Gündem

Jinekolog Fecri Sevilen, nitelikli cinsel saldırıdan ikinci kez suçlu bulundu

Prof. Dr. Sevilen, “klitorisini uyararak sıvı örneği alması” gerektiğini söyleyerek iki danışanına nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış ve cezaevine gönderilmişti

07 Temmuz 2022 13:24

Çiçek Tahaoğlu

İstanbul’da tedavi için özel muayenehanesine gelen iki hastasına nitelikli cinsel saldırı suçundan yargılanan jinekolog Fecri Sevilen davasında, mahkeme bir kere daha Sevilen’in suçlu olduğuna hükmetti.

Prof. Dr. Sevilen, “klitorisini uyararak sıvı örneği alması” gerektiğini söyleyerek iki danışanına nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış ve cezaevine gönderilmişti. Ancak cezası istinaf mahkemesi ve Yargıtay’ca onandıktan sonra, çok sık görülmeyen bir şekilde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından tahliye edilmişti.

Sevilen’in davası geçen günlerde yeniden görüldü. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi Sevilen’in nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği sabit olduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararında direndi. Şimdi dosya tekrar Yargıtay’da. 

Davacı kadınlardan R., “Ağır ceza mahkemesi, istinaf mahkemesi, Yargıtay ceza dairesi suçun sabit olduğu konusunda hem fikir. Ama bu karar bir türlü uygulanamıyor” derken; avukat Utku Keleşoğlu suçun “mesleğinin sağladığı imkan ve yetkileri kötüye kullanarak” işlendiğinin altını çizdi. Keleşoğlu, hakkında adli tedbir dahi alınmaksızın bir anda serbest bırakılan Sevilen’in hekimlik faaliyetlerine devam etmesine engel herhangi bir mesleki soruşturma da bulunmadığını söyledi.

Muayene sırasında porno film izletmiş

Yargılanmasına 2018’de başlanan Prof. Dr. Sevilen’i savunan avukat ekibinde, Said Nursi’nin ve Sivas katliamı davasının sanık avukatlarından Reşat Yazak, tanınmış ceza avukatlarından Köksal Bayraktar, Rıza Sarraf’ın da avukatlığını yapmış Şebnem Eriş gibi isimler yer aldı.

Danışanlarından birine muayene sırasında porno film izletmeye çalıştığı, "Tahrik olmuyor musun?" gibi sorular sorduğu ve cinsel içerikli eylemlerde bulunduğu iddia edilen Sevilen’in muayenehanesinde kullanılan bilgisayarda 4063 porno bağlantısının tespit edildi. Ayrıca şikayete konu olan muayene saatinde sanığın bilgisayarından porno sitesine bağlanıldığı belirlendi. 

Cezası kesinleştikten sonra tahliye edildi

Sevilen “mesleğinin sağladığı imkan ve yetkileri kötüye kullanarak” iki ayrı nitelikli cinsel saldırı suçlamasıyla Ekim 2019’da 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılarak cezaevine gönderildi. Ceza, Mart 2020’de Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nce, daire başkanı ve bir üyenin muhalefet şerhine karşın oy çokluğuyla onanarak kesinleşti.

Onama kararına şerh düşen Yargıtay daire başkanı, Nisan 2022’de (seçimlerde beş aday arasında dördüncü sırada yer alsa da) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atandı. Bundan birkaç ay sonra, Haziran 2020’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, cezaya bizzat itiraz ederek Sevilen’in tahliyesini talep etti. 

Yeniden toplanan Yargıtay 14. Ceza Dairesi, hapis cezası kararının kanuna ve usule uygun olduğunu tekrar vurguladığı bir karar verdi. Bununla birlikte, itiraz Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapıldığı için CMK gereği dosyayı üst kurula gönderdi.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise Haziran 2021’de cezanın bozulmasına ve Sevilen’in tahliyesine karar verdi. Şikayetçi kadınların davayı olaydan 20-30 gün sonra açmaları ve muayenehanedeki deliller toplanırken “ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulması” şartının yerine getirilmemiş olması bozma gerekçesi olarak gösterildi.

Davacı R.: Bu adam bunları başka kadınlara da yapamasın

Davacılardan R., hem olayın kendisi hem de dava süreci nedeniyle zor zamanlar geçirdiklerini ve artık adaletin yerini bulmasını beklediğini söyledi. 

“Duruşmalarda sürekli ‘evlenip boşanmış kadınlar’ olduğumuz, yaşam tarzımız tartışıldı. Atfedilen suçla ilgili savunma yapmak yerine bizimle alay ettiler, sorularımıza cevap vermediler, kişiliğimize saldırdılar. Sanığın ne kadar nüfuzlu olduğunu ima edip, bizim başarılı bir insana iftira atmaya çalıştığımızı iddia ettiler. Sanki biz yargılanıyor gibiydik. Ama yaşananlar ve deliler o kadar açık ki, mahkeme de bunu onayladı. Tüm bu zorlukları adalet yerini bulsun ve bu adam bunları başka kadınlara da yapamasın diye göze aldık.”

1998’den beri başka şikayetler de var

Sevilen hakkında iki kadının şikayetiyle açılan bu dava dışında başka şikayetler de var. 

1998’de bir kadının muayene sırasında cinsel tacize maruz kaldığına dair şikayeti üzerine Türk Tabipler Birliği (TTB) disiplin soruşturması başlatmış ve Sevilen 2000 yılında 6 ay süre ile geçici olarak meslekten alıkoyma cezasına çarptırılmış. Bu olay, şikayetçi kadın veya TTB tarafından adli mercilere bildirilmemiş.

2001’de başka bir kadın TTB’ye mail atarak, 1999’da muayene sırasında Sevilen tarafından cinsel tacize maruz kaldığını, ancak deşifre olmaktan ve ailesinden korktuğu için adli mercilere şikayette bulunamadığını bildiren bir e-posta yollamış. 2019’da adli olarak şikayette bulunmuş ancak dosya zaman aşımına uğramış.

2018’de Sevilen hakkında açılan davanın medyaya yansımasının ardından başka bir kadın 2007’de benzer şekilde cinsel tacize uğradığını söyleyerek dava açmış ancak dava zaman aşımıyla sonuçlanmış.

Avukat Keleşoğlu, şu aşamada Sevilen hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmadığı için hekimliğe devam ettiğini söylerken “Ama bir hüküm olmaması mesleki bir disiplin soruşturmasına engel değil” diyor, “Burada cinsel bir suça ek olarak doktorluk mesleğine duyulan güvenin ve meslekten kaynaklı elde edilmiş nüfuzun kötüye kullanılması söz konusu. İsnatlar oldukça ağır ve suçun işlendiğine dair kanıtlar da var; mesela muayene sırasında porno açıldığı teknik incelemeyle sabit.”

Avukat Keleşoğlu: Yerel mahkemenin direnme kararı çok önemli

Avukat Keleşoğlu, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin direnme kararının çok önemli olduğunu vurguluyor:

“Bazı dosyalar vardır, bazı şeyler belirsizdir. Ama bu dosyada her şey ortada ve suçun sanık tarafından işlendiği her türlü şüpheden uzak şekilde ve tam olarak ispatlanmış durumda. Yine de yerel mahkemenin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na direnmesi karşılaştığımız bir durum değil. Hatta bir ilk olabilir. 

Bazı güç odaklarının olduğu dosyalarda, birçok hakim kürsüde bulunmak istemez, zira karar vermek zordur. Bu davada da sanığın aynı zamanda akrabası da olan bir avukatın, mahkemede ‘Benim yetiştirdiğim kişiler şimdi Yargıtay üyesi’ gibi heyet üzerinde baskı kurmaya yönelik, yargıya müdahale teşebbüsü sayılabilecek ifadeleri zabıtlara geçmişti. Ama bu heyet ve savcısını yürekten kutlamak lazım. Yargılamalara yönelik ağır eleştirilerin olduğu böylesi bir dönemde benim hukuka dair umutlarımı yeşerten bir karara imza attılar. Umarım finali de emsal olacak bir karar olur.”