Gündem
BBC Türkçe

İzlanda sünneti yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olma yolunda

İzlanda erkeklere sünneti yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olmaya hazırlanırken, hem Müslümanlar hem Yahudiler tarafından sürdürülen bu geleneğin yasaklanması yeni bir inanç özgürlüğü tartışmasının odağı olabilir.

29 Nisan 2018 20:30

İzlanda erkeklere sünneti yasaklayan ilk Avrupa ülkesi olmaya hazırlanırken, hem Müslümanlar hem Yahudiler tarafından sürdürülen bu geleneğin yasaklanması yeni bir inanç özgürlüğü tartışmasının odağı olabilir.

İzlanda parlamentosuna sunulan ve sünneti yasaklayan yasa tasarısı, yasağı ihlâl edenlere 6 yıl hapis cezası öngörüyor.

Buna tek istisna olarak da "sünnetin tıbbi olarak gerekli olduğu durumlar" öngörülmüş.

Tasarı, Yahudi ve Müslüman toplumlarının İzlanda'da yaşamasını imkansız hale getirecek bir düzenleme olarak gören dini liderlerin sert tepkisini çekerken, Avrupa Birliği içindeki Katolik kilisesinin başkanı Kardinal Reinhard Marx tasarıyı "inanç özgürlüğüne tehlikeli bir saldırı" diye tanımladı ve "Sünnetin suç sayılması çok ağır bir düzenleme ve derin endişe uyandırıyor" diye konuştu.

Bir çok Yahudi ve Müslüman, sünnet konusunun tıpkı dini giysiler ve hayvan kurban etme geleneği gibi anti-semitizm (Yahudi düşmanlığı) veya İslamofobi tarafından araçsallaştırılabileceğinden endişe ediyor.

Dünya çapında bakıldığında her üç erkekten birinin -büyük çoğunluğu kültürel ve dini nedenlerle olmak üzere- sünnetli olduğu tahmin ediliyor.

İzlanda'da sünneti yasaklayan yasa tasarısında "sünnetin erkek çocuklarının haklarının ihlali olduğu ve Birleşmiş Milletler çocuk hakları sözleşmesine aykırı olduğu" söyleniyor. Tasarının gerekçesinde erkek sünneti, çoğu Avrupa ülkesinde hali hazırda yasaklanmış bulunan kadın sünnetine benzetiliyor.

Tasarıda ayrıca sünnetin anestezisiz uygulandığı, ve çoğunlukla steril olmayan ev ortamlarında, ve tıbbi eğitim görmemiş dini liderler tarafından yapıldığı da kaydediliyor ve bütün bunların enfeksiyon ve bazı durumlarda ölüme varan sonuçları olabileceği belirtiliyor.

İzlanda tasarısında anne babaların çocuklarına dini rehberlik yapabileceği kabul ediliyor ama bu hakkın "hiç bir zaman çocuğun haklarını ihlal etmeye kadar varamayacağı" kaydediliyor.

Tasarıda dini veya kültürel sebeplerle sünnet olmak isteyen erkeklerin, "her yönüyle nasıl bir şey yaptırdıklarına akıllarının erdiği bir çağa geldiklerinde" sünnet olmaya karar verebilecekleri de öngörülüyor.

336 bin nüfuslu İzlanda'da küçük Müslüman ve Musevi toplumları yaşıyor. Ülkede tahminen 250 Yahudi ve 1,500 Müslüman var.

Sünneti yasaklayan yasa tasarısını hazırlayıp parlamentoya sunan merkez-sağ İlerici Parti'den Silja Dögg Gunnarsdottir, ülkede kadın sünnetinin 2005 yılında yasaklandığını, tıpkı bunun gibi erkek sünnetini de yasaklayan bir yasa bulunması gerektiğini söylüyor.

Gunnarsdottir, "Çocukların haklarından söz ediyoruz, inanç özgürlüğünden değil. Herkesin istediği şeylere inanmaya hakkı var ama çocukların hakları inanç özgürlüğünün önünde gelir" diyor.

İlerici Parti tarafından hazırlanan tasarı parlamentodaki farklı partilerden siyasetçilerin ve kamuoyunun çoğunun desteğine sahip. İlk okumada onay alırsa komisyona gönderilerek aylar sürecek bir çalışmadan sonra yasalaşması bekleniyor.

Kuzey ülkelerinin insan haklarını koruma konusunda iyi bir ünü olduğunu söyleyen siyasetçi İzlanda bu yasağı çıkarırsa diğer ülkelerin de onu izleyeceklerini düşünüyor.

Sünnet konusu daha önce başka Avrupa ülkelerinde de tartışılmış ama hiç birinde yasak konmamıştı.

Britanya'daki bir Musevi kampanya grubu olan Milah UK'nin bir sözcüsü sünnet işleminin bebekler 8 günlük iken ve sadece bu konuda sıkı bir eğitim görmüş kişiler tarafından yapıldığını söylüyor ve "Musevi erkeklerinin doğum sonrası sünneti Musevi kimliğinin tartışılmaz bir unsurudur ve liberal demokratik ülkelerde buna saygı duyulur. İzlanda gibi bir ülkenin bunu yasaklamayı düşünmesi, Yahudilerin ülkede yaşamasını imkansızlaştıracak olması bakımından son derece endişe vericidir" diye konuştu.

Musevi cemaat sözcüsü, erkek sünnetinin kadın sünneti ile karşılaştırılamayacağını da savunarak, kısmı ya da tam kadın sünnetinin cinsel ilişkiden acı duymaya yol açtığını ve ciddi tıbbi sorunlar doğurduğunu, oysa erkek sünnetinin çok hafif ve hiç bir uzun vadeli sorun yaratmayan bir operasyon olduğunu da söyledi.

Avrupa Yahudileri Kongresi Başkanı Moşe Kantor da değerlere saygı çağrısında bulundu ve sünnetin zararlı olduğuna dair hiç bir kanıt bulunmadığını kaydetti.

İzlanda İslami Kültürel Merkezi imamı Ahmad Seddeeq da yasa tasarısının inanç özgürlüğüyle çeliştiğini söyledi ve "Sünnet yüzlerce yıldır uygulanan bir şey. Köklerini kültürel ve dini geleneklerimizden alıyor" diye konuştu.

Seddeeq, sünnetin tıbbi faydalarının da risklerinden çok daha fazla olduğunu söyledi.

Müslüman ve Yahudi liderler, yasa dışı kılınırsa sünnetin yeraltı uygulamalara döneceği ya da ailelerin çocuklarını sünnet ettirmek için komşu ülkelere seyahat edeceği uyarısında da bulunuyorlar.

2012 yılında Almanya'da sünnetin sadece bu konuda eğitilmiş kişiler tarafından yapılabileceğini öngören bir yasa kabul edildi.

Bu yasa öncesinde bir Alman mahkemesinin sünnetin bir çocuğun bedenini "kalıcı ve geri döndürülemeyecek bir şekilde değiştirdiği" ve "bireyin dini inancını seçim hakkını elinden aldığı" yolundaki kararı hararetli tartışmalara yol açmıştı.

Bunu izleyen yıl Avrupa Konseyi, üyesi 47 ülkeyi sünneti sıkı kurallara bağlamaya çağıran bir kararı kabul etti. Kararda ülkeler, "çocuğun çıkarlarını ve tıptaki son gelişmeleri gözönüne almayan yaygın geleneksel yöntemlerden vazgeçilmesi" için önlemler almaya çağrılıyordu. İsrail kararın "Avrupa'daki ırkçılık ve nefret eğilimlerini" beslediğini söylemişti.

İki yıl önce Britanya'da bir aile mahkemesinin hakimi çocukların kendileri karar verecek yaşa gelinceye kadar sünnet olmaması gerektiğine hükmetti. Britanya Sağlık Hizmetleri'nin genel tavsiyesi ise "Bu konuda eğitimli ve deneyimli doktorlar tarafından yapıldığında sünnet az riskli bir işlem" şeklinde.

İzlanda'daki sünneti yasaklama yasa tasarısı öncesinde bir dizi Avrupa ülkesinde kadınların yüzlerini de kapatan çarşaf-peçe benzeri giysilerinin yasaklanması tartışma yaratmıştı. Bu ilkbaharda Danimarka parlamentosu yüzün de örtüldüğü kadın giysilerinin kamusal alanda kullanımını yasaklayan bir tasarıyı tartışacak.

Geçen yıl Belçika, helal ve koşer et satışını, hayvan haklarını koruma gerekçesiyle yasaklamıştı. Polonya hükümetinin koşer hayvan kesimini yasaklayan bir tasarı önermiş ama Musevi toplumundan büyük tepki görmüştü.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir