Selma KUNAR/ANTALYA, (DHA)- BEYİN ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarıyla bire bir iletişim kurarak organ bağışını anlatan organ nakil koordinatörleri, Türkiye\'de kadavradan bağışın istenilen düzeyde olmamasının en önemli nedenlerinden birinin \'El alem ne der\' korkusu olduğunu vurguladı.
Antalya İl Sağlık Müdürlüğü\'ne bağlı Antalya Organ ve Doku Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi Organ Nakil Koordinatörü Hilal Gedikli, beyin ölümü deklarasyonu yapıldıktan sonra ailelerin acılarını yaşayabilmeleri için 30- 45 dakika kadar zaman tanıdıklarını belirtti. Önce ailelerin bu acıyı tolere etmelerini beklediklerini söyleyen Gedikli, “Sonra hastanın birinci derece yakınını odaya davet ediyoruz. Tabii bu onlar için kötü bir süreç. Bir yas dönemi yaşıyorlar. Bir acı süreçleri var. Dolayısıyla farklı yaklaşımlar da sergileyebiliyor\" diye konuştu.
Beyin ölümü gerçekleşmiş hasta yakınlarının bazen durumu tamamen kabullenmiş olduklarını bazen daha agresif daha ajite yaklaşım sergilediklerini belirten Gedikli, şunları kaydetti:
“O andaki duruma göre hareket ediyoruz. Her vaka farklı bir olay. Farklı bir yaklaşım sergilemek durumunda kalıyoruz. Bizler de üzülüyoruz, çünkü orada bir hayat kaybı söz konusu. Yakınımız olmasına gerek yok. Empati duyuyorsunuz. Onlarla beraber bizler de üzülüyor, o acıyı paylaşıyoruz. Ama diğer tarafta farklı hayatlara şans verme ihtimali söz konusu olduğu için de profesyonel davranıp aileyle bu görüşmeyi yapmak durumunda kalıyoruz. Bir beyin ölümü belki 4, belki 7 kişiye hayat verecek. Bu doğrultuda hareket etmek durumundayız.\"
KADAVRADAN ORGAN ALINIRKEN ÇOK HASSAS DAVRANIYORUZ
Organ Nakil Koordinatörü Hatice Yeniçerioğlu ise Türkiye\'de kadavra bağışının düşük olma nedenlerinden birinin \'beyin ölümü\' kavramını anlayamamak olduğunu ifade etti. Yeniçerioğlu, “Beyin ölümü bitkisel hayatla karıştırılıyor. Biz ailelere \'Başınız sağ olsun hastanızın beyin ölümü gerçekleşti\' dediğimiz zaman bu kavram genellikle bitkisel hayatla karıştırılıyor. Buradaki farkı iyi irdelemek lazım. Beyin ölümünde geri dönüş yok. Tıbben \'ölü\' kabul ediliyor. Bitkisel hayatta ise geri dönüş şansı var. Bu konuda toplum olarak bilgi eksiğimiz var\" dedi.
Bağış yapılan kadavradan organ alınırken çok hassas davranıldığını bildiren Yeniçerioğlu, “Organ alınırken normal bir ameliyat gibi davranıyoruz. Vücut bütünlüğü bozulmadan alınıyor organlar. Estetik dikişlerle yapılıyor. Daha çok özen gösteriliyor açıkçası\" dedi.
ORGAN BAĞIŞINDA BULUNMAYAN AİLELER ÇİFT DUYGU İÇERİSİNDE
Antalya İl Sağlık Müdürlüğü\'ne bağlı Antalya Organ ve Doku Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi Organ Nakil Koordinatörü Gülen Kurtbulut, kadavra bağışının istenilen düzeyde olmamasının nedeninin \'El alem ne der\' korkusu olduğunu belirtti. Kurtbulut, “El alem ne der\' korkusu bizde fazlaca var. Çocukluğumuzdan gelen bir şey bu. Bu eğitim ve kültürle büyüdüğümüz için insanlar, \'Biz bağışçı olarak yüreğimizden bunu istiyoruz ama komşularımız, yakınlarımız bize ne der? Organları sattınız mı? Bundan çok korkuyoruz. Bağışlamadığımız için suçluluk duyuyoruz. Çift duygu içerisindeyiz. Ama el alem bizi çok etkiliyor\' diyorlar\" dedi.
ORGAN BEKLEYEN 15 YAŞINDA ÇOCUĞUNUZ OLSA NE YAPARDINIZ?
Organ nakil koordinatörleri olarak tüm çabalarının eğitimlerle bunları topluma anlatmak olduğunu kaydeden Kurtbulut, “Bir beyin ölümü düşünelim, o insanın tedavisi bittiğinde, organ bağışı ile başka bir insanın hayatının başladığının mesajını vermeliyiz. Tüm vatandaşlara ben şu soruyu soruyorum, \'Organ bekleyen 15 yaşında bir çocuğunuz olsaydı, kalp nakli bekleseydi mesela, ne olmasını isterdiniz?\' Eğer bu soruyu düşünüp, \'Kalp nakli olmasını istiyorum\' derseniz. O zaman organ bağışı kararınızı tekrar gözden geçirin diyorum\" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI