İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikaları Başkanı Cenk Özatıcı, sığınmacıların vatanlarına geri gönderilmesine ve Suriye hükümetiyle yapılacak olası müzakerelere ilişkin; "Bu süreç doğru ama çok geç kalınmış, Türkiye'ye çok büyük bedellerin ödetildiği bir süreç ve bunun bazı riskleri de var. Dün Tel-Abyad'da, Afrin'de olan saldırılar, görüşmeler başladığı zaman Türkiye'nin farklı noktalarında olabilir. Bu işin çözümü Suriye hükümetiyle görüşmektir. Bizim de görüşümüz, Suriye ile müzakere ve işbirliği ile sığınmacıların kesin geri dönüşü" diye konuştu.
İYİ Parti Milli Güvenlik ve Göç Politikaları Başkanı Cenk Özatıcı, İYİ Parti'nin Afyonkarahisar'daki Değerlendirme Kampı'nda Suriyeli ve diğer sığınmacı ve kaçak göçmenlerin vatanlarına gönderilmesine ilişkin hazırlanan Strateji Belgesi ve Eylem Planı Milli Göç Doktrini'ne ilişkin konuştu. Özatıcı, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada sığınmacıların güvenli ve hızlı geri dönüşü, geri dönüş sırasında yaşanabilecek olası sorunların çözümleri ve Suriye hükümeti ile yapılacak olası müzakere ve işbirliklerine ilişkin hazırlanmış planlara değindi.
Sığınmacıların geri gönderilmesi için üç aşamalı bir plan hazırladıklarını belirten Özatıcı, sığınmacıların çalıştığı iş kollarında yaşanabilecek olası boşlukları dikkate alacaklarını söyledi. Özatıcı'nın konuya ilişkin yaptığı açıklama şöyle:
"Bir plan çerçevesinde sığınmacılra geri gönderirken aşamalandırma yapacağız"
"Bazı sektörlerde sığınmacılar sektörü ciddi anlamda domine ediyorlar ve siz sığınmacıları geri gönderirseniz bu sektörlerde bir boşluk olacağı söyleniyor. Bizim buradaki planımız şu: Bütün sığınmacıların 3 yıl içerisinde vatanlarına geri dönecekleri çok ayrıntılı bir plan hazırladık ve bu plan içerisinde bir aşamalandırma yaptık. Birinci aşamada işssiz olanlar, çalışmayanlar, çocuğu okula gitmeyenler; İkinci aşamada daha az stratejik alanlarda çalışanlar; üçüncü aşamada daha dezavantajlı gruplar olmak üzere aşamalandırma yaparak Suriyeli sığınmacıların geri dönüşünü sağlayacağız. Böylece halkımızın da merak ettiği bazı sektörlerde boşluk oluşmayacak. Onları tespit edeceğiz, bir plan çerçevesinde sığınmacılara geri gönderirken aşamalandırma yapacağız ve o aşamalarda Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de çalıştığı sahaların fonksiyonu dikkate alınacak. Ona göre geri gönderme planı uygulanacak."
Türkiye'de resmi olmayan rakamlara göre 5 milyon sığınmacı olduğuna dikkat çeken Özatıcı, bu sayıdaki bir kitlenin entegre edilemeyeceğini belirtti. Doğum oranlarına bakıldığında sığınmacı sayısının 10-15 yıllık süre içerisinde 20 milyonu aşacağını söyleyen Özatıcı, şöyle konuştu:
"İYİ Parti'nin göç politikasında entegrasyon yok"
"İYİ Parti'nin entegrasyon diye bir politikası yok. Suriye iç savaşı başladıktan sonra 2015 yılında dünyada en fazla sığınmacı ve kaçak barındıran ülke konumuna geldik. Şu anda Göç İdaresi'nin verilerinin doğru olduğu kanaatinde değilim, 3.1 milyon diyorlar. Sadece son 10 yılda Türkiye'de doğan Suriyeli bebek sayısı 1 milyonun üzerinde zaten. Bu sayının azalması mümkün değil. Dolayısıyla bizim tahminimiz Türkiye'de 5 mliyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı var. Hacettepe Üniversitesi'nin verilerine göre Suriyeli sığınmacıların doğum oranı 5,3. Türk vatandaşlarının yalnızca 1,4. geleceğe bir projeksiyon yaptığımız zaman önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde Suriyeli sığınmacı sayısı 20 milyonu aşacak. Böyle bir kitleyi entegre etmeniz mümkün değil. Onun için Suriyeli sığınmacıların vatanlarına geri dönüşünü sağlayacak bir politikayı savunuyoruz. İYİ Parti'nin göç politikasında entegrasyon yok çünkü mümkün değil. Belki 50 bin kişiyi entegre edersiniz ama 5 milyon kişiyi entegre edemezsiniz. Herhangi bir ayrım yapmadan tüm sığınmacıların vatanlarına güvenli geri dönüşünü savunuyoruz."
"AKP hükümetinin çok defalar kanuna aykırı olarak kitleler halinde vatandaşlık dağıttığını biliyoruz"
Özatıcı, 2006 yılında AKP hükümeti tarafından kaldırılan yerleşim birimlerindeki yüzde 10 yabancı kotası ve sığınmacıların vatandaşlık almasına ilişkin de şu ifadeleri kullandı:
"1934 yılında Atatürk döneminde çıkan bir İskan Kanunu var. Bu kanunda, 'Bir belde, bölge, ilçe, mahalleda yüzde 10'u geçemez yabancı varlığı' diyor. AKP bunu 2006 yılında kaldırdı. Eğer AKP bunu kaldırmamış olsaydı bugün İstanbul, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Gaziantep, Adana bu durumda olmayacaktı. Bu yüzde 10 kotasının yine gelmesi gerekiyor. Bir memlekette sığınmacı nüfusu hiçbir şartta yüzde 10'u geçmemeli. Sayı o kadar artıyor ki bunu sağlamak da mümkün değil. En azından büyük şehirlerde geri dönüş ikmal edilinceye kadar yüzde 10 kotasını uygulama konusunda kararlıyız.
2013 yılında bir kanun çıkarıldı, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve onun bir ek yönetmeliği var ve bu kanun ile yönetmelik diyor ki, 'Suriyeli sığınmacılar, geçici koruma statüsündeler kaç yıl kalırlarsa kalsınlar vatandaşlık alamazlar.' Eğer hükümet, kanunun hilafına bu vatandaşlıkları vermiş ise bunlar iptal edilecek çünkü kanuna aykırı olarak verilmiş. Ama kanunlara uygun olarak istisnai yollarla vatandaşlık verildiyse bunları iptal etmek hukuki olmaz. Ama biz, AKP hükümetinin çok defalar kanuna aykırı olarak kitleler halinde vatandaşlık dağıttığını biliyoruz. Bu vatandaşlıklar iptal edilecek. Geri dönüşün zemini oluşturulduktan sonra geçici koruma statüsü iptal edilecek ve tüm sığınmacı ve kaçaklar vatanların geri dönecekler."
"Bu işin çözümü çok geç kalınmış da olsa Suriye hükümetiyle görüşmektir"
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a yaptığı çağrının Suriye'nin kuzeyini ve sonrasında Türkiye'yi karıştırabileceğine dikkati çeken Özatıcı, Suriye devletiyle olabilecek müzakare ve işbirliklerine ilişkin şöyle konuştu:
"Sayın Erdoğan'ın 'Kardeşim Esad'dan 'Katil Esed'e, 'Katil Esed'den 'Sayın Esed'e dönmesi arasında Türkiye ve Türk milleti çok büyük bedeller ödedi. Dünyada en fazla sığınmacı barındıran bir ülke konumuna geldik, Türk milli kimliği varoluşsal bir tehditle karşı karşıya, sığınmacılara ve kaçaklara 100 milyar dolardan fazla para harcadık, güney hattında Rusya ve Amerika'yla komşu haline geldik. Çok büyük bedeller ödedik fakat buradaki doğru çözüm, Türkiye ile Suriye arasında bir müzakere ve işbirliği sağlanmasından geçer. Bu sürecin 3 ana başlığı olmalı; Suriye'nin toprak bütünlüğü, Suriye'de siyasi istikrar ve bununla beraber sığınmacıların geri dönüşü. Dolayısıyla bu süreç doğru ama çok geç kalınmış, Türkiye'ye çok büyük bedellerin ödetildiği bir süreç ve bunun bazı riskleri de var. Bazıları dediler ki, 'Pazar günü Kayseri'de elim bir hadise oldu. Sonra Pazartesi günü Suriye'de ortalık karıştı.' Halbuki hiç alakası yok. Suriye'nin kuzeyinde bizim bayraklarımıza ve askerimize gösterilen mukavemetin ve saldırının asıl sebebi Sayın Erdoğan'ın açıklamasıydı. 'Ben görüşebilirim' dediği anda Suriye'nin kuzeyi karıştı çünkü siz yıllarca Suriye'nin kuzeyinde Özgür Suriye Ordusu'nu beslediniz. Şimdi, 'Ben Esad'la görüşeceğim' demek onlar için bir ölüm fermanıdır. Dolayısıyla çok dikkatli olmamız lazım. Dün Tel-Abyad'da, Afrin'de olan saldırılar, görüşmeler başladığı zaman Türkiye'nin içerisinde farklı noktalarda olabilir. Uyanık olması lazım hükümetin ama bu işin çözümü çok geç kalınmış da olsa Suriye hükümetiyle görüşmektir. Bizim de buradaki görüşümüz, Suriye ile müzakere ve işbirliği ve sığınmacıların kesin geri dönüşü." (ANKA)