Yaşam

'Kadına ayrımcılık İslam'ın özüyle bağdaşmaz'

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen ''5. Dini Yayınlar Kongresi''nin sonuç bildirgesinde

04 Aralık 2011 02:00

T24 - Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen ''5. Dini Yayınlar Kongresi''nin sonuç bildirgesinde, ''Kur'an-ı Kerim'in bugünkü kadın ayrımcılığına mesnet sayılabilecek biçimde ataerkil bir öze sahip olduğuna ilişkin yaklaşımların hiçbir şekilde onaylanamayacağı'' belirtildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü tarafından 2-4 Aralık 2011 tarihleri arasında Dedeman Otel'de düzenlenen ''Kadın Konulu Dini Yayınlar'' başlıklı kongre, sonuç bildirgesinin yayımlanmasıyla sona erdi. Bildirge, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez tarafından kamuoyuna açıklandı.

Kongrenin, yazarlar, akademisyenler, araştırmacılar ve yayınevi sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirildiği hatırlatılan bildirgede, kadın konulu yayınların tarihsel sürecinin, kadın konulu dini neşriyatın, kadın konulu dini yayıncılığın sorunlarının ve kadın konulu dini yayıncılıkta gelecek için perspektiflerin ele alındığı kaydedildi. 

Bildirgede, kongrede ulaşılan bazı sonuçlar şöyle sıralandı:

''Özellikle popüler dini kaynaklarda yer alan kadının yaratılışına ilişkin mitoloji ve hurafe niteliğindeki tasvirler, kadına yönelik zayıflık ve eksiklik söylemi, fitne ve ayartıcılık ithamı, kadının erkek üzerinden tanımlanıp konumlandırılması İslam'ın özüyle bağdaşmamaktadır.

Fıkıh literatürü kadınların daha çok haklarına ve sorumluklarına taalluk eden konular üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu kaynakların, yazıldıkları dönemin şartları çerçevesinde oluşturulduğu gerçeği dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Kadınla ilgili sorunlar, kadın hakkında oluşan yanlış düşünce ve telakkiler, sadece doğu toplumlarının ya da İslam toplumlarının değil, bütün insanlığın ortak problemidir. Kadim din ve kültürlerin Müslüman toplumlara tesiri, yerleşik kültür ve geleneklerin baskın çıkması, dinin ve dini metinlerin yanlış anlaşılması ve yorumlanması, bu tür düşüncelerin yerleşip derinleşmesine zemin hazırlamıştır.

Kadınla ilgili problemler bağlamında, İslam'ın temel kaynaklarının bizzat kendilerinin tartışma konusu yapılması ve bunun ısrarla sürdürülmesi anlamsızdır. Asıl yapılması gereken, sorunun gerçek temelleri üzerinde yoğunlaşmak, bu konuda sonuç alınabilir adımların atılabilmesi için uzun soluklu çalışmalara yönelmek, İslam'ın daha doğru bir şekilde anlaşılması için kalıplaşmış zihniyet yapılarını yeniden gözden geçirmek olmalıdır.''

Kadına ilişkin sorunların insanlığın ortak sorunları arasında yer aldığı belirtilen açıklamada, sorunların yerel şartlardan kaynaklandığının unutulmaması gerektiği ve kadına dair çalışmaların daha bütüncül bir bakış açısıyla yapılması gerektiği vurgulandı. 

Bildirgede şu değerlendirmelere yer verildi:

''Geleneksel literatürümüzde yer alan kadına ilişkin kıssa, menkıbe ve yorumların güncel edebi üretimlere katkı sunacak şekilde yeni bir okumaya tabi tutulmasına ihtiyaç vardır.

Kur'an-ı Kerim'in bugünkü kadın ayrımcılığına mesnet sayılabilecek biçimde ataerkil bir öze sahip olduğuna ilişkin yaklaşımlar hiçbir şekilde onaylanamaz. Müslüman kadınlar ve erkekler Kur'anı Kerim'i kendilerine sunulan ilahi bir hidayet ve rahmet kitabı olarak görürler ve böyle inanırlar.

Sanal alemde ve görsel medyada kadın bir tüketim ve reklam unsuru olarak istismar edilmektedir. Görsel medyada kadın imgesi, kadını gerçek kimliğinden çok bir tüketim nesnesi biçiminde sunmakta, bu sunumda kimi zaman kadının cinselliği, kimi zaman kadının duygusallığı, kimi zaman da zaafları ön plana çıkarılarak kadın bir meta şeklinde kadın ticari istismar konusu yapılmaktadır.

Kadına karşı cinsiyetçi ve ayrımcı bir dilin kullanılması, kadının metalaştırılması ve tüketim nesnesi, namus cinayetleri ve her türlü şiddetin konusu haline getirilmesi hiçbir şekilde onaylanamaz.

Kadının hangi gerekçelerle olursa olsun, temellük edinilmesi, kimliksizleştirilmesi, toplumdan tecrit edilmesi yahut bir haz nesnesi olarak sunulması ve onurunun zedelenmesi asla kabul edilemez.

Görsel medyada kadına karşı uygulanan cinsiyetçi ve ayırımcı dile karşı toplumsal ortak bir bilinç oluşturulmalıdır. Medyada kadın ile ilgili konular dar kapsamlı ve  yalnızca bazı rolleri içine hapsedecek bir yaklaşımla ele alınmamalıdır. Görsel medyada kadın, potansiyel tüketici, cinsel obje, güzellik, mutfak kıskacı içinde değil, gerçek kimliği ve değerleri ile yer alabilmelidir.''