Suriye ve Irak'ta bir terör rejimi kuran IŞİD’e katılan yabancıların yüzde 10’unu genç kadınlar ya da henüz 18 yaşın altındaki genç kızlar oluşturuyor. Almanya’dan giderek örgüte katılan genç kadınların sayısının 60 civarında olduğu tahmin ediliyor. Geçen ocak ayında Arapça yayınlanan bir manifesto bu kadınları orada neyin beklediğini az çok ortaya koyuyor. ‚İslam Devleti’nin Kadınları‘ adlı metni, IŞİD destekçisi kadın grubunu El Hansa Tugayları‘nın üyeleri kaleme almış. Bu grup aynı zamanda IŞİD kontrolündeki bölgelerde kadınların kıyafetlerinin dini kurallara uygun olup olmadığını da kontrol ediyor.
‚İslam Devleti’nin Kadınları‘, buna benzer daha önce basılmış pek çok yayınla büyük oranda örtüşüyor. Ancak bazı noktalarda bilinçli bir şekilde, kadınlara şiddet uygulanabileceğine dair ya da kadınların İslam hukukunda, örneğin mirasta daha az haklara sahip olduklarını belirten ayetlere yer verilmemiş. Kadınların fiziksel açıdan daha zayıf oldukları için erkeklere özgü işleri yapmamaları gerektiği vurgulanırken, adet günleri ve gebelik buna örnek gösteriliyor. Sözkonusu metnin yazarlarına göre kadın ancak istisnai durumlarda birkaç saatliğine çalışmak için ev dışına çıkabilir. Öğretmen ya da doktorlar bu kapsamda değerlendiriliyor. Tabi ki mutlaka şeriat kurallarına uymak şartı ile. Buna uymayanların nasıl cezalandırıldıkları Rouaa Diab örneğinde görülmüştü. Genç bir kadın olan diş doktoru Diyab, bir erkeği muayene ettiği gerekçesiyle geçen yıl ağustos ayında Irak'ta tutuklanarak idam edilmişti.
IŞİD'de aşkı aramak
Konu ile ilgili araştırmalar yapan bilim insanlarına göre genç kadınları IŞİD’in hakimiyetindeki topraklara gitmeye iten nedenlerin başında aşkı bulma umudu geliyor. Sosyal medyada paylaşılan çok sayıda fotoğrafın birinde ‚Cihadın ülkesinde‘ başlığı atılmış. ‚Seni buldum benim sevgili mücahidim‘ gibi mesajlar içeren fotoğraflarda, tamamen çarşafla kapalı bir kadına doğru eğilmiş olan yakışıklı erkekler görülüyor. Kadınlara yapılan çağrılarda, Suriye’ye geldiklerinde Allah tarafından kaderlerine yazılan erkeklerle evlenecekleri belirtiliyor. Ancak söz konusu kadınlar, bazı çevrelerin aşağılayıcı bir dille nitelendirdikleri gibi birer ‚yatak odası radikali‘ değiller. Kadınların sosyal medyadaki paylaşımları ve tartışmaları eğitim düzeylerinin oldukça yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Diğer yandan bu eğitim düzeyine rağmen aşırılık ve gaddarlıkta erkeklerden geri kalır yani yok çoğunun. Esirlerin katledilmelerinden mutluluk duyarken, Batı ülkelerinde saldırılar düzenlenmesi çağrısında bulunuyorlar.
Bunların içinde bir örnek çok çarpıcı. İngiltere’den gelen ve ismini Mücahide Bin Usame olarak değiştiren bir tıp öğrencisi, hemşire üniforması içinde kesik bir başı tutarken çekilmiş fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşmıştı.
Kendilerini, aynı savaşçı erkekler gibi tüm dünyayı değiştirmesini bekledikleri muhteşem bir öykünün parçası olarak gören bu kadınlar günün birinde hayal kırıklığına uğrarlar ise ne olacak? Ev kadını rolünden bıkan ya da kocasının hiç de öyle büyük bir aşık ya da rüyalarının erkeği olmadığını fark ederlerse ne yapabilecekler? O şu anda meçhul. IŞİD’in hakim olduğu topraklara girdikleri andan itibaren bu kadınlar şeriata tabiler. Karar verme hakları yok. Erkeklerin izni ve refakatı olmadan evden ayrılamaz ve hatta aileleri ile internet üzerinden temasa bile geçemezler. IŞİD’in parlak günleri geride kaldığında bu kadınlar sadece barbarca bir sistemin tutsakları olacaklar.