T24- Geçen yıl Kathyrn Bigelow en iyi yönetmen dalında Oscar heykelciğini elinde tuttuğu zaman, kadın erkek eşitliği adına bir eşik aşılmıştı. Önümüzdeki iki hafta boyunca Londra merkezli Birds Eye View film festivali, hem İngiltere'de hem de uluslararası planda kadın sinemacılara ışık tutarak konuyu tartışmaya açıyor.
82 yıllık Oscar tarihinde ilk kez bir kadın, en iyi yönetmen dalında ödüle layık görüldü.
Fakat Bigelow'un ödülü, kamera arkası kadın-erkek eşitsizliğinin nihayet düzelmeye başladığının gerçek bir habercisi mi?
Sinema dünyasından alınan veriler, en azından İngiltere açısından, hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor.
İngiltere Film Konseyi'nin hazırladığı son rapor, 2009 yılında İngiltere'de çekilen filmlerin sadece yüzde 17'sinin yönetmeninin kadın olduğunu, kadın senaristlerin oranının ise, yüzde 16'ın biraz üzerinde seyrettiğini ortaya koyuyor.
Resesyon etkisi
Önümüzdeki iki hafta boyunca Londra merkezli Birds Eye View film festivali, hem İngiltere'de hem de uluslararası planda kadın sinemacılara ışık tutarak konuyu tartışmaya açıyor.
Festival yöneticisi Rachel Millward, yetenekli kadınları sinema kariyerine çekmenin bir yıldan uzun zaman alan, büyük bir yatırım gerektirdiğini söylüyor.
Millward, gidişatın kadınlar aleyhine olduğunun altını çiziyor. Resesyondan bu yana film ve televizyon sektöründe yaşanan işten çıkarmaların kadınları daha çok etkilediğini söylüyor.
Sinema dünyasında genel tabloda zaten düşük olan kadın sayısı, korku filmleri sözkonusu oldu mu, iyice dibe vuruyor.
Fakat 'korkutan' kadınlar da yok değil.
'Kanlı Kadınlar'
Birds Eye View festivalinde, 'Kanlı Kadınlar' başlığı altında bir araya getirilen bir grup film, korku türünde emek vermiş kadınların filmlerinden oluşuyor.
Millward, aslında kadınların sinemanın ilk günlerinden itibaren korku filmlerine çok değerli katkılarda bulunduğunu aktarıyor.
1920'de çekilen Jekyll ve Hyde'ın senaryo yazarı Clara Beranger'dan tutun, 1928 yapımı Rüzgar adlı korku film klasiğinde rol alan, sessiz sinemanın efsanevi ismi Lilian Gish'e değin uzanan geniş bir yelpazede, kadınların önemli katkıları var.
Ama kadın sinemacılar, günümüzde sinema içinde büyük bir sektörü temsil eden korku dalında çok daha fazla sayıda kadının çalışabileceğini söylüyor.
İngiliz yönetmen ve senarist Kerry Anne Mullaney, prodüktörlerin en iyi para yapacak korku filmini 'genç erkek seyirci kitlesine' hitap eden film olarak gördüğünü; mali sıkıntıların arttığı şu günlerde bu yaklaşımın daha da güçlendiğini söylüyor.
Mullaney, korku dalında sadece kamera arkasına değil, sinema koltuğuna da daha çok kadın çekmenin birlikte düşünülmesi gerektiğini belirtiyor.