Osaka şehrinde idam edilmeyi bekleyen iki mahkum, infazın yapılacağı gün ve saatten çok az bir zaman önce mahkumlara haber verilmesi uygulamasının, itiraz hakkı kullanmaya zaman bırakmaması ve insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle Adalet Bakanlığı'nı dava ediyor.
Japonya'da idam mahkumları ve aileleri infaz gün ve saatini önceden asla öğrenemiyorlar. Mahkumlara bu bilgi, infazın gerçekleşeceği günün sabahı söyleniyor. Ailelere ise çoğu zaman infaz gerçekleştikten sonra haber verilip idam edilen yakınlarının küllerini almaları isteniyor.
Kendileriyle aynı durumdaki idam mahkumlarına itiraz etme hakkı tanımadığı için bu uygulamaya itiraz eden adı açıklanmayan iki mahkum, bu uygulamanın değiştirilmesini istiyor ve 22 milyon yen (yaklaşık 1.8 milyon Türk lirası) tazminat talep ediyorlar.
Mahkumlar adına konuşan avukatları Yutaka Ueda, "İdam sırası bekleyen mahkumlar her sabah, o günün hayatlarının son günü olacağı endişesiyle uyanıyorlar. Bu inanılmaz derecede insanlık dışı bir şey" şeklinde konuştu.
Kurban hakları mı mahkum hakları mı daha önemli?
İnsan hakları savunucusu uluslararası kuruluşlar Japonya'yı uyararak idam mahkumlarına zihinsel işkence olarak tanımladıkları bu uygulamadan vazgeçmesi için baskı uyguluyor.
Japon cezaevi yetkilileri ise infazın gün ve saatini mahkuma son dakikaya kadar haber vermemeye dayanan şimdiye kadarki uygulamanın, "mahkumun stresini en aza indirebilmek" amacına hizmet ettiğini savunuyor.
Avukat Ueda, Japonya'nın bu konuda diğer ülkelere kıyasla sınıfta kaldığını belirtip "Yurtdışında mahkumlara hayatlarının sonu hakkında düşünmeleri ve bu sona kendilerini zihinsel olarak hazırlamaları için yeterli zaman veriliyor. Japonya ise sanki kimseye haber vermemek için özel bir çaba harcıyor." diyor.
Japonya'da 2020'de kimse idam edilmedi
İdam cezası, gelişmiş demokrasiler arasında sadece A.B.D. ve Japonya'da uygulanıyor.
İnsan haklarını savunan Amnesty International'ın (Uluslararası Af Örgütü) 2009'da yayımladığı bir rapora göre ülkede özellikle idam mahkumları "zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı" muamele görüyor. Akıl hastalığı veya zeka geriliği olmasına bakılmaksızın yıllarca tek kişilik hücrede tutulup bir gün ansızın idam ediliyorlar.
Japonya'da idam kararı ender olarak ve daha ziyade çoklu cinayet gibi suçları işleyenlere veriliyor ve mahkumlar asılarak idam ediliyor.
Şu an Japonya'nın farklı yerlerindeki cezaevlerinde tutuklu 112 kişi idam edilmeyi bekliyor. 2011'den beri her yıl en az bir mahkumun idam edildiği ülkede ilk kez geçen yıl ve bu yıl hiç infaz gerçekleşmedi. Ayrıca bu yıl, idam cezası hükmü verilmeyen bir yıl olarak kayda geçti.
Buna karşın 1995'te Tokyo metrosunda 13 kişinin ölümü ve yüzlercesinin yaralanmasına neden olan saldırılarından sorumlu tutulan 'kıyamet günü tarikatı' Aum Şinrikyo'nun lideri Shoko Asahara ve altı tane müridinin birden 2018 yılı Temmuz ayında idam edildiği gibi örnekler de var.
Bir araştırmaya göre özellikle Aum Şinrikyo'nun saldırısından beri Japonya'da halkın yüzde 80'i idam cezasını destekliyor.
İdamın caydırıcılığı var mı?
İnsan hakları savunucuları idam cezasının caydırıcı olmadığı nedeniyle Japonya'nın bu cezayı tamamen kaldırmasından yana. Son olarak Temmuz ayında Afrika ülkesi Sierra Leone de idam cezasını kaldıran ülkelerin arasına katıldı.
Japonya, kamu güvenliği açısından dünyada örnek gösterilse de özellikle akıl sağlığını yitiren kişilerin sokakta veya metroda hiç tanımadıkları insanları öldürmesi vakaları da yaşanıyor.
En son 31 Ekim'deki Cadılar Bayramında Joker kılığına giren bir kişinin, bindiği trende 17 kişiyi bıçaklaması ve bir kişiyi öldürmesinden sonra sarf ettiği "Öldürdüm çünkü ölüm cezası almak istiyorum. Arkadaşlarım yok, işte başarısızım." şeklindeki sözleri idam cezasının ne derece caydırıcı olduğu konusunda tartışma yarattı.
Savcıların yüzde 97 gibi rekor bir mahkumiyet kararı ortalaması elde ettiği Japonya adalet sisteminde mahkumların, idam gibi ağır cezaya maruz kalmasalar da cezaevinde gördüğü baskılar sonucu işlemedikleri suçları bile itiraf etmeye zorlandıkları iddia ediliyor.
Yüksek mahkumiyet oranını, Japon yargısının sadece suçlu olduğundan emin olduğu kişileri dava etmesiyle açıklayan da var. Ancak bu, hiç yanlış yapmadıkları anlamına gelmiyor.
1968'de soygun ve cinayetten hüküm giyip dünyanın en uzun idam sırasını bekleyen mahkumu olarak tam 45 yıl cezaevinde tutulan ve sonunda 2014 yılında hakkında açılan davanın tekrar görülmesi kararı çıkınca salıverilen Iwao Hakamada, bunun en çarpıcı örneği.
Japon Adalet Bakanlığı yetkilileri, daha önce emsali görülmemiş bir biçimde iki idam mahkumu tarafından aleyhlerine açılan davayla ilgili henüz bir yorumda bulunmadı.