türkiye'de ise Cumhuriyet döneminde meclisteki kadın milletvekili oranının ancak 9.1'e ulaştığı ifade edilen kitapta, bu oranın gerekenin altında olduğu savunuldu.

Belediye meclisleri ve il genel meclislerinde de kadınların düşük oranda temsil edildiğine dikkat çekilen kitapta, 2004 seçim sonuçlarına göre 3 bin 225 belediye başkanından yalnızca 18'inin, AB ülkelerinde ise seçilmiş her 5 yerel yöneticiden birinin kadın olduğu belirtildi.

Kitapta, "Kadınların siyasete ve karar alma mekanizmalarına tam katılımı sağlanmadan, siyasete girmeleri için güçlendirilmeden kadının statüsünün yükselemeyeceği ve kadın bakış açısının yasa ve uygulamalara yansıtılamayacağı görülmesi gereken bir gerçektir" denildi.

"Yoksul 1,5 milyar kişinin yüzde 70'i kadın"

Mutlak yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar kişinin yüzde 70'ini kadınların oluşturduğuna işaret edilen kitapta, 700 milyon kadının yeterli yiyecek ve içme suyu bulamazken, sağlık ve eğitim hizmetlerinden mahrum olduğu belirtildi.

Türkiye'nin durumunun da dünya genelinden farklı olmadığı savunulan kitapta, "yoksulluğun giderek kadınlaştığı" öne sürüldü.
Kadınların yaşlı, hasta ve çocuk bakımı dolayısıyla çalışma yaşamından uzaklaştığı belirtilen kitapta, yeterli ve gerekli sosyal destek mekanizmalarından mahrum kaldıkları iddia edildi.

Kitapta, bu nedenle kadın istihdamını artırmak açısından kadınların gündelik yaşamlarını kolaylaştırıcı, dönüştürücü çabaların gerektiği vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

"Türkiye'de kadın-erkek eşitliği ilkesi yasal düzenlemelerle güçlendirilmiştir ancak yasal düzenlemeler yaşama geçirilmeden hedefe ulaşmak olası değildir. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal cinsiyet duyarlılığının tüm plan ve programlara yansıtılması, kadının insan haklarının korunması, geliştirilmesi ve toplumsal yaşamın her alanında kadının güçlendirilmesi, kadınların tüm karar alma konumlarına eşit katılımlarının sağlanması için politikalar ve stratejiler geliştirilmeden toplumların ne sağlıklı olmaları ne de ilerlemesi olanaklı olacaktır."

(AA)